Jimin
"Yoongi hyung. Bu sen misin? Sen mi geldin?"
"Benim Jimin."
Hyungumun sesini duyduğumda kaç saat olduğunu bilmeden oturduğum koltuktan kalkıp sesine doğru ilerlemeye başladım. Omuzlarımda hissettiğim avuçları ile bedenim farklı bir yöne çevrildi.
"Bu taraftayım."
Hyungun bedenini önümde hissettiğimde beklemeden ona sarıldım.
"Hoş geldin. "
"Hoş buldum. Açsın değil mi?"
Çekilip çekingen olduğunu düşündüğüm bir gülümseme yerleştirdim yüzüme. Yoongi hyungun hep minik diye alay ettiği elimi karnımın üzerine koyup ovalarken dudaklarımı büzdüm.
"Miniğin çok aç hyungie. "
Kıkırdaması geldi kulağıma. Gülümsememi genişletirken hyungun koluna girdim ve birlikte mutfağa olduğunu tahmin ettiğim adımlar atmaya başladık.
"Hyung. Hani ben...Görmeye başlayacağım ya."
"Hm hm."
Başımı omzuna koydum ve ona daha sıkı yasladım kendimi.
"Bana her şeyi anlatır mısın? Gökyüzünü,kuşları,kedileri,renkleri,yemek yapmayı,temizlik yapmayı..."
Durulduğunu hissettim. Öyle ki bu his,bana uzun bir süre cevap vermeyince daha da arttı. Gülümsemem yüzümde yavaş yavaş solarken onun olduğunu tahmin ettiğim tarafa çevirdim bakışlarımı.
"Hyung? Bir şey mi oldu?"
"Yok... Yok bir şey. Tabii ki sana öğreteceğim. Ne istersen."
Yerimde zıplayıp ona sımsıkı sarıldım ve boynuna gömüldüm. Hyung gerçekten çok güzel kokuyordu. Kollarını belime dolayıp beni kendine çektiğinde bir kez daha ona sahip olduğum için şanslı olduğumu düşündüm.
"Pekala. Ne yemek istersin?"
"Pizzaya ne dersin hyung? O yeniliyordu değil mi? Hastanede birkaç çocuk konuşurken duydum. "
"Pizza mı? Tamam,öyleyse mutfağa gitmeye gerek yok."
Yönümüz değiştiğinde dizimi çarptığım koltuğa kadar salona geldiğimizi anlamamıştım.
"Oh. Kötü çarptın. Acıdı mı?"
Başımı sağa sola sallayıp gülümsedim.
"Acımadı hyung. "
Birlikte oturduğumuzda ellerimle yoklayıp onun ne tarafta oturduğunu anlamaya çalıştım. Bulduğumda ise yönümü ona çevirip gülümsedim.
"Günün nasıl geçti hyung?"
"İyiydi. Yani...sıradan işte. "
"Bugün neler gördün?"
"Önemli bir şey görmedim doğrusu. Basit şeyler "
Senin basit dediğin şeyleri görebilmek için ben can atıyoru, demek istedim. Ama saygısızlık yapamazdım.
Aramızda bir süre sessizlik oldu. Yoongi hyung sanki bir tuhaf gibiydi bugün. Sesi daha solgun ve hareketleri daha dingindi.
Bir şey söylemek için hareketlenmiş olmalıydı. Ağzını açtığını ve derin bir nefes aldığını duydum. Fakat çalan zil ile yerinden kalktığını hissettiğimde belki de kendi kendime böyle düşündüğüm kanısına vardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ㅣMokitaㅣ 'JiKook' /Quasimodo I
Fanfiction"Mokita herkesin bildiği ama konuşmadığı gerçeklerdir Jimin. Herkesin bildiği fakat konuşmaya cesaret edemediği gerçekler. Biliyor musun? Buna bir örneksin sen. "