İlkbaharlık? •21

5.7K 241 40
                                    

"Sana yazmamak için seni yazıyorum."

Bölüm Parçası: Furkan Kızılay - Karamel Koku

Δ

Dün bazı şeyleri bahane edip Tuğra ile sadece basit bir öğle yemeği yemişsem de bugünden kaçış yoktu, değil mi?

Bu gece kalıp yarın akşam döneceğimiz kısacık bir vakit geçirmesi diyebilirdik, hem Aslı ve Burak'ta orada olacağı için iyi geçeceğini umuyordum.

Dün aldığımız karara göre köy gibi bir yere gidecektik anlattığı kadarıyla çevresinde göl varmış ve ilkbaharda çok güzel manzaraya sahipmiş.

Annemin bu geziye itiraz etmemesi beni şaşırtsa da ona da bir yerde hak veriyordum, arkadaşlarımla birbirimize gidip gelme durumumuz hiç olmamıştı çünkü. Elinde olsa zorla gönderecekti beni Aslı'ya. Çok içime kapalı olduğumu biraz çevre edinmem gerektiğini yoksa ömrümün böyle geçeceğini düşünüyordu.

Resmen düşünürken çok geveze olan yapım insanlara geldiğinde suspus oluyordu ama elimde olan bir şey değildi.

Sisli düşünce bulutumu dağıtıp ardından güzel günler geleceğini vaat eden kişinin aramasını cevapladım.

"Efendim?"

"Hazır mısın?"

"Evet, nerede buluşuruz?" Biran önce haftasonu bitsin istiyordum.

"Ben düşündüm ki, " Bundan sonrasında benim kabul etme olasılığımın düşük olduğu bir cümle barındığı aşikardı. "tek araba gidelim, ben seni almaya geleyim?"

Ben rahat edemezdim ki başkasının arabasında.

İtiraz etmeme vakit bırakmadan "Aslı'da Tuğra'nın arabasıyla gidecek." dedi.

Bundan bana neydi? Yine de içimden gelmeyerek "Olur." dedim.

Neşeli bir şekilde "Ben birazdan gelirim, görüşürüz." dediğinde açıkçası bende mutlu olmuştum, birini mutlu etmek ne bileyim, ötesi yok gibiydi.

Virajları dönerken ciddi anlamda bulanan mideme elimi bastırıp bulantının dinmesini umarak arabanın camını açtım.

"Daha çok var mı?" dedim sıkıldığımı açıkça belli ederek.

"Beş dakika içinde varırız." dediğinde Aslı'ların bizden önce varmış olmaları için dua ettim.

Telefonumdan saate baktığımda beşi geçtiğini gördüm, ilkbaharda olduğumuzdan havanın kararmasına az kalıyordu. Yani koca gün yolda geçmişti.

Araba evin önünde durduğunda adeta kendimi dışarı attım. Yolculuklarda hep böyle oluyor, arabada daral geliyordu.

Derin nefes alırken etrafa göz attım. Göl kenarında bir evdi, ürkütücü durmasının sebebini akşamüstü olmasına veriyordum, etrafta çok ev olmamasının yanı sıra orman vardı. Hayvanları sevmeme rağmen buranın ürkütücü olduğunu söylemeden geçmeyeyim.

"Güzelmiş." dedim tepki vermek için ama ürkmeme rağmen bayıldığımı söylemeden geçemeyeceğim.

"Onlar henüz gelmemiş anladığım kadarıyla sen eve geç," deyip elinde tuttuğu anahtarları bana attı, havada yakaladığım sırada devam etti, "Bende odunluktan odun alayım."

Kesinlikle korktuğumdan değil, dıştan görüldüğü üzere büyük olan evde tek kalmak istemediğimden, "Bende geleyim hem gezmiş olurum."

"Ilgım, odun hemen evin yan tarafındaki kulübede ama korkarım diyorsan bilemeyeceğim."

Dövüş KulübüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin