BÖLÜM 22|İlizyon

1.2K 112 50
                                    

Dışarı çıkar çıkmaz kadının içeride söylediği gibi yoğun bir sis bulutu etrafımızı sarmıştı. Ancak dışarı ilk çıktığımız anda sadece sis bulutu değil etrafın çöl kumlarıyla kaplı olduğunu da hayretler içinde görmüştük. Şehzade ve Piyale de aynı şekilde şok olmuş olmalılardı. Duraksamış ve etrafımızdaki ucu bucağı görünmeyen çöl denizine aynı anda bakmıştık. Onların gözü sarayı ve ağaçlıklı bahçeyi arıyordu, bense sanki daha mantıklı gibi kampüsü, binaları veya şehre ait herhangi bir şeyi arıyordum. Ancak geçmişe ait şu aptal kütüphane dışında hiçbir şey görünmüyordu. Bunun sisle ne kadar alakalı olduğunu merak ettim. Arkamızda kalan kütüphane büyük bloklarla tek taş yapı olarak yükseliyordu. Çölün ortasında kütüphane tıpkı Mısır piramitleri gibiydi ancak elbette bir piramit yapısı yoktu. Kampüsün nerede olduğunu düşünüp sağa sola bakayım derken tökezlediğimde Şehzade belimden tutarak dengemi bulmama yardım etmişti.

İçeride kısaca anlatılan plana uygun olarak yarı yürür yarı koşarak bahsedilen Otonom araçlara doğru, beyaz robotik gruba ayak uydurmaya çalışarak hızlı adımlarla ilerliyorduk. Şehzade ve Piyale iki yanımda yürüyordu. Onların da yanlarında birer robotik asker yürüyor, hemen arkamızda ise üç tanesi bizi takip ediyordu. Önümüzde ise grubu yöneten kadın ve 2 robotik askerle birlikte bizi, tam anlamıyla ablukaya almışlardı. Kaçma şansımız pek yoktu. Gerçi kaçma girişiminde de bulunmuyorduk, geldiğimiz bu zaman ve önümüzdeki kadın bizi şaşkına çevirmişti. Üstelik bizi zehirli gaz bulutları ve çölün karşıladığı bu zamanda hayatta kalabilir miydik emin değildim. Tabi bizi ablukaya alan bu grubun silahlı ve teknolojik açıdan üstünlüğü de hareket alanımızı kısıtlıyordu. Yanımdaki Şehzade bile bu insanların otoritesini kabul etmişken, benim gibi günlerce başka zamanda bir sarayda hapis kalmış birinin kaçması bu durumda pek de olası görünmüyordu.

Maskenin bunaltıcılığı ve çöl kumlarının etkisiyle zorlanarak ve nefes nefese Otonom denen aracın yanına ulaştık. Otonom dedikleri araç beyaz, kanatlarını bedenine sabitlemiş bir kuş görünümündeydi. Kanat gibi görünen bölmeler bir kapı olup yukarı doğru genişçe açıldı.

Robotik askerlerin yönlendirmesiyle araca bindik. Kapılar kapanınca kadın kostümünün başlığını çıkarıp ardından bize dönerek maskeleri çıkarabileceğimizi söyledi. Maskeleri çıkarıp, kemerlerimizi de takınca havalandık. Kemerlerimizi takana kadar sık sık Şehzadeyi takip etmiştim. Daha önce bir telefona ne tepkiler vermişti. Bu kadar teknolojik bir dünyaya nasıl tepki vereceğini dahası ne düşüneceğini merak ediyor, anlamaya çalışıyordum.

İfadesi Piyale'nin aksine çok daha kontrollüydü ancak dehşete düşmüş gibi gözlerinin sonuna kadar açıldığını bir kez yakalayabilmiştim. Piyale ise tam tersine hem yüz ifadesiyle hem de çıkardığı şaşırma sesleriyle beklenen ruh halinin etkisindeydi.

Ben de Piyale kadar şaşkınlığımı belli ediyor muydum emin değildim. Daha çok bir rüyada gibiydim. Zaten tüm bu zaman yolculuğu saçmalığı gerçeklik algımı tümüyle yok etmişti. Araf'ta kaybolmuş bir ruh gibi savruluyordum sanki. Ruh halimin kaybolmuşluk hissine tepkisi donuk bir hal almaya başlamıştı. Sadece karşılaştığım insanların talimatlarıyla bir tünelde hareket ediyordum sanki. Bu benzetme şu an içinde uçtuğumuz tünelin etkisiyle zihnimde belirmişti.

Otonom önce yukarıya doğru havalanmış sonra kütüphanenin üzerinden içinde bulunduğumuz tünele kadar çok hızlı uçmuştu. Teknolojinin ve İstanbul'un değişimine ne tepki vereceğimi bilememiştim. Geçmiş gelecekten daha mı kolaydı? Kısa bir an bu sorunun üzerinde düşündüm. Geçmiş kendi zamanıma göre daha ilkel olsa da daha belirgindi, oysa gelecek tama bir muammaydı.

...

Otonom durdu, kemerlerimizi çözüp açılan kapılardan sırayla indik. Beyaz metal bir koridorda Otonom için ayrılmış şeridin kenarında bir kaldırıma çıktık.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 23, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ZAMANIN ÖTESİNDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin