Biletin üzerinde yazılı olan koltuğu aramak üzere tek tek numaralarda gezdiriyordu gözünü, ta ki aptal menajerinin üç koltuk arasından yapacağı en aptalca seçim olan orta kotluğu seçtiğini görene dek. Derin bir nefes aldı ve dişlerini sıktı. Üst üste gelen onca kötü olaydan sonra bu, bardağı taşıran son damla gibiydi. Koridor tarafında oturan adam bacaklarını toplayıp geçmesini beklerken gözlerine dikkat kesilmişti. Sanki gece kadar karanlık gözlerinde sakinleştirici bir hava vardı ve bu, biraz da olsa rahatlatmıştı Kim Taehyung'u.
"Teşekkürler." Diye mırıldanırken hızlıca el bagajını yukarı koymuş ve olabildiğince az rahatsızlık vermeye çalışarak yerine geçmişti.
"Yerinizden memnun değilseniz değiştirebiliriz." Dedi yanındaki adam. Elinde siyah deri bir not defteri ve yine siyah renktr tükenmez kalemi üzerinde kibarca gezdiriyordu. Rastgele aldığı notlar o kadar karışıktı ki birkaç saniyeliğine bakarak çözemeyeceğini düşünerek tekrar adama odaklanmayı tercih etti Kim Taehyung.
"Hayır, sorun değil." Arkasına yaslanmış, gözlerini kapatmıştı. Kendisini bu kadar ele verdiği için içten içe kızıyordu. "Sizi böyle düşünmeye iten nedir?"
Yanındaki genç adam, bacağının üstüne attığı diğer bacağına yerleştirdiği not defterine döndüğünde dik duruşu yok olmuştu. "Yüz ifadenizi öyle okuduğumu sandım ama sanırım yanılmışım."
Taehyung göz ucuyla yanındaki adamı süzmeye başladı. Baştan aşağı bol kıyafetler giymişti; bol mavi yırtık kot pantolonu, bol koyu renkli kazağı ve bir tür bere... boyu, kendisine kıyasla bir tık daha kısaydı. Simsiyah gözleri gibi olan gece karanlığı saçları gelişigüzel dağılmıştı, bembeyaz teni, uçaktaki kısıtlı aydınlatmada adeta bir güneş gibi parlıyordu. "Koltuğu ben ayırtmadım. Kısacası biraz moralim bozulmuştu. Gerçekten çok incesiniz. Herkes sizin kadar düşünmez."
"Anladım. Umarım bir dahakine daha iyi bir koltuğa denk gelirsiniz ama şunu bilin ki teklifim hala geçerli." Düz ama derinden gelen bir ses tonuyla yanıtlamıştı yanındaki genç adamı. Her ne kadar reddedileceğini bilerek bu fikri ortaya sürdüyse de üzgün gördüğü bu adama dayanamamış ve onu ikna etmek istemişti.
"Tekrar teşekkürler ama yerimden memnunum." Başını yanındaki genç oğlana, pencereye, doğru çevirdiğinde aralarındaki sessizlik uçak kalkana kadar sürmüştü.
"Kabalığımı mazur görün." Diye lafa giren ilk kişi Taehyung olmuştu. Yanındaki genç adam bıkkınlıkla başını defterinden kaldırmış ve hemen önünde duran termosunun içindeki sıcak sıvıdan bir yudum almıştı. "Adınız neydi?"
Genç adam yutkundu, bir süre görmezden gelmeyi tercih ederek defterine döndü ama günahsız bir insanın, babasının ajanı olma ihtimalini kafasında sadece kurduğunu, gerçek olamayacağını biliyordu. "Min Yoongi." Dedi sessizce. "Peki sizinki?"
"Kim Taehyung." Dedi aynı sessizlikle. Uçağın motor seslerinin rahatsız edici uğultusu arasından birbirlerini duyabildikleri için şükrediyorlardı. "Memnun oldum."
"Ben de öyle." Diye kısa br cevap verdi Min Yoongi isimli, liseden yeni mezun olmuş gibi görünen genç adam. Gözlerindeki yorgunluk, yaşını arttırıyor da olsa tebessümü içten ve gençti. "Sadece isim benzerliği de olabilir ama model misiniz?"
"Model mi?" Afallamış halde döndü Kim Taehyung. Hemen yanından geçen genç hostes aralarındaki diyaloğu böldüğünde ikisi de aynı anda dönmüştü genç kadına.
"Ne alırdınız?"
"Ben kahve alacağım." Termosunun kapağını açıp uzattı ve hafifçe gülümsedi. "Zahmet olacak."
"Memnun olurum." Genç kadın termosu eline aldı ve kahve yapmaya koyuldu. O sırada Min Yoongi de yanındaki genç adama dönmüştü.
"Aslında şaka yapıyordum ama V'den bahsediyorum. Tanımıyor musunuz? Oldukça iyi bir model. Açık konuşmak gerekirse feminen tarzı hoşuma gidiyor ve o yüzündeki ciddiyetle karışık hüzünlü ifadesi bana çoğu zaman ilham kaynağı olmuştur."
"Ah..." en başta hiçbir şey diyemedi Kim Taehyung. Genelde feminen tarzı yüzünden gay olduğunu söyleyen, bu yüzden onu öldürmeye çalışan çok insanla karşılaşmıştı. Ayrıca yüz ifadesi de genelde soğuk diye anılır ve bundan nefret edilirdi. "Şey... ciddi misiniz?"
Kahvesini alan genç adam yanında şaşkınlığa bürünmüş adama döndü ve hafifçe gülümsedi, rahatlatmak açısından. "Kahve içer misiniz?"
"H-hayır. Sadece su alayım. Kahve sevmiyorum." Aklında izlediği filme dair canlanan o sahneler bir bir geçerken yanındaki sakin adama dikkat kesildi. Her ne kadar davranışları hoşuna gitmiş olsa da daha geçen gece bir erkek tarafından reddedilmenin ağırlığı vardı üzerinde. Şimdilik ağırdan alacaktı, her ne kadar istemese de.
"Bir su, o halde." Hostes nazik bir tavırla pet bardaktaki suyu uzattı ve cam kenarında uyumakta olan beyefendiyi görmezden gelerek yoluna devam etti.
"V'nin hayranı mısınız?" Dedi defterini kapatan genç adam. Kahvesinin kokusunu sakince içine çekmiş ve gözlerini kapatarak bedenini koltuğa bırakmıştı. "Yoksa o musunuz?"
Bir süre ne diyeceğini bilemedi genç adam. Eğer gerçek kimliğini söylerse diğer yolcuların da başına üşümesinden çekinmiyor değildi. Ayrıca o kadar çok tehdit alıyordu ki, bazen maskesiz bile çıkmak korkutucu geliyordu ona.
"Her neyse." Diye geçiştirdi genç adam. "Sanırım fazla uzattım ama dediklerimde ciddi olduğumu bilmenizi isterim. Bana kalırsa V, dünyaya gelmiş en kusursuz model."
"Yara izlerine rağmen mi?" Dudaklarından dökülen sözcüklere kendisi de şaşırmıştı. Yanındaki adam aynı şaşkınlıkla döndü ona; kaşları havada, dudakları hafif aralık...
"O konseptin parçası sanıyordum. Gerçekten iz miymiş?" Şaşkınlığın yok oluşu ve yerine hüznün geçişi o kadar hızlıydı ki Taehyung kendisini suçlu hissetmişti.
"Konseptin bir parçasıydı elbette!" Diye bir yalan atıverdi. "Ama kimse beğenmemişti, hatırlamıyor musunuz?"
"Haklısınız." Tekrar önüne döndü ve defterini açıp karalamaya koyuldu. Belli ki aldığı cevaptan memnun değildi. "Bilmenizi isterim ki berbat bir yalancısınız."
"Size yalan söylemiyorum."
"Gayet de öyle yapıyorsunuz." Derin bir nefes aldı, kalemle düzgün bir şeyler yazmaya çalıştı fakat bir türlü başaramadı. Resmen birisi beynini kafa tasından çıkarmıştı ve düşünememesine karşılık büyük bir memnuniyetle kahkaha atıyordu. "Depresyonda olduğunu biliyordum ama denediğini bilmiyordum. Bu beni biraz yaraladı açıkçası. Onun gibisi bir daha gelmez dünyaya."
Taehyung gerginlikle gezdirdi dilini pamuk kadar yumuşak dudakları üzerinde. Ne demesi gerektiğini veya nasıl yanıtlaması gerektiğini bilmiyordu ama bu adama karşı içinde hissettiği çekim -belki de sadece övgülerinden dolayı oluşan bu çekim- öyle güçlüydü ki konuşmanın bitebilecek olması düşüncesi bile canını yakmaya yetiyordu.
"Siz ne işle uğraşıyorsunuz?"
"Ben bir..." duraksadı. Başını tekrar defterinden kaldırdı ve yine yanındaki adama şaşkınlıkla baktı. Sanki bu sorunun ona yöneltilmesini hiç beklemiyormuş gibi. "Şey ben... bir işle uğraşmıyorum."
"En az benim kadar yalancısınız." Dedi Kim Taehyung, gülerek. "Sizi bu yolculukta sıkmayacağım, merak etmeyin."
"Üzgünüm." Başını çevirmiş ve gözlerini kapatmıştı. "Ve anlayışınız için teşekkürler." Sonrasında saatler sürecek yolculuğu bitirebilmek adına uyudu ve Kim Taehyung da internette dolaşacak gücü kendinde buldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece İki Gece [Taegi Fanfiction]
Fanfiction~TAMAMLANDI~ Min Yoongi, genç yaşında ün sahibi olmuş başarılı bir senaristti ve Kim Taehyung ise genç yaşında intihar etmeye tek bir sebep arayan ileri derece depresyonda kayıp bir modeldi. ikisinin de tek ortak noktası Sexting yapılan bu uygulamay...