Gözlerin öldürücü bir yavaşlıkla açılırken karşılaştığın ilk şey beyaz tavandı. Yine aynı baş ağrısını hissediyordun ama birkaç saat öncesinin aksine; vücudun şu an sıcaktı. Yerinde doğrulmaya çalıştın fakat göğüs kafesine giren acıyla istemeden inledin ve kendini tekrar yumuşak yapılı şeyin üzerine bıraktın."Y/N?" Çok yakından tanıdığın ses tonunu duyduğunda tüm acına rağmen gülümsedin ve onun yüzünü görmemene rağmen mırıldandın. "Levi?"
Elinin üstünde dolaşan parmaklar hissettin. İnce parmaklar, yavaşça seninkilere kenetlendi; elini havaya kaldırdı ve yumuşak, sıcacık dudaklarını senin elinin üstüne bastırıp birkaç saniye bekledi.
"Bir isteğin var mı?" diye sordu sana, elini dudaklarından ayırırken. Odanın aydınlığı henüz yeni açılmış gözlerine çarptıkça baş ağrısı yapıyordu, ayrıca olduğun pozisyon da bunu tetikliyordu. "Doğrulmak istiyorum."
Levi, dudaklarını birbirine bastırdı ve hâlâ eline kenetli olan elinin başparmağıyla tenini okşadı. "Bu şimdilik mümkün değil. Kaburga kemiklerin kırılmış ve doğrulursan daha çok canın yanar. Kafsnın altına yastık koyayım mı?"
"Olur," diyerek yanıtladın genç adamı. Levi yerinden kalktı ve minik odanın içindeki dolabı açıp içinden bir yastık aldı. Geri döndü, eliyle senin kafanı destekleyerek kaldırdı ve aldığı yastığı, zaten yatıyor olduğunun üstüne koydu.
Şimdi etrafı daha iyi görebiliyordun, en azından onu. Mavi irislerle gözlerinin buluşmasıyla gülümsedin. "Teşekkür ederim." dedin minnettar bakışlarla.
"Bunun teşekkürü olmaz." Siyah saçlı adam kafasını yere eğip yavaşça iki yana salladı. "Beni ne kadar korkuttuğunu bir bilsen..."
"Üzgünüm... Ama hayatta kaldığıma sevindim. Sen beni bulmasaydın ne yapardım bilmiyorum..." Dudaklarını birbirine bastırdın ve gözlerini kaçırdın.
"Bir an önce çıkmanı istiyorum," Levi kafasını kaldırıp sana baktı, ama seninle gözleri buluştuğunda sanki ateşe değmiş gibi kaçırdı gözlerini. "Sabırsızlanıyorum.... yeniden başlamak için,"
"Ben de öyle." Dudaklarında bir gülümseme yavaşça belirirken söyledin. Boğazını temizledin, ciddileştin. "Levi, senden neden ayrıldığımı bilmek istiyorsun değil mi? Doğru, seferden önce bunu zaten açıklayacağımı söylemiştim. Başlayayım mı?"
Genç adamın dudakları aralandı. Kararsız bakışlarını yüzünde gezdirdikten sonra sordu. "Kendini iyi hissediyor musun ki?"
Kafanı onaylarcasına salladın. Ellerini birbirine kenetledin ve diline dudaklarını ıslatıp konuşmaya başladın.
"Seninle beraberken, son aylarda; belli etmemeye çalışsam bile hayatım hiç iyiye gitmiyordu. Biliyorsun ki biz askeriz ve hayatımızı kaybedebileceğimiz ihtimalini göze alarak başladık bu ilişkiye, ama ben takımımı kaybettiğimde...Hatırlıyorsundur, çok derin bir depresyona girmiştim."
"Hatırlamaz mıyım." diye yanıtladı seni adam. Kendisi de seninle beraber geçmişe gitmişti. Kollarını önünde bağladı, bacak bacak üstüne attı ve arkasına yaslanıp seni dinlemeye devam etti.
"Yalnız olduğum bazı zamanlar ataklar geçiriyordum. Kalbim hızla çarpıyordu, terliyordum, bir şeyler sayıklayıp duruyordum ve sanki ölecekmiş gibi hissediyordum; hayır, bunu diliyordum. Size söylemedim, benim delirdiğimi düşünmenizi falan istemedim, hiç birinize söyleyemedim. Sonra sen ve diğerleri sayesinde depresyonu atlattım, ama ataklarım hâlâ benimleydi. Takımımı kaybettiğimde nasıl hissettiğimi; bana ve çevreme nasıl zarar verdiğimi anladığımda ister istemez seni kaybedersem ne olur diye düşünmeye başladım. Sana bir şey olursa ne yapacağım, nasıl yaşayacağım? Öte yandan sen takımını kaybettiğinde yine çok kötü hissetmiştin; beni kaybedersen sana ne olacağı aklıma geldikçe çıldıracak gibi oluyordum. Elim ayağım titriyordu, soğuk terler akıyordu vücudumdan Levi. Birbirimizi ölümle kaybetmektense bunu önceden yapalım istedim; birbirimizin yokluğuna önceden alışalım. Ayrıca ataklarımın da ilişkimizi kötü etkileyeceğinden korktum, bu yüzden senden ayrıldım. Fakat, seni sevmeyi hiçbir zaman bırakmadım Levi."
Genç adam, belli ki bu kadar uzun bir konuşmayı beklemiyordu. Yine de seni pür dikkat dinlemişti. Söylediğin anılar, geçmiş aklına geldi; bazen Levi kapını çaldığı ve odada olduğundan emin olduğu halde kapıyı açmadığın anlar.
"Bu yüzdendi demek..." diye mırıldandı, gözleri yerdeydi. Hâlâ kendi içinde bir şeyleri ölçüp biçtiğini biliyordun, bu yüzden ondan gelecek yanıtı beklemeye devam ediyordun merakla.
"Bana anlatmanı isterdim, benimle her şeyi paylaştığını sanardım..." Mavi irisleri sana döndü. "Ama seni suçlamayacağım sevgilim." Öne eğildi ve bir elini senin yanağına koydu. "Tek yaptığın ikimizi düşünmekmiş, zaten sağlıklı bir psikolojik dönemden geçmiyormuşsun, bu yüzden sana hiçbir şey demeyeceğim." Yüzü sana yavaş yavaş yaklaşırken gözlerin onun dudaklarına ilişti.
"Y/N," diye mırıldandı. Nefesi, senin dudaklarına çarptı.
"Hm?"
"Sen iyileşir iyileşmez evlenelim."
Senden gelecek hiçbir 'evet' veya 'hayır' yanıtını beklemeden dudaklarına kapandı. Genç adam, hayatta asla yapmam dediği şeyi az önce yapmıştı; biriyle hayatını birleştirme kararı. Biri değildi yalnızca; onun sevdiği, âşık olduğu kadın. Uğruna her şeyi yapacağı tek varlıktın, yani, bebeğiniz doğmadan önce öyleydin.
oh be bitti sonunda (yeni kurgu yayımlayacak sonra buna düzenli bölüm yazıcam diyip yazmayacak.)
hikayeyi umarım beğenmişsinizdir , ben biraz erken final yapıyorum ama sanırım :(

ŞİMDİ OKUDUĞUN
៚ fuck it I love you | levi ackerman [✓]
Hayran Kurgulana del rey - fuck it i love you mitski - francis forever