"Kavuşmak istediklerimizi düşleyip tebessüm ederken, umutsuzluğun hüznüyle ağlamak gelir içimizden."Bölüm Parçası: Gece Yolcuları - Unut Beni
Δ
Telefonuma gelen mesaj sesiyle bilgisayarla göz teması kesip yanımdaki telefonu elime aldım.
Gönderen: Tuğra
Nasıl da unutmuşum, ben maçı kazanmıştım değil mi? Hani bir hafta geçirmemizi sağlayacak olan maçı, Okyanus'ta yaptığımız.
Ben onu tamamıyla unutmuştum. Zaten kinayeli bir biçimde yazdığını düşünüyordum. Hemen cevap yazdım.
Gönderilen: Tuğra
Zaten haftasonu gideceğiz ya, artık neresi ise.
Yazdım bende göndermeli bir şekilde. Zaten arada bir yarın vardı.
Tam mesaj beklerken gelen aramayla biraz irkilsem de arayanın Tuğra olmasıyla telefonu Açsam mı? Açmasam mı? diye ikileme düşmüştüm. Telefonla konuşmayı zaten sevmiyordum bunu bilerek beni araması deli ediyordu.
"Efendim?" dedim içimdeki çelişkinin telefonu açmamla sonuçlandığı sırada.
"Diyeceğim şu ki, haftasonu yine gidelim ama yarın boş mu geçsin?" dedi çocuk gibi bir sesle. Ve şunu da söyleyeyim ki çok tatlıydı.
Zaten araştırdığıma göre birini unutmanın en etkili yollarından biri de, KENDİNİ EVE KAPATMA! idi.
Dipnotu ise: Zamanını eve kapanıp günü kendine zehir ederek geçirme. Dışarı çık, arkadaşlarınla buluş, eğlen, yeni hobiler edin. Tek başına kaldığın her an onu düşünme riskin artar. Arkadaşlarına söyle seni yalnız bırakmasınlar.
"Ne yapacağız ki?" dediğimde bir an duraksadı.
"Ben onu tam kararlaştırmadım, doğruyu söylemek gerekirse kabul etmezsin diye düşündüm." dedi mahçup bir ifadeyle. Dediğine cevap vermeden sadece hafif ve içten bir şekilde güldüm.
"Kapatayım ben, Burak'lar gidiyor da, kararlaştırınca derim sana. Görüşürüz." dediğinde "Görüşürüz. " deyip kapattım.
Tuğra ile konuşmam bittiğinde, Aslı hemen aramış ve Tuğra ile ne yapıyorsak baştan sona anlatmamı istemişti, ben anlattığımda ise "Siz yeniden sevgilisiniz ve bana söylemiyorsun, aşk olsun!" diye çığlık atmıştı. Bende görmeyeceğini bile bile göz devirmiştim.
"Şu harika haftasonu için çok heyecanlıyım, sürekli ikinizi gözlemliyor olacağım." dedi ve bir çocuk edasıyla telefondan bile duyulan el çırpma eylemini gerçekleştirdi.
"İkimiz diye bir şey yok, o ve ben var." dedim keskin bir dille, "Ve siz de mi geleceksiniz?" diye ekledim.
"Evet, canım. Bu arada ikinizin olmadığını Tuğra'ya da dersen sevinirim."
"Görüşürüz." deyip cevabını beklemeden telefonu kapattım.
Yarım kalan araştırmama devam ettim.
Bir sonraki adım, Onun gidebileceği yerlere gitme.
Şu sıra onu görmek sana iyi gelmez. Belki de yanında yeni sevgilisi olacak. O zaman ne yapacaksın? Bu riske girmene gerek yok. Hem gidilecek o kadar yer varken neden orası?
Normal koşullar için ne kadar doğru bir adım olsa da, Allah aşkına biz aynı okuldaydık! Okula gitmemek işime gelirdi ama hem aileme ne derdim, hem de onun için canım okulumdan vazgeçecek değildim.
Bu yapamayacağım adımı es geçip bir sonrakine baktım, bu cevap niteliğindeydi ama zaten uyguladığım bir aşamaydı.
ALDIRMA!
Diyelim ki, tesadüfen karşılaştınız. Görmezden gelmeye çalış. Böyle bir şansın yok da mutlaka selamlaşmak zorundaysan aldırmaz bir tavır takın. Bunu başarabilirsen kendini çok güçlü hissedeceksin.
Bunu zaten yapıyordum.
SORMA!
Birlikteyken edindiğiniz ortak arkadaşlarına "O ne yapıyor?" diye sorma. Bunu öğrenmek sana hiçbir fayda sağlamaz. Zaten genellikle arkadaşlar da seni üzmemek için doğruyu söylemez, seni yanıltırlar.
Ortak arkadaşlarıma da bunu soracak değildim. Zaten sadece Eylül ile yakındım.
ÜMİTLENME!
Giden geri dönmez. Çünkü onun giderken kendince sebepleri vardır...
Bu maddeyi daha fazla okumadım çünkü geldiği yoktu ki gittiği olsun.
ANILARI TAZELEME!
Onun sana verdiği hediyeleri karşına alıp tek tek bakarak eski anıları yad etme...
Bu basamağında geri kalan kısımlarını okumak saçmaydı.
Maddeler bittiğinde yarın için ne giyeceğimi düşündüm.
•
"Tuğra ile her zamanki gibi, denize yakın bir yerde yürüyorduk. Artık kafamı tartacak gibi değildim, zaten dün gece uyuduğumda söylenemezdi.
Kafamı yavaşca omzuna koyduğumda bunu bekliyormuş gibi saçıma bir öpücük kondurdu, sevgili gibiydik ama değildik. Ve aramızdaki sessizlik ilk kez rahatsız edici değildi.
Biraz üşüdüğümden olsa gerek kolumu Tuğra'nın kolundan geçirdim ve yürürken uyumuşum." dedim anneme uyanmama yakın gördüğüm rüyayı anlatırken. "Garip bir şekilde sanki rüya gerçek gibiydi, hissettim." diye ilave ettim.
Annem zaten bu tarz şeylere, mesleği gereği de insan psikolojisine ilgi duyardı.
"Zamanla hak ettiğin iyi bir geleceğe işaret olabilir." dediğinde kafamı salladım. "Yapılan araştırmalar insanların yüzde on sekiz ila yüzde otuz sekizinin rüyalarında 'geleceğe ilişkin' veriler taşıyan imgeler gördüğünü, yüzde yetmişinse 'deja vu' yaşadığını gösteriyor." diye ekledi.
"Deja vu'yu biliyorsun değil mi? Anı
daha önce yaşamışlık hissi." dediğinde baygın bir şekilde bakıp "Biliyorum." dedim. "Neyse ben kalkıp hazırlanayım." dedikten sonra kahvaltı masasını olduğu gibi anneme yıkıp odama çıktım.¤
Not: Bu rüyayı ben gördüm, ve cidden hissettim. Çok garip bir duyguydu ve uyandıktan sonra sanki rüya gerçekmiş gibi geldi. Hala etkisindeyim. Uykumu da böldü köpek djdhdjkd
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dövüş Kulübü
Ficção GeralBirbirlerinin gözlerine bakarak söyledikleri şarkılar onların birbirlerine söyleyemedikleriydi. Bir de bilinmeyeni vardı. "Söylemeden bul beni bul da kendime getir beni." diyen. ^ Elimden tutarak merdivenlerin başına yönlendirdi, elimi çekmek isteme...