"Jungkook! Hazır mısın?"
"Yaklaşık yarım saattir hazırım Jimin. "
Gideceğimiz yemeğin lüks bir lokantada olduğunu söylediğimde Jimin yine o tiz çığlıklarından biri ile kulaklarımı rahatsız etmiş, neden başta söylemediğimi ve bilseydi daha güzel giyineceğini mızırdanmıştı. Ona her ne kadar zaten güzel göründüğünü söylesem de beni dinlememiş, tekrar odaya gidip kıyafetlerini değiştirmişti ve ben yarım saatten fazla bir süredir onu bekliyordum.
Mutfaktan elinde kahveyle çıkan baygın bakışlı Yoongi'ye baktım. Üzerinde bol bir eşofman takımı vardı ve saçları dağınıktı. Taktığı gözlükler ile iyi gözüküyordu ve bir an Jimin'in onu görmemesini istedim.
"Gidip onu yukarıdan almazsan daha çok beklersin. Muhtemelen şu an makyajındaki en ufak kusuru düzeltmeye çalışıyordur."
"Ne dersem deyim onu ikna edemiyorum. İlla güzel olacakmış. Zaten çok güzel. Hayır başkalarının dikkatini çekecek, sonra ben sinir dolacağım bütün gece. "
Yoongi bir yarım gülüş atıp merdivenlere yöneldi. Bu sırada da Jimin aşağı iniyordu.
Giydiği deri takım bedenini büsbütün belli etmişti. Saçlarını özenle dağınık görünüme kavuşturmuş, yüzüne koyu tonlarda bir makyaj yapmıştı.
"Yok. Olmaz. Git değiştir."
"Neden? Çirkin mi olmuş ki?"
"Çok! Çok çirkin hem de. Bu ne böyle aman Tanrım! Gözlerim-"
"Kıskançlık damarım çatladı, patlamak üzere demiyor da. Gayet iyi gözüküyorsun minik. "
Yoongi'nin söyledikleri ile sevgilimin kaşları çatılmış ve ağzı şaşkınlıkla açılarak bana dönmüştü.
"Çok kötüsün!"
"Bebeğim müthiş olmuşsun ve tüm gece insanların sana yiyecek gibi bakmasını istemiyorum. Sadece değiştiremez misin?"
"Jungkook."
Merdivenin son birkaç basamağını inerken ayağındaki topuğu yüksek ayakkabının sesleri kulağımı dolduruyordu. Gelip tam karşımda durdu ve dilimi içinde gezdirip sinirimi hafifletmeye çabaladığım yanağıma küçük avucunu koydu.
"Sevgilim. Sen dışarıdaki kızlar sana nasıl bakıyor biliyor musun? Hiç fark ettin mi?"
"Hayır. Onlar umrumda değil. "
"Öyleyse neden bana bakanların benim umrumda olduğunu düşünüyorsun? "
"Öyle değil. Sen- Bak sen gerçekten iyi gözüküyorsun ve birisi sana baktığında benim tepem atıyor."
Meleksi sesiyle kıkırdarken, gülünecek bir şey olup olmadığını sorgulamak için çatık kaşlarımla ona baktım. Bir süre güldükten sonra parmak uçlarında yükselip dolgun dudaklarıyla benim ince dudaklarımı yakaladı ve kısa bir öpücükten sonra geri çekildi.
"Pijama dahi giysem eminim birileri bakacaktır. Her bakanla problem yaşayamayız ya. Hem..."
Dudağını ısırırken iki eliyle gömleğimin zaten düzgün olan yakasını sahte bir tavırla yeniden düzeltmeye başladı.
"Benim gözüm senden başkasını görmüyor ki. Benim gözlerim, işe yaramazken bile senden başkasını görmüyordu. Karanlığa hapsolmuşken bile sen benim ışığımdın. "
Yüzümdeki ifadenin yumuşadığını gördüğünde bir süre duraksayıp bakışlarını gömleğimin yakasından alıp gözlerime dikti.
"O yüzden bırak bize baksınlar. Bize imrensinler ve bizi hayal etsinler. Biz sadece birbirimize ait olduktan sonra bırak bize sahip olma içgüdüsü ile dolup taşsınlar, aşkım. Her insanın hiçbir zaman ulaşamayacağı ekstrem bir hayali vardır sonuç olarak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ㅣMokitaㅣ 'JiKook' /Quasimodo I
Fanfiction"Mokita herkesin bildiği ama konuşmadığı gerçeklerdir Jimin. Herkesin bildiği fakat konuşmaya cesaret edemediği gerçekler. Biliyor musun? Buna bir örneksin sen. "