Çalıyor...
Çalıyor...
Çalıyor...
Ve açıldı! Mustafa telefonu açtı!
"Alo?" dedim heyecanla. Öyle ki kalbim çok hızkı atıyordu. Normalde de hızlı atardı ama şimdi daha hızlıydı. Sınav senemde olacak şey olmayabilirdi çoğuna göre ama hayatımın bir sınava bağlı olması olacak şey miydi?
Sanırım bir daha olacak şey duyarsam kusacaktım! Cümleyi ben kursamda böyle!
"Napıyorsun sevgilim?"
"Merdivenleri iniyorum. Yurda geçeceğim birazdan." dediğimde ikinci katı da geçmiş birinci kata gelmiştim.
"İyi güzel. Yorgun musun?"
"Hayır, sen nasılsın? Ne yapıyorsun?"
"Sesini duydum daha iyi oldum. Test çözüyordum ben de."
"Güzel," dediğimde kendimi dışarı attım. "Çok fazla güneş varmış ya."
Kurduğum cümlenin saçmalığıyla "Kıyamam sana. Söylerim ben fazla ışık saçmaz." dedi ve güldü.
"Ya ama canım benim karanlık ortamdan güneşe çıkınca gözüm acıyor."
"Canın yesin seni! Öperim gözlerinden de."
"Az önce dalga geçiyordun. Şimdi ne oldu?"
Yurdun önüne gelmiştim ve bir üç kat daha çıkacaktım. Okulda da yurtta da üçüncü kattaydım. Allah yardımcım olsun yani! Yavaş yavaş merdivenleri tırmanmaya başladım.
"Az öncede kaldı o. Sesin yorgun gibi geliyor gülüşüm. İstersen akşam da konuşabiliriz."
"Yok, o zamana kadar özlerim ben seni."
Etrafta kimse yoktu çünkü en son ben çıkmıştım. Ve yavaş yavaş gelmiştim. İkinci kata geldiğimde nefes nefeseydim. Merdivenin yanındaki sandalyeye kendimi attım.
"Nefes nefese kaldın ama. Gir dinlen hadi."
"Olmaz."
"İnat etme."
"Seninle konuşmak istiyorum."
"Ben de öyle. Ama sınav senen zaten. Derslerinle arana giremem. Dinlen ve derslerine odaklan. Seni seviyorum."
"Ben de seni seviyorum."
"Öp bakalım beni." dediğinde gülüp telefondan öpücük attım. O da bana attı.
"Sabahlara kadar uykusuz kaldığın yetmiyor bir de merdiven kenarında oturmuş konuşuyor musun?" dedi Mutlu. Yukarıdan gelmişti ve hemen benim halime kızmıştı. İyi arkadaştı, benim için söylemişti.
"Kanka merdivenleri çıkmak yorucu zaten. Ona efor sarfedeceğime sevgilimle konuşurum."
"Hadi senin ilkin peki o? O düşünemiyor mu sınav yılı olduğunu?"
"Mutlu! Senin de sevgilin var."
"Var ama biz dersleri ikinci plana atmıyoruz."
"Beren sen dersleri boşladın mı?" dedi Mustafa. Hâlâ kapatmamıştık telefonu.
"Hayır ya. Aynı şekilde çalışıyorum."
"Gözlerinden uyku akıyor!" diye bağırdı Mutlu. Niye herkes benim hakkımda karar veriyordu ki? Ben kendim için en iyisini gayet de iyi biliyordum.
Ben sınavı kazanamazsam bundan Mustafa değil ben sorumluydum! Hem belki sınavdan bir gün önce öleceğim? Ne malum?
Ne diye bu kadar çabalamak! Ne diye bu kadar genci yorup hayatlarını berbat etmek için çalıştırmak? Nedir bu at yarışı gibi olan hayat?
Sistem...
Sisteme baş kaldırmakla olmadığı için çalışıyoruz ya zaten. Konuşmaya başlasak sabaha kadar bitmezdi. Sistemi boşverin de derslere bakın. Ve hayatınıza.
"Mutlu, ben böyle gayet iyiyim. Bırak, ben kendim öğreneyim hata yapıyorsam da."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgilimyazarım *Yarı Texting* #F#
Short Story*Kitap Kapağı*-*@Rahimemine *Kafa dağıtmak için yazıyorum..! * Wattpadde 'Sevgilimyazarım' adlı ilk kurgudur. #FİNAL sevgilimyazarım: Öhöm öhöm! Hatunum. Hesabın adı ne tuhaftı: sevgilimyazarım. Ama hoştu da. Mesaja baktım. Gülümseyip sessizce "Kır...