Bölüm Parçası: Rachel Platten - Fight Song
•
Sabah kahvaltı yerine sadece çay içmiştim. Midem kazındığında ayaküstü dolaptan bir şeyler atıştırdım. Gözüme çarpan tarçını dolaptan çıkardım, raftaki bal kavanozundan bir kaşık alıp kaseye koydum. İçine göz kararı tarçın kattım. Bu hem açlığımı bastırıyordu hemde enerji veriyordu. İkisini karıştırdım, kaşıklayacakken zil çaldı.
Elimdeki ballı tarçını bırakmaya üşenip kapıyı açtım. Tuğra'yı gördüğümde nezaketen buyur edip elimle oturma odasını işaret ettim. Koltuğa oturduğunda onun oturduğu koltuğun uzak bir köşesine oturdum ve ses olsun diye televizyonu açtım.
Direkt konuya dalıp "Ben düşündüm ki beraber gideriz." dediğinde kafamı salladım. Bu akşamki maçından bahsediyordu.
Elimdekini uzattım. "Enerji verir." dedim akşamı kast ederek. Burnuna yaklaştırıp kokladı, yüzünü düz tutmaya gayret edip ağzına bir kaşık attı.
Daha ağzına atar atmaz elini yüzüne kapatıp hapşırdı. Anlamayan gözlerle ona bakarken zorlukla cevapladı "Alerjim var tarçına."
Hâlâ hapşırmaya devam ederken kendini kasıyordu ses çıkmasını önlemek için. "Üzerimi değişip geliyorum, bekle." deyip odama adımladım.
Eşofmanımı giyip üstüne uygun bir tişört seçtim. Dolabımdan spor ayakkabımı ayağa geçirdiğimde önceden ayarladığım spor çantamı aldım. Aşağı inip televizyonu kapadım. Tuğra bıraktığım gibi devam ederken hapşırması seyrekleşmişti. "Kalk hastaneye gidelim."
"Cidden gerek yok, sadece hapşırık tutuyor. Geçer birazdan." dediğinde Sen bilirsin gibisinden ellerimi iki yana açtım. "Madem alerjin var niçin yiyorsun be adam." dedim sinirle. Ona bir şey olsa bu akşamki maça gidemeyecekti meydan Alper'e kalacaktı. Sadece bu yüzden yoksa bana ne, değil mi?
Kafamı koluna sıkıştırıp yanağımı parmaklarıyla kıstırdı. Ona bakmamaya çalışırken gözüm sehpanın üstündeki kapta geri kalan ballı tarçınla buluştuğunda onu alıp geri kalanını yedim. "Daha iyi misin?" dediğimde kafasını yukarı aşağı salladı.
"O zaman gidelim."
~
Maçın başlamasına bir kaç dakika kala Tuğra "İstersen Alper'i destekleyebilirsin, cidden alınmam Ilgım." dediğinde ciddi olup olmadığını anlamak için yüzüne baktım.
"Tuğra cidden gider ayak seni ben dövmeyeyim." dedim bir çırpıda. "Ondan nefret ediyorum cidden bak, adını duymaya tahammül edemiyorum. " dedim gerçekten kalbimden geçenleri birebir derken.
Gülümseyip bana sarıldığında ilk olarak ne yapacağımı şaşırsamda sonra boşta kalan kollarımı sırtına sarıp sıvazladım. Moral olabilir diye, başka niyetim yoktu.
"Kazanacağını biliyorum, kasmana gerek yok." dedim kollarımı ondan ayırırken. Kafasını sallayıp beni onayladı.
Aslı uzaktan el salladığında gözlerimi devirdim, "Bunların ne işi var?"
"Burak bir şeyler yapalım mı diye sordu açıklayınca da 'bizde gelelim mi?' dedi, hayır diyemezdim." deyip omuz silkti.
Onlar yanımıza ulaştığında Tuğra ile sarılıp şans dilediler.
Tuğra ile Alper anonstan sonra ringe çıktıklarında kalbim duracak gibiydi. Tuğra kazansın istiyordum.
Hakemde ringdeki yerini aldığında maçı başlatacak düdüğü çaldı. Onların yerinde zıplayıp ısınmalarını izlemek heyecanımı körüklüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dövüş Kulübü
Ficción GeneralBirbirlerinin gözlerine bakarak söyledikleri şarkılar onların birbirlerine söyleyemedikleriydi. Bir de bilinmeyeni vardı. "Söylemeden bul beni bul da kendime getir beni." diyen. ^ Elimden tutarak merdivenlerin başına yönlendirdi, elimi çekmek isteme...