Bölüm 22

181 30 15
                                    

"O kim?" Siyah maskesi, gözlerinin üstünü örten siyah şapkası, bol siyah hoodiesi ve aynı bolluktaki siyah pantolonuyla oldukça gizemli görünüyordu. Masasında bıkkınlıkla oturan yönetmene bir şeyler anlatmaya çabalıyor ve beden dilinden de anlaşılabileceği üzere bu konuda çok gergin görünüyordu. Kim Taehyung'ın gözüne ilk çarpan bu gergin ikili olmuştu.

"Bilmiyorum." Omuzlarını kaldırdı ve elindeki tabletten, oluşturmak için gecesini ayırdığı renkli programa göz attı menajeri. "Bugünü burada geçireceğiz, yönetmenle tanışacaksın ve filmin çekimlerini izleyeceksin."

"Buna gerçekten ihtiyacımız var mıydı ki?" Gözlerini bir türlü ondan alamıyordu, sanki kilitlenmişti ona bedeni. İnce parmaklarının havada sallanışı görülebiliyordu, o kadar karanlığın arasından. Tehdirkardı ama bir sebeple karşısındaki yönetmen oldukça sakin bir tavır sergiliyordu. Sanki zaten bu savaşı kazanacağının farkındaydı.

"Burada olmayı istersin diye düşünmüşler. Tatilini değerlendirmen için yapılmış küçük bir jest gibi düşün." Menajerin genetik olarak daha kısık gözleri gezindi setin içerisinde hızlıca. Oyuncular makyajlarını yaptırıyor, birçoğu video çektiriyor ve diğer herkes de kıyamet kopmuşcasına koşturuyordu.

Kim Taehyung bu alışık olduğu atmosfere karşı derin bir iç çekti ve ellerini beyaz pantolonunun içine sokarken menajerini takip etti. Menajeri büyük bir gururla yönetmenin yanına gitti ve "Merhaba, Bighit şirketinden Kim Taehyung adına buradayım." Diye semaptik bir ses tonuyla tanıttı kendini.

"Elbette! Ben de sizi merak ediyordum." Senarist ayağa kalkmış ve ikisini de selamlamıştı. O sırada karanlıklar içinde kaybolmuş bedene kaydı Taehyung'ın gözleri. En az üzerindekiler kadar siyah bir çift göz, kendisine öldürecekmiş gibi bakıyordu. Bu yoğunlukta bakan tek gözlerin Min Yoongi'ye ait olduğunu düşünmenin aptallık olduğunu fark etti. "Lütfen şöyle oturun. Bu arada, senaristimiz de bugün bizimle. Suga. Eminim tanıyorsunuzdur."

"Hiç yüz yüze tanışma fırsatımız olmadı." Diye araya girdi Taehyung. Bu sohbet fırsatını kaçırmak istememişti. "Bundan onur duyacağım." Aralarına giren menajere doğru eğilerek göz temaslarını sürdürmek istedi, yüzüne semaptik bir gülümseme yerleştirdi ve ondan da ister istemez bekledi.

"Memnun oldum." Uykulu, oldukça derin ve aynı zamanda yüzünün yarısından fazlasını kaplayan maske yüzünden boğuk gelen sesin sahibinin o olup olmadığını idrak etmeye çalıştı bir süre. "Kusura bakmayın, genelde böyle dolaşırım."

"Sorun değil." Dedi menajeri, büyük bir neşe takınmaya çalışarak. Ellerini önünde bir sorun olmadığına ikna etmek istercesine hızlı hızlı sallıyordu. "Zaman ayırdığınız için teşekkürler."

Başını eğerek selamlamıştı. Taehyung bir süre onun yanına gidip uygulamadan tanıştıklarını anlatmak ve uzun uzun sohbet etmek istedi, bu sayede belki ateşli bir gece geçirebileceklerini bile düşündü ama en az uygulamadaki hali kadar iç karartıcıydı görünüşü de. Soğuktu, mesafeliydi.

"Ben teşekkür ederim." Diyerek geçiştirdikten sonra yönetmenin önündeki senaryoya elini vurarak koydu, yaşlı adama doğru eğildi. Taehyung meraklı bakışlarını üzerine diktiğinde yönetmen de aynı merak ve biraz şaşkınlıkla başını kaldırarak ona bakmıştı. "Ya dediğim gibi olur ya da senaryomu da alır giderim." Şimdiki ses tonu, önceki ses tonuna kıyasla adeta bir gül bahçesini andırıyordu. Ortalık bir anda buz kesmişti bu korkutucu tonla. Nasıl bu kadar iyi baskı kurabilirdi?

Nasıl yani, diye geçirdi aklından Taehyung. Bu adamla yatarsam böyle mi ele geçirecek beni?

"Buna cesaretin var mı gerçekten?" Yönetmen gevrek bir kahkaha eşliğinde hala dumanı üstünde olan kahvesine uzatmıştı elini. "Yapabilecek misin, Suga?"

Sadece İki Gece [Taegi Fanfiction]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin