Merhaba arkadaşlar. Hakan biraz melankolik bu da bunalıma girdiği için olacak. İyice yalnızlaştıkça Turan ile yakınlaşacak. Bilmiyorum değişik bir kitap oluyor sjsjsosjksns. İyi okumalar :*
***Kaçıncı dersi kaçırmıştım bilmiyorum. İçimden hiç bir şey gelmiyordu. Bütün gün yemek yememiştim, sadece iç çamaşırım ile yatağımda uzanıyordum. Üniversite için Isparta'dan buraya taşındığımdan beri hiç ailem ile konuşmadığımı fark ettim. Özlemiştim onları emeklerini boşa çıkartıyor gibi hissediyordum.
Gözlerimi araladığımda kaç saattir uyuduğumu hesaplamaya çalışıyordum. Kafamın içinden sesler yankılanıyor gibiydi. Biraz daha kendime geldiğimde kafamın içinden değil dışarıdan geldiğini fark ettim.
Ayağa kalkıp hızla pencerenin önüne çıktım, dışarıya baktım.
"Ben senden kurtulamayacak mıyım?"
Hay o gün soyunma odasına gittiğime lânet olsun. Evime kadar gelmişti. Turan sert bir bakış atarken bir anda yanından Zahide çıktı.
"Açsana kapıyı Hakan insan misafirini kapıda mı bırakır?"
Zahide getirmiş onu. Küstahlık bu. Altıma haki yeşili kargo pantolonumu giyip, hızla üzerine beyaz rambo atletimi çekmiştim. Koşarak kapıya gidip açmıştım. İki elinde poşetler vardı Turan'ın. Kaş göz işareti yapıp;
"Bu ne?"
"Zahide hasta olduğunu söyledi. Bir şeyler hazırlamaya geldik"
"Sen kolay kolay ekmezsin okulu."
Zahide'nin küçük beyaz eli anlama değdiğinde, gözlerindeki korkuyu görmüştüm. Benimle küçük bir bebek gibi ilgileniyordu ama şimdi Turan'ın yanında erkeklik gururumu zedeleyen bir bakışta bu. Elini çekip kapıya yaslandım.
"İyi geçin içeri."
ayakkabılarını çıkartıp içeri girdiklerinde, kapıyı kapatmış onları izliyordum. Turan'ın üzerinde beyaz bir gömlek ile siyah bir kot vardı. İlk üç düğmesi açıktı, köprücük kemikleri çok belirgindi. Zahide beyaz, diz kapaklarına gelen çiçekli bir elbise giymişti. Elbisesi bedeni için dikilmiş gibi güzel vücut hatlarını belirgin bir şekilde gözükmesini sağlıyordu.
"Ver elindekileri. Zahide misafirimize salonu göstersene."
Zahideye sert bir bakış atıp Turan'ın elindekileri almış, mutfağa bırakmıştım. Benden izinsiz bu dangalak herifi evime neden getiriyordu. Poşetleri masanın üzerine koyup, demliğe su doldurdum. Ocağın üzerine koyduğum demliğin altını yaktıktan sonra yanlarına gittim.
Zahide tekli koltuğa otururken, hemen karşısında duran koltuğa Turan oturmuştu. Zahidenin yanındaki tekli koltuğa oturup karşımdaki duvarda asılı olan saati izledim.
Dakikalar geçti. Kimse konuşmuyordu. Sanki zorla getirilmiş gibi. Daha fazla dayanamayıp konuştum.
"Aç mısınız?"
Zahide; "Yok yolda gelirken Turan bizi çok güzel bir yere götürdü tokuz. Sen yemek yedin mi? Sana hemen bir şey yapayım mı?"
"Sen ve Turan"
"Evet."
Sinirden çene kaslarım kasılmaya başlamıştı. Turan'a dönüp gözlerinin içine sertçe baktım.
"Hayırdır? Yemeğe götürmeler felan."
"Açtık yemek yedik, ne kuduruyorsun? Seni de götürürüz"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Atıfet. Gay
Короткий рассказ- TAMAMLANDI. - Tıpkı papatyalar gibiydi Hakan da. Bir kaldırım köşesinde çıkacak kadar sıradan bir o kadar da eşsiz.