Merhabalar... Şöyle baktım kimse benim istediğim gibi bir gay hikayesi yazmamış kendim yazayım dedim. Ne kadar olur, ne kadar olmaz bilmiyorum. Kapak fotoğrafı hariç karakterler için fotoğraf eklemesi yapmayacağım. Yüzlerini sizin hayal gücünüze bırakıyorum. İyi okumalar.
***
1988
Hâlâ aynı konu dönüyordu ve Zahide'nin durmadan bu konu hakkında konuşması hepimizi darlamıştı. Bezgin bir nefes alıp bırakırken esneyerek oturduğum yer dikleştim.
"Kızım bize anlattığın kadar herife bunları anlatsan çoktan buluşmuştunuz*
Ela gözlerini devirip yüzünü buruşturdu. Siyah uzun saçlarını kulağının arkasına atıp dudaklarını yaladıktan sonra konuştu.
"Hakan çocuğun çevresinde kaç kişi var? Sıfır. Bit gibi bütün kızlar tünedi ilk gün yanına birine bile pas vermedi."
Kerem ellerini masanın üzerine yerleştirirken başı ile onayladı
"Valla kusura bakma bacım ama çocuk bana baksa anında döner arkamı veririm. Yanlış sularda boğma kendini. Yarın gidip saçlarımı sarıya boyayım biraz da beni anlat?"
Dedikleri ile Zahide sinirle söylenirken yanaklarımı gülmemek için ısırmıştım. Kerem'in bile bazen yeni gelen elemana hisleri olduğunu düşünmeye başlamıştım. Marmaray Üniversitesi'nin biricik İstanbul Beyefendisi Turan son sene buraya gelmesi ile yeterince herkesin dikkatini çekmeyi başarmış olsa da soğuk ve itici tavırları ile bir çok kızın gönlünü ve erkeğin de kinini kazanmıştı.
Kol saatimden saate bakarken siktir çekip ayağa kalkmıştım.
"Geç kalacağım ulan hadi ben kaçtım. İzlemeye gelin!"
Basketbol turnavalarına az kalmıştı. Seçmeler oluyordu. Koşarak spor salonuna gittiğimde büyük bir pişmanlık ile sahaya bakıyordum. Herkes çoktan hazırlanmış ve oynamaya başlamıştı. Yine de şansımı denemek adına soyunma odasına doğru ilerledim. Soyunma odasına girdiğimde içerideki sesler ile kaşlarım çatılmıştı. Adımlarımı yavaşlatıp içeri baktığımda hiç alışık olmadığım bir manzara ile karşılaşmıştım. Ben birinin dolaplardan bir şey dızlamasını bekliyordum.
Turan'ın dudaklarına yapışmış vaziyette duran oyun kurucusu İsmet'i görünce aniden adımlarım geri geri gitmişti. Tam o sırada Turan omuzlarından ittiği gibi İsmeti yere atmış üzerine çıkmıştı. Sesini çok çıkartmak istemiyor gibiydi. Burada ne işi olduğunu dâhi bilmiyordum.
"Orospu çocuğu seni. İbine misin ulan sen?"
Çocuğun yüzüne yerleştirdiği yumruk ile yüzümü ekşitmiştim. Midesi bulanmış gibi duruyordu ama İsmet piçce sırıtarak onu izlemeye devam ediyordu. Turan üzerinden kalkıp ensesinden tutarak dolaplara yapıştırıp art arda yumruklar atmaya başladı. Karnına yediği tekme ile iki büklüm olan İsmet'le daha fazla dayanamayıp müdahale etmeye karar verdim.
Turan'ı omuzundan tutup çekmeye çalışırken bu defa kendim yumruk yemiştim. Dudağıma yediğim darbe ile sıcak bir sızıntı oluşmuştu.
"Yavşak herif!"
Üzerine atlayıp yumruğumu sallayacakken ikinci kez yediğim yumruk ile yere yığılmıştım. Kehribar rengindeki gözlerinden ateş püskürüyordu. Dudakları İsmetin güzel ağız işi sayesinde şişmişti. Dayanamayıp gülmeye başladığımda karnıma yediğim tekme ile nefesim kesilmişti. O odadan çıkarken mırıldandım.
"Gerçekten tam bir İstanbul beyefendisiymiş."
***
Seme x seme gibi birşeyler yazmak istiyorum. Ağırdan alsam da seksin biraz daha hâkim olacağı garip bir hikaye var kafamda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Atıfet. Gay
Short Story- TAMAMLANDI. - Tıpkı papatyalar gibiydi Hakan da. Bir kaldırım köşesinde çıkacak kadar sıradan bir o kadar da eşsiz.