Jungkook
Öpmüştüm.
O çocuğu öpmüştüm.
Ama neden yaptığım hakkında en ufak bir fikir sahibi değildim.
Islak mendilin parlattığı dolgun dudaklarını görünce dayanamamış ve onlara yapışmıştım.
Beni itmesini,bana bağırmasını ve hatta dudağımı ısırarak beni cezalandırmasını bile düşünmüştüm. Ama o hiçbirini yapmamıştı. Dudaklarından çekildiğim an gözlerinde bir parıltıya şahit olmuştum. Öyle ki,bu parıltıyı sadece benim görmediğime emindim.
Şimdi Taehyung'un yanındaydım. Sırtım yine onun mezar taşına yaslanmış,başım yine geriye düşmüş,gözlerim yine gökyüzündeydi.
"Bana kızdın mı?"
Derin birkaç nefes aldım.
"Kızma Taehyung. Evet bu çok hızlı oldu ama ben...Ben dayanamadım."
Jimin'i getirdim gözlerimin önüne. Onu öperken gözlerimi kapatmamıştım. Tepkisini izlemiştim. Fakat o andan itibaren keşke o ifadeyi görmemek için gözlerimi kapatsaydım demiştim kendi kendime.
Jimin,sanki görebiliyormuş gibi,gözlerini tam gözlerime dikmişti onu öptüğümde.
Öyle güzel gözüküyordu ki...Öyle temiz,öyle masum...
"Onunlayken küçük bir bebeğe bakıcılık yapıyor gibi hissediyorum Taehyung. "
Derin birkaç nefes aldım.
''Yanlış anlama. Bana senin gibi hissettirmiyor ama yine de duygularımı kontrol edemiyorum. Sanki bedenimi ve düşüncelerimi bir şeyler yönetiyor gibi. Sanki ben,ben değilmişim gibi.''
Taehyung'un,sırtımı yasladığım mezar taşına sarıldım bu sefer.
''Bana bir yol göster. Yalvarırım bana bir işaret ver Taehyung. Ben...Çok karışığım. Onu bırakayım diyorum,birdaha yanına gitmeyim diyorum,sonra bir anda gözümün önüne eline çok yakışan o minik çubuk ile topuklarıma vurarak beni takip etmesi geliyor,ölümden dönmesine rağmen yine de boyalar ezildiği için mahcup hissedişi geliyor,yanımdan yürümeye çalışırken ondan utandığımı düşünüp panikle yaptığı hareketler geliyor. Yapamıyorum Taehyung. Lütfen sevgilim bana bir şey söyle."
Orada kaç saat öyle durdum bilmiyordum. Akşam olduğunda bekçinin uyarısı ile çıktım oradan. Jimin'e gitmek istiyordum. Ona gitmek istiyordum ama bir şeyler engel oluyordu sanki. Ya da aşırı heyecan hissi miydi bu kalbimi sıkıştıran?
Düşünmemeye çalıştım. Zihnimi boş tutmaya çalıştım ve sadece otobüs durağına adımladım. Gelen otobüsle de kısa sürede evime vardım.
Eve geldiğimde kısa bir duşun ardından yatağıma attım kendimi. Düşüncelerim çok karmaşıktı. Duygularım çok karmaşıktı. Her şey çok karmaşıktı ve ben bunlardan sadece uyuyarak kurtulmak istedim o an.
Uyuyup tüm düşüncelere ara vererek...
Jimin
Normalde her sabah kapıma dayanan Jungkook son üç gündür uğramıyordu bile. Aklımda türlü senaryolar vardı ve bunlar sadece olumlu olanları kapsamıyordu.
İlk ihtimal olarak başına bir şey gelmiş olması beni korkutuyordu. O iyi miydi? Sağlığı yerinde miydi? Her şey yolunda mıydı?
İkinci ihtimal olumsuz düşünmemem yönündeydi. Onun dış dünyada benden başka kimlerle veya nelerle vakit geçirdiğini bilmiyordum. O çok yoğun bir insan olabilirdi. Belki de başını dahi kaldıramayacak kadar meşguldü bu üç günde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ㅣMokitaㅣ 'JiKook' /Quasimodo I
Fanfiction"Mokita herkesin bildiği ama konuşmadığı gerçeklerdir Jimin. Herkesin bildiği fakat konuşmaya cesaret edemediği gerçekler. Biliyor musun? Buna bir örneksin sen. "