Evet yazma fırsatım sonunda oldu yavrularım. Turan'ın ağzından okumaya devam edeceğiz bu bölümü. Daha sonra yeniden Hakan'ın ağzından okuyacağız. İyi okumalar.
***Bu ilkimdi, eminim onun da ilkiydi. Annem duymasın diye her şekilde giriyordum. Saçlarımdan kavrayıp başımı kaldırmış, koyu mavi gözlerini gözlerime dikmişti.
"Az kaldı bebeğim."
Onu altıma almayı çok istiyordum ama ilki ona vermiştim, hemen etkilensin ve canı acısın istemiyordum. Yeniden içimde hızlanmaya başladığında kesik kesik istemsizce inliyordum.
"H-hakan... Biraz kibar ol ulan. Ahmmh"
Ağzından belli belirsiz mırıltılar çıkartmaya başlamıştın. Üzerimde doğrulup beni ters çevirtip domalttığında nedensizce utanmıştım. Elleri belimi bulduğunda, tenime değen parmakları bedenimi daha çok yakmıştı. İçime yeniden girdiğinde nefesim kesilmişti. Başımı yastığa gömüp, bir elimi duvara yasladım. İçimde yeniden hızlanmaya başladığında artık o da kendine hâkim olamayıp inliyordu. İçimde saniyede iki üç kere gel git yapıyordu, parmak uçlarıma kadar zevk içinde tanıyordum. Bir anda kendini iyice bana bastırıp köklemiş, çok geçmeden içime boşalmıştı. Bacak aramdan sızan menilerini hissedince rahatlamıştım. Kendimi yatağa atıp, yüz üstü dönmüş, onu elinden tutarak kendime çekmiştim. Omuzuna yumuşak bir buse kondurup başımı boynuna gömdüm.
"Seni seviyorum."
Bunu ona her saniye söylemek istiyordum. Bir şey demedi. Küçük bir hayal kırıklığına uğramıştım. Eli penisime değdi.
"Seni de rahatlatalım."
Başım ile onu onaylayıp uzandığım yer yatağında doğruldum. Ayağa kalktığımda muhteşem bir ağrı girmişti kalçama. Yatağa oturduğumda dizlerinin üzerine çöküp, önümde durdu. Bacaklarımı omzuna alıp, bacaklarıma öpücükler bırakarak kasıklarıma doğru çıktı. Kasıklarımı sömürmeye başladığında kafamı geriye atıp ellerimi saçlarına götürüp bastırdım. Sabrım tükenmeye başlamıştı.
*Al şunu ağzına artık. *
Sanki bilerek yapıyor gibiydi, elimi yüzüne koyup, yanaklarını köşelerden sertçe sıkarak ağzını açmasını sağlamıştım. Aralanan dudaklarının arasından ağzına penisimi bir kaç kere çekip vermiştim. Ellerimi yatağa yaslayıp kendimi ağzına doğru ittirirken o da kafasını ileri geri hareket ettiriyordu. Zevkten eriyordum. İyice hızlandığında kafasından tutup, penisimin tamamını ağzına almasını sağlamış, kendime sertçe bastırıp ağzına boşalmıştım. Rahatlamıştım. Hem onun bana dokunmasının verdiği mutluluk, hem de onu sevdiğimi sonunda söylemiş olmanın rahatlığı vardı üzerimde. Ayağa kalkıp zorla da olsa yürümeye başlamıştım. Ona bunu belli etmek istemiyordum, şerefsizin terliydi alay etmesini istemiyordum. Kendini o yeniden yatağa atarken masanın üzerinden el fenerini alıp yaktım. Bir duş alsak iyi olurdu ama bu saatte bu olanaksız duruyordu. Yer yatağında sevişmemiz iyi olmuştu çarşafı fazla kirlenmemişti. Gözlerim bedenine değdiğinde alıkoyamamıştım kendimi. Fark edince utanmış olacak ki hemen giyinmeye başladı. Onunla birlikte ben de giyindim. Yatağın çarşafını toplayıp dolabımın içine saklandıktan sonra yatağıma uzandım. O yer yatağında uyuyordu. Yanımda uyusun istiyordum. Feneri kapatırken ona doğru döndüm.
"Benimle uyur musun?"
Bana doğru çevirdi kafasını. Gözleri yorgun bir şekilde bakıyordu sanki yaptığımızdan pişman gibi bakıyordu. Bir şey demedi, ellerinden destek alarak kalktı, yanıma uzandı. Üzerimizi örtüp, beni belimden kavrayak kendine çekti*
"Tatlı rüyalar Kehribar gözlü"
Tebessüm edip başımı göğsüne yasladım, kollarımı bedenine sarıp ona iyice sokuldum. Sırtını sıvazlarken saçlarıma bir kaç buse kondurmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Atıfet. Gay
Historia Corta- TAMAMLANDI. - Tıpkı papatyalar gibiydi Hakan da. Bir kaldırım köşesinde çıkacak kadar sıradan bir o kadar da eşsiz.