Bazı şeyleri sana yazdığımı düşünüyorsan yanılıyorsun. Her şeyi sana yazıyorum.
- İlhan Berk
Bölüm Parçası: Teoman - Gemiler
♦
Hastaneden çıktığımızda neredeyse unutacağım temiz hava kokusu vücudumu sarmaladı. Hala Alper yanımdaydı ve saat ikiye yaklaşıyordu. Ne kadar ona ihtiyacım olduğunu bilsem bile onu düşünüp gitmesini önermiştim fakat beni böyle bırakmak istememişti.
Mert'e gelince... Durumu ağır değildi, normal odaya alınmıştı. Bu duruma alışmış bile sayılırdık. Daha önceden başına gelen sayısız olaylar vardı ama bıçaklanma farklıydı. Yine rahat durmamış ve kavgaya karışmıştı. Kendisi çok hayırseverdi(!) Bir barı vardı ve orada çıkan kavgalarda insanları ayırmaya bayılırdı.
Alper elindeki kahveyle görüş alanıma girince teşekkür edip kahveyi elimle sarmaladım. Isı, soğuktan uyuşma derecesine gelmiş elim için bir nimetti.
Alper yine oturur oturmaz telefonunu eline almıştı. Dayanamayıp telefonumu çıkardığımda iki tane mesajım olduğunu gördüm.
Gönderen: Eylül
"Canım, nasılsın?"
Gönderilen: Eylül
"Daha iyiyim, teşekkürler."
Diğer mesaja geçtiğimde bilinmeyenden olduğunu gördüm.
Gönderen: -A
"Olanları biliyorum, istersen yarın ki buluşmayı daha sonraya erteleyebiliriz. Hem kalbim... Çok hızlı atıyor seni gördüğümde. Dayanamayacağımı sanıyorum. Ama biliyor musun? Gerçi nereden bileceksin. O yeşil gözlerine bir kere bakabilmek için yapamayacağım şey yok. "
Gönderilen: -A
"Erteleme olmayacak, buluşuruz yarın karar verdiğimiz adreste."
**
İçeri girip biraz Mert ile konuştuktan sonra hastaneden çıkıp arabaya bindik.
Biraz temiz havaya ve denizin sakinleştiren dalga seslerine ihtiyacım vardı, "Sahile gidelim mi?"dediğimde omuz silkti.
Arabadan indiğimizde boş duran banka yerleştik. Alper'e "Bir şey soracağım ama yanlış anlama." dedim, daha fazla kuşkuyla yaşayamazdım.
"Tabii ki." dediğinde gülümsemeye çalıştım.
"Sürekli telefon elinde ya," sanki dünyada ki tüm havayı solumak istermiş gibi bir nefes aldım, "yani yanlış anlama sakın ama meraktan soruyorum ne de olsa yakın sayılırız," dediğimde yüzünde varla yok arası bir gülümseme belirdi ama ben heyecandan titremeye başlayacaktım yakında. Ki bunu sormak şu ana kadar hiç yapmadığım bir şeydi. Ben sevgililerime 'seni seviyorum' bile dememiş bir insanken şu an yaptıklarım cidden beni aşıyordu, "senin sevgilin mi var? Yani varsa vardır sonuçta beni ilgilendirmez, sonuçta senin mutluluğun benim mutluluğum." dediğimde bir süre ifadesizce suratıma baktı. Kafamı parmaklarıma indirip onlarla oynamaya başladım. Cidden ne saçma cümleler kurmuştum öyle?
Parmakları yardımıyla çenemi kaldırdı, "Sen ciddi misin?" kıkırdamaları arasından "Evet, evet ciddisin." dedi. Neden bu kadar şaşırdığını anlayamadan bana yaklaşıp elini omzuma attı. Böylelikle dizlerimiz birbirine değiyordu ve bu ufacık değme bile kan akışımın hızlanmasına yetiyordu.
Beni heyecandan bayılacak konuma getiren hareketi yaptı... Saçımın ucuyla oynamaya başladığında kafamı onun omzuna yasladım.
"Neden böyle düşündün?" dedi gülümseyerek. "Bilmem." gibisinden dudaklarımı aşağı sarkıttım. Ardından ekledi "Sevgilim sanırsam yok," dediğinde gelen rahatlama "Ama sevdiğim ve seveceğim biri var." diye mırıldanmasıyla tuzla buz olurken kaburgalarıma batan acı hissedilmeyecek gibi değildi.
"Kimmiş o?" dedim zoraki gülümsemeye çalışarak.
"Yakında öğreneceksin. Bu o kadar yakın olacak ki... Sen bile kim olduğunu öğrendiğinde şaşıracaksın. O zaman anlayacaksın neden sürekli telefon elimde." dedi alışkın olmadığım bir ifadeyle bakarken. "Hadi gidelim, yarın gitmem gereken çok önemli bir yer var." dedi tebessüm edip. Ayağa kalktığında elimden tutup beni kaldırdı ve arabaya bindik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dövüş Kulübü
Ficción GeneralBirbirlerinin gözlerine bakarak söyledikleri şarkılar onların birbirlerine söyleyemedikleriydi. Bir de bilinmeyeni vardı. "Söylemeden bul beni bul da kendime getir beni." diyen. ^ Elimden tutarak merdivenlerin başına yönlendirdi, elimi çekmek isteme...