Kaç gün olduğunu saymadım. Gerçi...sayıları biliyor muydum ki?
Bugün kontrol günü olmalıydı. Yani bilmiyorum. Muhtemelen öyle olmalıydı. Uzun zamandır gitmemiştim çünkü. Belki de sonra Yoongi hyungu aramalıydım. O beni bırakmazdı. Biliyordum. Mutlaka bir şeyler olmuş olmalıydı.
Uzun uğraşlar sonucu doktorumun kapısına ulaştığımda ellerimle etrafı yokladım. Kapıya iki kez vurup tıklattım. İçeriden herhangi bir komut gelmemişti. Bir kez daha tekrarladım. Yine ses gelmemişti. Belki de içeride biri yoktur düşüncesi ile kapıyı araladım.
İçeri girdiğimde doktorumun sesini duydum. Anladım ki başkası ile konuştuğu için kapının sesini duymamıştı. Özür dileyip çıkmak adına hamle yapacakken onun adını duydum.
"Bay Jeon. Anlamıyorsunuz. Nakli onaylamak ya da onaylamamak için yeterli yetkiye sahip değilsiniz.
Buradaydı. Beni vazgeçirmeye çalışması yetmezmiş gibi doktor karşısında da dil döküyordu. Zoruma gitmişti. Görmemi gerçekten istemiyordu.
Boğazımı,burada olduğumu belirtmek için temizledim.
"Bay Kim. Kontrol için gelmiştim."
"Oh! Gel Jimin. Sonuçların henüz yeni elime ulaştı. Daha önce de dediğim gibi. Donörler uyuşuyor. Fakat şunu söylemeliyim. Daegu'ya savaş mağdurları,göçmenler ve kimsesiz çocuklar getirildi. Haftaya yola çıkacağım. Biraz ertelenecek ama ameliyatın yapılacak. "
Konuşmadım. Daha doğrusu konuşamadım. Jungkook benden önce araya girmişti.
"Beni umursamadığınız için pişman edeceğim sizi."
Sesi sinirliydi. Birkaç takırtı duydum. Hemen sonra bazı sert adım sesleri ve kapının çarpılışı.
Hyungun gidişi üzerine zaten beni terk eden keyfim,Jungkook ile iyice kaçmıştı. Doktora kuru bir teşekkür edip odadan çıktım. Merdivenleri inecek gücü kendimde bulamadım o an. Asansöre ilerledim. Bastonun asansörün kapısına çarptığında durdum ve bekledim. Kata geldiğine dair duyduğum ses ile ilerledim ve asansöre bindim.
"Giriş kat tuşuna basar mısınız lütfen?"
Cevap alamadım ama yanımda hareketlenmeler olmuştu. Bastıklarını düşünerek ses çıkarmadım. Yukarı çıktığımızı hissettim. Birileri iniyor ve birileri biniyordu.
Asansör sonunda durduğunda bastonum ile etrafımı yokladım.
"Afedersiniz. Kaçıncı kattayız?"
Ses yoktu. Herkes neden susuyordu?
"Orada kimse var mı? Neden konuşmuyorsunuz? Girişe geldik mi?"
Yine ses olmadığı için kollarımı çok az açıp hafifçe etrafımda döndüm. Boştu. Asansörde tek başımaydım.
"O-oh...Keşke bana tek kaldığımı söyleseydiniz."
Tuşları elimle yoklamaya çalıştım. Biraz zordu benim için. Fakat o an bir ses duydum. Bir hıçkırma sesi. Ardından dahası da geldi. Bir süre sonra ise hafif iniltiler duyunca bastonumu asansörün kapısına dayayıp açık kalmasını sağlamıştım. Birileri ağlıyordu ve bu sessiz ortamda bu ciddi bir şey olabilirdi.
Asansörden dışarı attığım ilk adımda bedenime çarpan soğuğu hissettim. Burası hastanen hangi bölümüydü? Sessiz,kimsesiz ve soğuk. Bir depo muydu?
Attığım her bir adımda yaklaşan sesler beni daha da telaşlandırmıştı.
"Orada kimse var mı? İyi misiniz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ㅣMokitaㅣ 'JiKook' /Quasimodo I
Fanfic"Mokita herkesin bildiği ama konuşmadığı gerçeklerdir Jimin. Herkesin bildiği fakat konuşmaya cesaret edemediği gerçekler. Biliyor musun? Buna bir örneksin sen. "