Yattığın yerde doğrulurken kafana bir acı saplandı. Avuç içini kafana yaslayarak gözlerini kısarken etrafa baktın, hava kapkaranlıktı.Bir devle savaşırken yere savrulduğun ve bayıldığın anlar gözlerinin önüne geldiğinde ağrıyan hiçbir yerini umursamadan ayağa kalktın hemen. Etrafında birkaç ceset vardı, gözlerini kıstın istemsizce. Demek ki Keşif Birliğinin kontrol etmeye gelmediği bir bölge vardı ve şansına sen de o bölgedeydin.
"Levi..." diye mırıldandın yalpalayarak adımlar atarken. Yanındakı uzun ağacın gövdesine tutundun. Acıyla göğüsünün altına götürdün elini. Muhtemelen kaburgaların kırılmıştı ve bacağın çatlamıştı ama hayatta kalmak ve ona kavuşmak istiyorsan sabah olmadan karargâha, hiç değilse surlara varmalıydın.
Pekala, hangi yöne gitmen gerektiğine dair hiçbir fikrin yoktu. Kelimenin tam anlamıyla sıçmıştın.
Kendini tamamen yön bulma duyularına bırakıp yürümeye devam ederken bunun pek de iyi bir şey olmadığının farkındaydın ama olduğun yerde öylece beklersen kimse seni gelip bulmayacak, belki devlerin sabah kahvaltısı olacaktın.
Ölen askerlerden birinin teçhizatını aldın çünkü seninki yere düştüğünde paramparça olmuştu. İki tane bıçak ve bir miktar gaz, sana devlerle savaşmak için yeterdi; en azından üç saat falan...
❚❘❙─── ⚬◝∘◦✩◦∘◜⚬ ───❙❘❚
Erwin ve Hange, çıldırdıklarını düşündükleri arkadaşlarını durdurmaya çalışırken, sabırlarının son demlerini veriyorlardı.
"Kafayı yemişsin Levi. Acını anlıyoruz ama surların dışına çıkıp onu bulacağını düşünmüyorsun gerçekten değil mi?" Hange, siyah saçlı adama bağırdı. Levi kaşlarını çattı ve cevapladı. "Ölmeyeceğine söz verdi Hange! O yaşıyor, kesinlikle, yaşamalı!"
Hange tekrar bağırarak yanıtlayacağında Erwin kolunu kadının önüne uzattı. "Bırak Hange, ne istiyorsa onu yapsın." Gözlüklü kadın, sarışın adama hayretle baktı. "Ama Erwin-"
Komutan kafasını diğer adama çevirdi ve Hange'nin sözünü keserek konuştu. "Sabaha kadar geri döneceksin Levi."
Siyah saçlı adam minnettar bakışlarını arkadaşına gönderdi ve kafasını salladı. "Teşekkürler Erwin."
Surun kapısı açıldı, iki arkadaşları arkasından bakarken Levi atını son sürat sürmeye başladı. Sevgilisini ne olursa olsun bulmaya kararlıydı.
Hange, Erwin'e bakmadan konuştu. "Ona izin vermen doğru muydu Erwin?"
"İçi rahat edecekse... Zaten bundan bir zarar gelmez, Hange." Arkasını döndü ve yürümeye başladı sarışın adam. Arkadaşı da onun peşinden geldi. "Peki, öyle diyorsan..."
❚❘❙─── ⚬◝∘◦✩◦∘◜⚬ ───❙❘❚
Ormandan çıktığını anlamanı sağlayan, karşında gördüğün büyük düzlük oldu. Şimdi düşündüğün tek şey bu tarafın surlara yakın olan taraf mı, yoksa tam tersi mi olduğuydu.
Bir adım daha attın ama bir şeyin üstüne bastığını hissettin. Kafanı acıyla yere çevirdiğinde sizin kullandığınız gaz tüpüne bastığını farkettin. Kendi kendine gülümsedin. "Hahah, doğru yöndeyim... Doğru yöndeyim!" Gözünden brikaç damla yaş akmaya başlarken sırtını arkanadaki ağaca yasladın ve yere çöktün.
"Ne yapacağım... Canım çok yanıyor," Kafanı arkana yasladın ve gökyüzüne baktın. "Lütfen, lütfen biri..."
"Y/N!"
Adını duymanla gözlerin irileşti. Etrafa baktın, bir daha baktın ama kimseyi göremediğinde ağlaman daha da şiddetlendi. "Halüsinasyon görmeye de mi başladım?" Kendi kendine kıkırdadın. Gözlerin yavaşça kapanırken kendini zorlamadın, bıraktın.
Yaklaşan hızlı ve sert adım seslerini duysaydın, ve birinin bedenini kucaklayıp götürdüğünü hissetseydin halüsinasyon görmediğine emin olacaktın aslında.
❚❘❙─── ⚬◝∘◦✩◦∘◜⚬ ───❙❘❚
oy sınırı 50
sıktı bunu yazmak ya
ŞİMDİ OKUDUĞUN
៚ fuck it I love you | levi ackerman [✓]
Fanfictionlana del rey - fuck it i love you mitski - francis forever