2. bölüm.

1K 65 15
                                    

Karnıma yediğim darbenin acısı güldükçe katlanırken İsmet yerden kalkıp, doğruldu. Sırtını kıyafet dolaplarında yaslayıp bana baktığında hâlâ az önceki görsel aklıma geliyordu.

"Ne gülüyorsun lan gevşek? Sen de nasibini aldın."

"Sana bütün günahlarının nasibini verdi çocuk be İsmet."

Kendi kendine homurdandığında bir an durup yüzüme baktı. Yığıldığım yerden doğrulup ayağa kalktım. Hâlâ gözleri ile beni süzerken aynadan yüzümü inceliyordum. Eli cidden ağır çıktı bizim İstanbul beyefendisinin. Bir anda ayağa kalkıp önümde durduğunda ona doğru dönüp kaş göz işaretleri ile 'ne oldu' dedim.

"Dayak atmadan öncesini gördün mü?"

Dudaklarım anında kıvrılmıştı. Benim için büyük bir koz elimdeydi. Omuzumu dolap kapağına yaslayıp, göğüs kafesimin üzerinde kollarımı bağladım.

"Görmem gerekenden fazlasını gördüm belki de."

Bir anda donmuş gibi yüzüme baktı. Belki utandı. Olduğum yerde gerinip onu omuzundan iterek tuvalete doğru ilerledim. Arkamdan ağır adımlarla gelip, duvara omuzunu yasladı.

"Ben ibine değilim. Sadece garip bir çekiciliği var. Onunla arkadaş olmak istedim. Normal bir arkadaşlık ama izin vermedi. Ben de son çare olarak onu buraya çağırdım. Ölene kadar yazacağım en güzel 5 saniyeyi yaşamak istedim ve yaşadım."

Yüzümü soğuk su ile yıkarken bir taraftan onu dinliyordum. Islak ellerimi saçlarıma daldırıp geriye atmıştım. Aynadan suretimi izlerken arkama geçip aynadaki yansımamdan gözlerimin içine baktı.

"Böyle giderse koç seni atacak. Eğer kimseye söylemezsen seni yedeğe atarım. Bir süre sonra maçlara alırım. Ama..."

Omuzumdan tutarak beni sertçe kendine çevirince beni de öpeceğini sanıp yumruğumu sıkmıştım.

"Bu gördüklerin seninle mezara kadar gidecek. Eğer birinden duyarsam benden önce Turan'ın ailesi senin leşini hazırlar."

Daha fazla dayanamayıp onu göğüslerinden itmiştim. Askıda duran beyaz havlu ile yüzümü kuruturken omuz siktim.

"Bu sene olacak turnuvalarda olmazsam okuldaki abaza erkekler evinin önüne tüner bilmiş ol İsmet."

Onun bir şey söylemesine izin vermeden lavabodan çıkıp sertçe kapıyı kapatmıştım. Artık bu saatten sonra maça gitsem de bir anlam ifade etmiyordu. Geldiğim gibi geri çıkmıştım salondan.

Derslere girmek istemiyordum, yaşadıklarım biraz etkilemişti bünyemi. Turan ile ilk defa göz göze gelmiştik. Kızların abarttığı kadar güzel bir yüzü vardı. Hiç bu kadar sarı saçları olan birini görmemiştim. Ben bunları düşünürken çoktan bahçede bulmuştum kendimi.

Derin bir iç çekip göğe baktım. Sonbahar yağmuru kapıyı çalmak üzereydi. Ellerimi cebime koyup yürümeye başladım. Buradan uzak her yerde nefes alırmış gibi hissediyordum.

Üniversiteye 5 dakika bile uzakta olmayan parka gelince bir banka oturmuş boş salıncakları izliyordum. Cebimden tütün kutusunu çıkartıp, bir kağıt almış, içine biraz tutun koyup sarmıştım. Özenle sardığım sigarayı dudaklarımın arasına yerleştirip yaktım. Kirli dumanı içime çekip tam bırakacakken dudaklarımın arasındaki sigara kaybolmuştu.

Ne olduğunu anlamak için etrafıma bakınırken Turan yanıma oturmuş, sigarayı dudaklarının arasına yerleştirmişti.

"Sen?"

"Ben."

Sigaradan derin bir nefes alıp yavaşça bırakırken iki parmağının arasına aldığı sigaraya baktı.

"Daha kalın sarsana aynısından."

"Sen asıl versene sigaramı itin dölü"

Parmakları arasındaki sigarayı almaya çalışmıştım. Göğüs kafesimden iterken, sigarayı tuttuğu elini uzaklaştırıyordu.

"Çocuk musun oğlum sar işte bir tane daha"

Sinirle nefesimi bırakıp söylenerek arkama yaşlanmıştım. Arkama yaslanıp yeniden rüzgarın etkisi ile sallanan salıncakları izledim. Uzun bir sessizlik oluştu.

Bir sigara düştü yere.
Ve bir ayakkabı hâlâ yanan sigarayı ezdi.

"İsmet gördüğünü söylüyor"

Gözlerim ayakkabısından yüzüne çıkmıştı. Yüzünü izliyordum. Bebek sarısı saçları yüzüne gelmişti. Yeniden rüzgar esince yüzünden geriye doğru sanki severek atmıştı. Şimdi yüzü daha belirgindi. Kehribar gözleri yüzümde gezerken mor ve kırmızı rengin arasında arafta kalmış dudaklarında gizli bir tebessüm oluştu.

"Hey sana diyorum genco. Çok mu sert vurdum lan?"

Kendime gelmiştim. Başım ile onu onaylarken aniden yüzüne yumruğumu geçirdim. Altında kalacak değildim. Yüzü yana düştüğünde yandan sırıttım.

"Görmem gerekenden bile fazlasını gördüm"

Gözlerimin içine sabahki gibi bakıyordu yine. Öfkesi çok güçlüydü.

"Ne bakıyorsun dingil gibi? Ödeştik"

Derin bir nefes alıp bıraktı. Tam konuşmak için dudaklarını aralamıştı ki bir araba arkamızda olan yolda durdu ve üç defa art arda kornoya bastı. Onunla birlikte bende omuzumun üzerinden arabaya bakmıştım. Bana döndü kısa bir bakış atıp ayağa kalktı.

"Seninle işim bitmedi"

Yeniden korna çalınca dişlerini sıkıp küfür ederek yanımdan ayrıldı. Kesinlikle neden çevresinde kimsenin olmadığını şimdi daha iyi anlıyordum. E bu angutun teki.

Atıfet. GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin