Yemek •4

10.7K 482 6
                                    

Kendi rüzgarında savrulan bir hayat bu benimki. Öyle usul, sessiz, belli belirsiz...

Oya Uysal

Bölüm Parçası:  Sıla - Yoruldum

Dışarı çıktığımızda soğuk hava montumun açıkta bıraktığı boyun kısmından giriyor ve beni fazlasıyla üşütüyordu. Otoparka ulaştığımızda anahtarı çıkartmak için elimi cebime attım. Arabanın kapısını açtığımda bir eksiklik fark ettim.

Alper "Ne oldu?" dediğinde nefesimi seslice bırakıp "Telefonumu unuttum," dudaklarımı düz bir çizgi haline getirdim ve yarım bıraktığım cümlemi tamamladım "anahtarı sana vereyim, sen araba da otur ben alır gelirim." dediğimde "Tamam acele et." dedi. Hayır sanki sen demesen benim aklıma gelmeyecekti acele etmek.

Telefonu elime aldığımda iki yeni mesaj vardı. Durduk yere heyecanlanmıştım. Biri annemden diğeri ise bilinmeyen hayranımdandı(!). Annemden gelene sonra bakabilirdim. Adımlarımı dışarı yönlendirip kapıdan çıktım ve otoparka doğru ilerlerken mesaja baktım.

Gönderen: -A

"Sana tek bir ipucu vereceğim, sevdiceğim. Bende Okyanus'tayım."

Gönderilen: -A

Ona başkasını sevdiğimi kırıcı olmayan yollarla ifade etmeliydim bu yüzden aklıma gelen ilk cümleleri gönderdim. "Yakın zamanda ismini de söylemelisin, tanıştırmalısın beni kendinle. Çok geç olmadan, belki güneş bile doğmadan. Ha, ne dersin?" Söylemeyeceğinden neredeyse emindim kim söylerdi ki?

Gönderen: -A

"Bugün günlerden pazartesi değil mi? Haftaya pazartesi olsun o zaman. Sana söz o zamana kadar öğreneceksin."

Mesajı okuduğumda nedensiz yere heyecanlanmıştım. Daha fazla düşüncelerimle boğuşmamak için annemden gelen mesajı okudum.

"Gelirken ekmek almayı unutma." Nefesimi seslice dışarı üfleyip arabaya yerleştim. Hayır, bazen beni sadece bunun için yaptıklarını düşünüyordum. Sinirle arabayı çalıştırdığımda bir anlık varlığını unuttuğum Alper konuştu, "Ne o? Yoksa beni kaçıracak mısın?" dediğinde sinirle karışık bir kahkaha koyverdim. "Şaka bir yana, cidden soruyorum. Ne oldu?"

"Ya önemli değil giderken ekmek alacakmışım o." Otoparktan çıkıp ana yola girdiğimizde elimi radyoya uzatıp genelde Türkçe hit parçaların çaldığı bir frekans ayarladım. Melodisinden bile tanıdığım Sıla çalmaya başladığında sevinçten ellerimi çırpmamak için kendimi zor tutuğumu söylesem yalan olmazdı.

Bir rüzgara kapıldım gidiyorum, 
Sonu hayır mı, şer mi bilemiyorum.(x2) 

Hem çok seviyorum dostlar başına, 
Hem sıcak demir aşk olsun tutana. 

Hem çok seviyorum düşman başına, 
Hem sıcak demir aşk olsun tutana.

Göz ucuyla Alper'e baktığımda yola baktığını gördüm. Ne var bu yolda be! İnsan bana bakar göz göze geliriz.

Ben yoruldum. 
Söyle senin gücün var mı hala? 
Kaç yenilgi var? 
Söyle ömürde Allah aşkına!

Akışına bıraktım gidiyorum. 
Sonu hayır mı Şer mi bilemiyorum. 

Hem eriyorum günden geceye. 
Hem kapı duvar verilmiş sözlere. 

Ben yoruldum. 
Söyle senin gücün var mı hala? 
Kaç yenilgi var? 
Söyle ömürde Allah aşkına!

Son paragraf nakarata girdiğinde evin bulunduğu caddeye sapıyorduk.

Eve vardığımızda arabadan indik. Yol üzerindeki fırından ekmeği almıştık ve yemeğe Alper'i de davet etmiştim. Alper'e baktığımda gergin görünüyordu.

"Bir sorun mu var?" deyip ona baktığımda kafasını iki yana sallayıp "Hayır, hadi gidelim." dedi ve açtığım dış kapıdan içeri girdi.

Biz eve girdiğimizde annem çoktan masayı hazırlamıştı. Ekmek alırken "Okyanus'tan arkadaşım gelecek" diye mesaj atmıştım zaten.

"Beni arkadaşınla tanıştırmayacak mısın?"

**

Yemek annemin soruları ve Alper'in cevaplarıyla sorunsuz bir şekilde bitmişti.

Annem "Şimdi siz ne oluyorsunuz?" dediğinde Alper'le birbirimize baktık. Kadın bizi baş göz edecekti.  Annemin de Aslı dışında arkadaşlarımı tanımadığı için garipsemesini anlıyordum fakat ne oluyorsunuz, nedir ya! Ben dudağımı büktüğümde o konu değiştirme taraftarı olmuş yemeklerin çok güzel olduğu saçmalığını zırvalamıştı. Alper'i kapıya kadar yolcu ettim ve arabamın anahtarını ona uzatarak "Artık yarın gelirken beni alırsın." deyip dişlerimi göstererek gülümsedim. "Benimle gitmek istediğini farklı şekilde vurgulayabilirdin ama bu da idare eder." deyip yanağımdan makas alıp anahtarı kaptı ve kapıyı kapattı.

Ayaklarımı yere vurarak, sert bir şekilde, odama varan merdivenlerden çıktım ve pijamamı giyerek bugünün yorgunluğunu unutmaya çalışarak uzandım. Telefonumdan müzik listesine girdim ve yirmi dakikalık uyku zamanlayıcısını ayarladım. Yirmi dakika içinde uyuyacağımı umuyordum. Gözlerimi kapattım, zihnimin karmaşasından uzaklaşmak için müziğe kapıldım.

Dövüş KulübüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin