Hastanenin arka bahçesinde oynayan çocukların yanına gittim. "ATA ABİ! BİZİMLE OYNAMAYA MI GELDİN!?"
Hep bir ağızdan konuştuklarında kıkırdadım ve yüzlerinin hizasına gelmek için çömeldim. "Çok koşmuyorsunuz değil mi? Sizin için zararlı, biliyorsunuz."
"Biliyoruz, o yüzden basit oyunlar oynuyorduk. Sende katılır mısın? Kutu kutu pense oynayacağız."
"Ben çok severim kutu kutu pense, beni de katın bakalım. Bir saatlik molam var hem, tam sizinle oynamalık."
Hülya koşarak bana sarıldı. "Teşekkürler Ata abi."
"Ne demek."
Hülya, yetim bir çocuktu. Yetimhaneden buraya gelmişti. Lösemi tedavisi görüyordu. Çocukları hava güzelken oynamaları için bahçeye çıkarırdık. Çekingenliğini benimle atmıştı. Diğer çocukların aileleri onun yanında duyarlı davranıyor, onu da kızları gibi seviyordu.
İlk başlarda bu, böyle olmasa da zamanla herkes alışmış ve sevmişti onu. Diğer herkes için ne ifade ediyordu bilmiyordum ama Hülya benim için hep kızım olarak kalacaktı.
İlk ben muayene etmiştim onu, normal bir hastalık sanıp bana getirmişlerdi yetkililer. Her gün mutlaka yanına uğrar, minik hediyeler bırakırdım başucuna.
İlerideki hayali benim gibi bir doktor olmaktı, ve olacaktı da. Çok seviyordum onu.
"Hadi oynayalım!"
Hep beraber el ele tutuştuk.
"Kutu kutu pense elmamı yerse arkadaşım Gamze arkasını dönse!"
Gamze oflayarak arkasını dönmüştü.
Böyle böyle dakikalar geçti."Kutu kutu pense elmamı yerse arkadaşım Ata arkasını dönse!"
Arkamı döndüğümde iki çift gözle karşılaştım. Bana dolu dolu bakıyordu.
Çocuklar dönerken onlara ayak uydurdum ama gözlerimi onlardan alamamıştım.
Çocuklara dönüp müsaade istedim. Homurdansalar bile kabul ettiler. Sadece Hülya, peşimden gelmek için ısrar etmişti.
Israrı karşısında mecburen kabul edip onu kucakladım. Yeteri kadar yorulmuştu, biraz dinlense onun için iyi olacaktı.
Yavaş adımlarla onlara yaklaştım. "Bizim kontrolümüz vardı, ondan geldik," dedi Eliz. Yanına varır varmaz.
"Neden geldiğinizi sorgulama hakkına sahip değilim Eliz hanım. Ardayı özlemiştim, görünce yanına gelmek istedim."
Hülya bu sözlerime karşılık bana kıskançlıkla bakmaya başladı.
"Doktoy abi, o kim?"
Arda Hülya'ya minik kaşlarını çatarak baktı. "Ata abi, asıl o kim?"Yukarı tükürsem bıyık, aşağı tükürsem sakal.
"Ardacım, bu hastanemizde tedavi gören bir arkadaşım. Hülya, bu da geçenlerde tanıştığım bir arkadaşım. Bence hepimiz arkadaş olabiliriz."
"Olmaz!"
"Olmaz!"
Şaşkınca ikisine baktım.
"Çocuklar, neden böyle yapıyorsunuz? Hoş mu?""Onunla oynamak için mi haftalaydır beni ayamıyoysun!"
Ağlayarak bana bağıran Ardaya baktım. Eğildim ve onu da sol kolumu kullanarak kucağıma aldım.
"Ben seni aramadım evet ama bunun sebebi sen değildin. Telefonum bozuldu benim! Evet, telefonum bozulunca arayamadım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doktor Civanım | yarı texting
Short Story"Sana daha kaç kez seni sevdiğimi söyleyeceğim? Bana bir sayı ver, umudumu yok etme. Bileyim ki sonunda sana kavuşacağım." Gönül Ağrısının devam kitabı