Konuma vardığımda Ardanın sesini duydum. "Doktoy abi! Geliyoyum! Bekle!"
Apartmanın camından sarkıyordu. "İçeri gir Arda, düşeceksin bak!"
Kafa sallayıp içeri girdi. Birkaç dakika sonra 10 yaşlarında bir kızın elinden tutmuş bir şekilde geliyordu. Beni görünce kızın elini bıraktı ve koşmaya başladı.
Birbirimize sarılırken, küçük kız yanımıza geldi. "Bu Deyya, Seypil ablanın kızı."
"Memnun oldum."
"Bende, görüşürüz. Ödevlerimi yapmam gerekiyor."
El sallayıp geri içeri girdi. Ardanın elinden tutup yürürken bir yandan da onu dinlemeye başlamıştım.
"Seypil abla çok iyi biy insan. Bana hep güsel yemekley yapay."Gülümsedim. Belimin sağlığı için onu kucağıma almam gerektiğini düşünüp onu kucaklarken Arda çoktan başka bir konuya geçmişti.
"Kyeşe gidecekmivim. Annem dedi, hep aykadaşım olacak, öyle dedi."
"Yaa, arkadaşların gelince beni unutma ama?"
Bana kızgınca baktı. Ya da öyle bakmaya çalıştı. "Yapay mıyım öyle?"
Kıkırdadım. Yakınlardaki bir parka gelince onu kucağımdan indirdim. Hızla tahterevalliye koştu.
"Arda! Düşeceksin!"
Arkasını dönüp uzaktan bana gülümsedi. "Doktoy değil misin sen?"
Dediğine gülerken o çoktan arkasını dönmüş benim ona yetişmemi beklemeden koşmaya devam etmişti.
Tahterevalliye oturup beni bekledi. Yanına vardığımda, "şimdi beni kaldıyıp indiy, sen otuyuysan oynayamayız. Sen çok ağıysın.",
Onun sırtından ve tahterevallinin altından tutup kaldırdım. Birkaç tur kaldırıp indirdikten sonra sıkılmış olacak ki inmek istedi.
Kaydırak, salıncak, kum havuzu derken yaklaşık iki saat olmuştu ve ikimiz de yorulmuştuk.
Yerden kalkıp önce kendi üstümdeki sonraysa onun üstündekileri kumları temizledim. "Acıktınız mı Arda Bey?"
Ellerini karnına koyup başıyla beni onayladı. "Ne yemek istersiniz?"
"Döney"
Elinden tutup parkın çıkışına yürüdük. "Annen izin veriyor mu dışarıdan yemene?"
Bana cevap vermeyip uzaklara doğru baktı. "Arda?"
Hâlâ bana bakmıyordu. "Arda?"
"Bazen, ama annemin çalıştığı yere gidip izin alabilirim?"
Önünde eğilip burnunu sıktım. "Arasak olmaz mı?"
"Tamam."
Telefonumdan Eliz'i arayıp kulağıma götürecektim ki telefonu benden kapıp hemen kulağına götürdü.
"Anne?"
Hâlâ önünde olduğum için kısık da olsa Eliz'i duyabiliyordum. "Efendim canımın içi?"
"Döney yiyebiliy miyim?"
"Ata abine zorluk çıkarma daha fazla, olur mu?"
"Ama o tekfil etti ki."
"Olsun, sen Seypil ablana geç, orada yersin."
"İstemiyoyum."
Sesli bir nefes verdiğini duydum. "Annecim, zorluk çıkarıyorsun. Nasıl anlaştık seninle? Parktan sonra geri dönecektin eve?"
"O zaman payktan çıkmam."
Ardanın kulağından telefonu çektim hızla. Elini yumruk yapıp dizime vurdu ve kollarını birbirine bağladı.
"Eliz, sorun yok demiştim en başında. Akşama kadar parkta durabiliriz, ya da yemek yer biraz dolaşır öyle akşam ederiz. Bu akşam olmadan eve dönmeyeceğiz. Değil mi ufaklık?"
"Ata Bey, çok üzgünüm. Normalde yapmaz böyle şeyler ama neden size böyle davranıyor bilmiyorum."
"Ben halimden memnunum."
"Zaten yoğunsunuzdur, birde Ardayla uğraşmak..."
Arda'nın saçlarını karıştırıp konuştum. "Uğraştırmıyor beni, biz eğleniyoruz. Şimdi izniniz olursa döner yemeye gitmemiz gerekiyor. İkimiz de çok acıktık."
"Pekâlâ, gelince öderim dönerin parasını."
Gülümsemem anında bozulurken homurdandım. "Ne siz böyle bir şey söylediniz ne de ben duydum."
"Ama b-"
"Aması maması yok Eliz. Biz bugün deliler gibi eğleneceğiz ve bunun sizin tarafınızdan ödenmesi gereken bir karşılığı yok. Erkek erkeğe bir gün geçiriyoruz. Bu kadar."
Arda telefona doğru bağırdı. "EVET! EYKEK EYKEĞE TAKILCAZ BİZ! KIZLAY KAYIŞAMAZ!"
Telefonun ucundan bir kahkaha geldi. "Pekâlâ, karışmıyorum."
"O zaman, size kolay gelsin bize de afiyet olsun?"
"Afiyet olsun Ata Bey."
Vedalaşıp telefonu kapattığımızda Arda ile çak yaptık.
"Bravo bize!"
"Hayikayız Ata abi!"
Onu kucaklayıp mıncıra mıncıra öperken bir yandan da dönerciye doğru yürümeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doktor Civanım | yarı texting
Historia Corta"Sana daha kaç kez seni sevdiğimi söyleyeceğim? Bana bir sayı ver, umudumu yok etme. Bileyim ki sonunda sana kavuşacağım." Gönül Ağrısının devam kitabı