Bölüm 39

147 23 37
                                    

Y/N': ehem, öncelikle merhabalar. Uzun bir aradan sonra -ki daha uzun olmasını tahmin ettiğim ama yine elimin durmadığı bir aradan sonra- yine beraberiz. Diyecek ve yazacak çok şeyim var ama çok da uzatmak istemiyorum...
Bugün bin okunmaya ulaştığımız için gerçekten çok mutluyum ve teşekkür etmek istedim çünkü benim için gerçekten büyük bir şey. Özellikle de hemen hemen tüm denemelerimi yaptığım bir kitap için...
Evet, bir teşekkür için bu kadar alanı işgal ettiğime göre diğerlerine kıyasla daha uzun saydığım bir bölümle sizi baş başa bırakıyorum ve umarım olmuştur çünkü yine bir takım denemeler içine girdim :')
Daha teşekkür bölümü yazarım falan da diyordum.. hayat gerçekten çok garip...
Evet tamam sondu, gerisini ağlayarak günlüğüme yazarım, gidiyorum.
Tekrar teşekkürler ve iyi okumalar!

Y/N'': Bu bölüm cinsellik ve çıplaklık içerebilir, sanki diğer bölümler içermiyormuş gibi.

♡♡♡

Şehvet, iki bedeni de sarmış olan tek ortak duyguydu o an. Min Yoongi, ilk defa gözleri dönmüş halde kaşısında duran ve onu kucağına oturtmuş adama bu şehvet dolu gözlerle bakıyordu. Bedeninin bir alev topuna dönüşmesini sağlayan, aşkın ızdırabını hissettiren ve kendine hakim olmayı saatler öncesinde bırakmasına sebep olan içgüdülerine karşı hem bir utanç hem de bir tür gurur besliyordu. "Beni yürüyemez hale getireceksin."

"İstersen sen beni yürüyemez hale getirebilirsin." Nemli, tıpkı Yoongi'nin bedeni gibi alev almış dolgun dudakların kar kadar beyaz ten üzerindeki sakin yolculuğu sürerken ılık nefesinden dökülmüş bu sözcükler okşamıştı irkilmiş bedeni. "Umuyorum ki bu ürpertinin sebebi zevkin sarhoş edici hissinden kaynaklanıyordur, sevgilim."

Tüm sinir hücrelerini harekete geçiren ılık nefesin ve bu nefesin sunduğu kelimeleri tekrar tekrar kalbinin derinliklerinde hissederken yeşil ceketi yumruğuna adeta hapsetti. "Çeneni kapatmayışından kaynaklanıyor olsa gerek." Diye mırıldandı hafif sert ama az da olsa hissettirdiği flörtöz bir tavırla.

Aralarındaki aşkın tanımı hep bu olmamış mıydı zaten? Biraz tartışmalı bir lügatları olsa da kelimelerin arasındaki asıl duyguya odaklandıkları için rahatlıkla görmezden gelebiliyorlardı.

"Kapatmamı mı istiyorsun... belki sana daha fazla şey verirdi." İnce ve biçimli parmaklar kucağına oturttuğu sevgilisinin pantolonunundan içeriye arsızca kırvrılırken sırıttı. Şimdiden sıcacık ve sert olan erkekliğinin böylesine büyük bir zevk verecek olmasına hayranlık dışında bir şey besleyemiyordu.

Yoongi derin bir nefes aldı ve kucağından hızlıca kalktı. "Öyle mi? İstemiyorum ama." Utancının süslediği yanakları kıpkırmızı olmuş, delirmiş gibi bakan gözlerine sakinliğini tattırmak için derin bir nefes almıştı fakat nafile... Hala tüm benliğiyle karşısında oturan, çoktan içgüdülerinin esiri olmuş, dikkatle kendisini inceleyen genç adamı görürken sakinleşmek mümkün müydü ki?

Taehyung kaşlarını kaldırmış, merakla bakmıştı karşısında dikilen adamın ciddi suratına. "Ne demek istiyorsun? Çoktan erekte olmuşsun. Yarım bırakma."

"Yarım bırakacağım demedim zaten. Çeneni kapat, dedim. Konu bedenim olduğunda kelimelerimin bir önemi yok, değil mi?" Büyük siyah hoodiesini yukarı kaldırarak pantolonun düğmesini açtı ve fermuarını yavaşça indirdi. "Zorlanıyordun."

İçinde tuttuğu nefesi yavaşça bırakırken yüzüne yaramaz bir gülümseme yerleşti. "Ödümü patlattın..." ayağa kalkıp karşısına geçti Taehyung. Yine duvarla arasına hapsettiği o küçük anda siyah hooddie'yi kapının arkasındaki tek askılığa asarak bembeyaz tene yansıyan ışığın gözlerini kamaştırdığını hissetti. "Bir an için yarım bırakacaksın sandım sadece. Neden böyle sert konuşuyorsun bana? Üzülüyorum.." karşısındaki yaramaz sırıtış ve yarı kapalı gözleriyle bile duygularını yansıtmayı başarabilen adamın ses tonuna gitgide hakim olan flörtöz hava yüzünden düşünceleri içinde adeta kayboluyordu Yoongi.

Sadece İki Gece [Taegi Fanfiction]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin