12 ୭

1.6K 209 66
                                    


Yaşadığın heyecan yüzünden midene pek de bir şey girmeyen akşam yemeği sonrası herkes odalarına çekilmişti. Birkaç güne sefer vardı ve çoğu asker bunun hazırlıklarını yapmaya başlamıştı bile.

Şimdi, odana giden koridorda adımlarken başka bir kapının önünde durdurdun kendini. Derim bir nefes alarak etrafa baktın, kimsenin olmadığını görünce bir nebze rahatladın ve ikinci kere düşinmeden önündeki ahşap kapıyı tıklattın.

"Girin." dedi içerideki ses. Dudaklarını dişledin ve tuttuğun kapı kulbunu çevirerek kapıyı açtın. İçeri girdin, ardından hemen kapıyı kapatarak sırtını yasladın. Gözlerin çalışma masasında oturan ve kafasını kaldırıp aralık dudaklarla sana bakan yüzbaşıya döndü. Genç adam senin burada ne aradığını merak ediyordu.

"Merhaba," Sırtını kapıdan ayırdın ve yavaşça adımlamaya başladın masanın önüne doğru. "Müsait misin Levi? Konuşabilir miyiz?"

Genç adam üstündeki şoktan yavaş yavaş kurtuluyordu. Senin soruna kafa sallarken gözlerini kırpıştırdı ve önündeki dağınık kağıtları hızlıca toparlayıp çekmecesine tıkıştırdı. Ayağa kalktı ve eliyle odanın köşesindeki büyük koltuğu gösterdi. "Konuşabiliriz tabii." dedi şaşkınlıkla sana bakarken.

Siyah deri koltun kenarına oturdun. Levi da senin yanına yerleşti. Gerginlikten ellerini kucağına koydun. Nasıl başlayacağını bilmiyordun, bu sohbetin nasıl biteceğini de.

"Yaptığın şeyi duydum." Utançtan gözlerin ona dönemezken başladın konuşmaya. Tırnaklarının kenarlarıyla uğraşırken gülümsedin ve devam ettin. "Erwin bana anlattı ve çok şaşırdım açıkçası. Buraya da teşekkür etmeyr gelmiştim."

Tüm dikkatiyle seni izleyen Levi ellerinden birini tuttu, yolduğun tırnak etlerine daha fazla zarar vermeni durdurdu. Onun bu hareketiyle kafanı ona çevirdin ama genç adamın çehresi huzur doluydu sanki.

"Öyle bir haksızlığın yapılmasına göz yumamazdım Y/N. Özellikle sana." Yutkundu, kafasını çevirdi ve ahşap zemine çevirdi gözlerini. "Biliyorsun sen benim için... bizim için değerlisin, yani."

Gözlerin onun dudaklarına kaydığında, onun sana bakmıyor olmasının verdiği rahatlıkla çevirmedin gözlerini. Pembe renkli ve yumuşaklığını hâlâ hatırladığın yapıyı izlemeye devam ettin.

"Yine de yaptığın çok büyük bir şey Levi. Bunu asla beklemiyordum açıkçası; çok teşekkür ederim." Ona doğru eğildin ve bir elini bacağının üstüne koydun. "Sana minnettarım."

Genç adam, kafasını sana çevirdiğinde oldukça yakın duran yüzleriniz ve tenine değen sıcak nefesin onun sertçe yutkunmasına neden oldu. "Teşekkür etme Y/N. Bunu senin için yaptım, kenim isteyerek. Bunun için minnettar olmana veya borçlu hissetmene gerek yok."

"Levi," bacağındaki eli genç adamın yanağına çıkardın ve yumuşak tenle buluşturdun avuç içini. Levi'ın mavi gözleri senin dudaklarına döndü, sonra tekrar gözlerine çıktı.

"Daha fazla içimde kalsın istemiyorum," dedin istemsizce ağlamaklı çıkan bir ses tonuyla. "Ben böyle olmaya dayanamıyorum, eskisi gibi olmak istiyorum."

Mavi irisleri genişledi adamın. İnce kaşları çok az çatıldı. "Ne?" Nidası döküldü bakmaya doyamadığın, öpmek istediğin dudaklardan. Kafanı onaylarcasına salladın. "Biliyorum, sen istemiyor olabilirsin ya da benim bencillik yaptığımı düşünüyorsun ama yemin ederim öyle değil Levi." Diğer elinle de boşta olan yanağını avuçladın. Gözünden birkaç damla yaş yanağına süzüldü. "Ben seni hep sevdim."

Genç adam aralanmış dudaklarıyla sana bakıyordu ve ne yaptığını anlamaya çalışıyordu. Tabii ki istiyordu seni; seninle birlikte olmayı; ama kalbi senin tarafından bin parçaya bölünmüştü bile. Şimdi o parçaları birleştirse de eskisi gibi değildi işte. Tam da bu yüzden ne tepki vereceğini bilmiyordu Levi.

Senin ellerini tutarak ayırdı yamaklarından. Ellerini tutmaya devam etti. "Benden bir karşılık veya cevap mı bekliyorsun bilmiyorum ama, şu an sana bir yanıt verebilecek durumda değilim." Yutkundu, odasında gözlerini gezdirdi. "Eskisi gibi olmayı isterim ama olabilir miyiz bilmiyorum Y/N."

Kafanı salladın ve ellerini ondan çekip ıslak yanaklarını sildin elinin tersiyle. Ayağa kalktın. Genç adam da seninle birlikte ayaklandı.
"Peki, öyleyse." dedin boğazındaki yumruyla konuşmaya zorlanarak. "Bana vaktini ayırdığın için teşekkür ederim."

Cevap beklemeden kapıya doğru adımladın. "İyi geceler." diye seslendin arkanı bile dönmeden. Onun da sana aynı şekilde karşılık verdiğini işittin; ardından dışarı çıkıp kapattın kapıyı.

Çoktan gözlerinden damlamaya başlayan yaşlarla odana ilerlerken, bu gecenin çok uzun ve baş ağrılı olacağını biliyordun.

❚❘❙─── ⚬◝∘◦✩◦∘◜⚬ ───❙❘❚

vaay demek lutfettiniz pasam

sınır: 50 oy

៚ fuck it I love you | levi ackerman [✓]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin