「chapter 7」

531 60 26
                                    

bölüm 7

SHUN, EVDEN ÇIKMADAN ONCE aynaya yeniden baktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

SHUN, EVDEN ÇIKMADAN ONCE aynaya yeniden baktı. İnarizaki ve Aoba Johsai maçının üzerinden birkaç gün geçmişti ve pazar gününe gelmişlerdi. Bugün Suna ile buluşacaktı.

Altına siyah bol bir kot giymişti, üzerinde de gri bir sweatshirt vardı. Sırt çantasına her zamanki gibi bir defter ve kalem atmıştı, onun dışında cüzdan gibi önemli eşyalarını koymuştu.

Siyah postallarını giydikten sonra evden çıktı ve ana caddeye doğru ilerlemeye başladı.

Suna ile konuşmuşlardı, ikisinin de ortak olarak sevdiği bir kafe vardı. Orada buluşacaklardı.

Shun tabiki de Suna'dan erken gelmişti. Masalardan birine oturup telefonunda oyalanmaya başladı.

Suna ise kelimenin tam anlamıyla koşuyordu. Antrenmandan çıktığı gibi hızlıca yıkanmıştı ve buluşacakları kafeye koşuyordu.

"Daha ilk buluşmadan geç kaldın gerizekalı." diye mırıldandı. Kafenin önünde durunca üzerini ve saçlarını düzeltti. Siyah bir şortun üzerine okulun sweatshirt'ini giymişti. Evet, kesinlikle ilk buluşma için güzel bir kombin değildi. Ama sorun değildi, ne de olsa arkadaşça bir buluşmaydı bu.

Saçlarını düzeltti ve kafeden içeri girdi. Kafeyi süzdü ve köşede telefonuna bakan Shun'u görünce gülümsedi. Ona ilerledi ve sporcu çantasını sandalyenin yanına asıp karşısına oturdu.

"Özür dilerim, geç kaldım." dedi nefesini sabit tutmaya çalışırken. "Antrenmandan çıktım da."

"Sorun değil." dedi Shun ona doğru gülümserken. "Ben de geleli 5 dakika oldu."

Hayır. Yarım saat olmuştu. Ama bunu Suna'ya söylemeyecekti. Sporcuları anlayabiliyordu, antrenmandan ya da maçtan dolayı her zaman bir yerlere geç kalırlardı.

Nekoma'da da aynı olay olmuştu. Kuroo, kız arkadaşıyla buluşacaktı o yüzden antrenmandan sonra koşarak gitmişti.

Suna'nın dağılmış saçlarını, İnarizaki sweatshirtünü ve sporcu çantasını göz önüne alırsak kesinlikle koşarak gelmişti. Shun bunu anladığı için onu anlayışla karşıladı.

"Kahve ister misin? Hava soğuk ve sen şort giyiyorsun." dedi Shun menüyü açarken. Suna kafasını salladı ve kendi önündeki menüyü açtı.

"Kahve alacağım tek, sen ne istiyorsun?" dedi Shun'a bakarak. Shun bir süre menüye baktıktan sonra kapatıp Suna'ya döndü. "Bende sadece kahve alacağım."

Suna kafasını salladı ve yerinden kalkıp kasaya gitti. Siparişleri söyledikten sonra geri yerine döndü. "Kasiyerlik nasıl gidiyor?"

"Kötü değil." dedi Shun. "Üniversitem bitene kadar kasiyerlikten para çıkaracağım. Üniversitem bitince zaten bir sürü takımdan teklif alacağım o yüzden sonrasını düşünmeme gerek yok."

"Gelecekte koçuma menajer olarak seni önereceğimden emin olabilirsin. İyi bir menajersin, en azından bizim menajerimizden daha çok iş yapıyorsun." dedi Suna kafasını sağa sola yavaşça sallarken. "Yine hatırladım şu rahatsız edici kızı ya."

Shun kıkırdadı ve arkasına yaslandı. "Aklında başka bir meslek var mı? Eğer voleybolcu olamazsan olabileceğin başka bir meslek?"

"Hayır." dedi Suna ve gelen kahveden bir yudum içti. "Ya voleybolcu olacağım, ya da hiçbir şey. Okul notlarım çok iyi değil, tek sporda yetenekliyim."

Shun kafasını anladım anlamında salladı. Bir sürü sporcu arkadaşı olmuştu, çoğu da Suna gibi düşünüyordu.

"Bütün sporcular aynı, çok büyük bir risk bu. Geleceğinizi kumar masasına yatırmak gibi."

"Ama sporcu olmak böyle bir cesaret gerektirir." dedi Suna. "Çok çalışırsak yapamayacağımız şey yok."

"Haklısın."

Shun, Suna'ya okul hakkında bilgiler verdi. Havadan sudan konuştular ve kafenin kapanma saatine yakın kafeden ayrıldılar. Suna saat geç olduğu için Shun'u evine kadar götürecek sonra eve dönecekti.

"...sonra koçta Atsamu'yu azarladı." Suna klasik antrenman günlerinden birini anlatırken Shun onu dinliyordu. Böyle şeyleri dinlemeyi seviyordu.

"Bizim takımda da şöyle bir olay olmuştu..." Shun olayı anlatırken Suna sigarasını çıkarttı. Çıkarttığının farkında bile değildi. Çoğunlukla bu saatlerde bir tane içerdi, elinde olmadan yapıyordu bunu. Sigarayı dudaklarının arasına koydu ve çantasından çakmağını çıkarttı.

Tam yakacağı anda Shun sakince sigarayı aldı ve kendi cebine koydu.

"Sigara içmeyi bırak." dedi hala sakinken. "Gerçekten sporcu olmak istiyor musun?"

"Evet, pardon." dedi Suna çakmağı cebine geri koyarken. "Arada böyle farketmeden içebiliyorum. Pardon tekrardan."

Shun elini ona uzattı, Suna ne olduğunu anlamayıp bir ele bir kıza baktı. "Paketi verir misin?"

"Yok kalsın bende." dedi Suna önüne dönüp yürümeye devam ederken. Shun yerinden kıpırdamadı ve elini uzatmaya devam etti. "Suna. Paket."

Suna iç çekti ve paketi Shun'un eline bıraktı. Kız paketi cebine attı ve Suna'nın koluna girerek yürümeye başladı. Onu üzmüş gibi hissediyordu ama gerçekten böyle bir şey için üzüldüyse üzülmesini istiyordu.

"Şurası." dedi Shun evini gösterek. "Sen yakında mı oturuyorsun?"

"Birkaç sokak altta oturuyorum." dedi Suna sokağa bakarken. "Tatlı sokakmış."

Shun, evine geldiğinde Suna'nın kolundan ayrıldı. "Beni bıraktığın için teşekkür ederim."

"Sorun değil güvenliğin her şeyden önemli." dedi. Birden ne dediğini farkedip ensesini tuttu. Shun kıkırdadı.

"Evine güvenle git!" Suna kafasını salladı ve kız eve girince yürümeye başladı.

Sigarayı bırakma konusunu belki düşünebilirdi.

Sigarayı bırakma konusunu belki düşünebilirdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
smoke メ | suna rintarouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin