sabaha karşı 06:00 da uyandım. o kadar güzel uyumuştum ki, okula günlerdir ilk defa hazırdım.
tam baykuş misali yatakta uykumun açılmasını bekliyordum ki telefonum çaldı. arya arıyor.
ah harika , dün şarja takmayı unuttuğum için %20 kalmıştı.
"alo, efendim"
arya "kızım sen nerdesin?"
"evdeyim. ne oldu ki?"
arya " ohoo senin hiç bir şeyden haberin yok... ( biraz bekledi ve çığlık atarcasına,) bugün eymen okula gelecek. yaa çok iyi değil mi?"
" lan bu çocuk ne ara iyileşti! neyse , okul da ne yapacakmış?"
arya " ya bizim okul da okuyorlarmış! ya düşünebiliyor musun, 4 yıl önce onlar da bu kolejdelermiş.!" demek ki o yüzden sormuştu.😡
" harika da arya ben ne yapabilirim?"
arya " e doktoru olarak sen de yanın da ol"
"yok artık! abarttınız iyice, ne alaka ya?"
arya " anlaşıldı sen huysuzluk yapacaksın. okulda ne de olsa gelirsin yanlarına"
" hiç sanmıyorum. tanımıyormuş gibi yapıcam" bir şey demesine izin vermeden yüzüne kapattım. bir de okulda uğraşamam.
kalkıp duşa girdim, saçımı da kurutup odama çıktım. formamı giyinip evden çıktım. kahvaltıyı da okulda hallederdim değil mi?
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
arabamı park edip okula girdim. kızlarla hiç uğraşamayacağım şimdi. ilk işim kantine gitmek çünkü derslere aç girmek istemiyorum. kantine gidip o muhteşem ikiliyi aldım( poğaça - gazoz) boş bir yer bulup oturdum. tam poğaçamı gömmüş gazozuma geçiyordum ki kapıda onları gördüm. muhteşem beşli, anladınız işte siz. kantin keyfim bittiğine göre artık gidebilirim.
ayağa kalkıp gazozumu ve çantamı alıp yürümeye başladım, yanlarından geçerken miraçla göz göze geldik ama takmamaya çalışıp devam ettim. kantinden çıkar çıkmaz koşar adımlarla sınıfa çıktım. tam kapıyı açıp girecekken biri arkamdan kolumu tutup kendine çekti. MİRAÇ! ne alaka abi ya!
" ne yapıyorsun ya ! bırak!"
-" önce konuşucaz " kolumu bu sefer o kadar sıkı tutuyordu ki kaçmak gibi bir şansımın olması imkansız.
"ya bırak ne konuşucaz?"
-" öğreneceksin" arkasından sürükleyerek yangın merdivenlerine götürdü. bir kaç kere bırak desem de her defasında kolumu daha sıkı tuttu. yangın merdivenine geldiğimizde sertçe duvara sırtımı dayadı. bu sızlanmama neden oldu.
"yavaşş hayvan"
-" ne oldu masal, sen ne yapmaya çalışıyorsun"
" miraç bak sakin kalmaya çalışıyorum ama sen durmuyorsun. napıcam ben sana , ne işim benim se-" tamamlayamadan başımdan tutup kendine yaklaştırdı. ve ÖPTÜ! yuh! hiç beklemiyordum.
geri çekilip fısıldayarak; " yapma , başkasını severken bunu ikimize de yapma!"
-" evet, doğru. ben( durdu) ben birini seviyorum." gözlerimi kapatıp onun ismini duymayı bekledim, o kızın.
-" ilk gördüğümde mini etek giymişti. beline kadar uzanan kahverengi saçları, sinir den parlayan boncuk gözleri ve korkudan buz gibi elleri, yeter mi"
ben miydim yani!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
"miraç -"
-" masal sadece var mısın yok musun onu söyle"
" hangi konu da varım ya da yokum bilmiyorum. ama nerde olacağımı biliyorum... senin yanında , sonsuza dek."
-" işte benim kızım."
"sanırım" ikimiz de gülüyorduk. gerçekten rahatladım. çünkü insanların hislerinden kaçması çok zor.
💌💌💌👍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEKLENMEDİK AŞK
ChickLitHer şey normalken bir anda biriyle tanışırsın ve onunla birlikte, onun acısının baş karakteri olursun... BİR ANDA DİZLERİNİN ÜZERİEN ÇÜKTÜ VE " benim seni mutlu edebilmem için hayatının sonuna kadar eşin olmaya ihtiyacım var" DEDİ...