60.Günlere gelirken

139 5 0
                                    

54.gün ; Aradan geçen günlerde biraz kriz yoklamaya başladı ama pek böyle aklımı meşgul eden, ne bileyim gitmek bilmeyen değil de böyle var olduğunu hissettiren gibi sadece. Tetikleyicilere rastladım ama üstlerinde durmadım. Sanırım krizleri takmamayı öğrendim ilginç bir şekilde.

58. Gün ; Kriz yoklamaları devam ediyor. Kendime neden bu süreçte olduğumu hatırlatıyorum. Son günlerde krizler arttığından iki gün önce kolları sıvadım, odamı toparladım, mumumu yaktım ve baya bi yazdım. Önce yapılacaklar listesi çıkardım, ufak tefek her şeyi yazdım, yaklaşık 45 maddelik bir yapılacaklar listem oldu. Kafamda bu kadar 'yapılması gerekenle' dolaşmam ürkütücü, ki iş yaşamımda yapmam gerekenleri yazmamıştım bile. Sonrasında neden bu sürece devam ettiğimi sordum kendi kendime.

Aklımdan yavaştan işlevsiz düşünceler geçmeye başladı "Kaç gün oldu, tamam bu kadar yeter, gerçekten buna devam ettiğine değer mi, bu kadar kasmaya gerek var mı? "  vs. Kanar mıyım peki ? Kanmam. Hayatımın en uzun sürecinde falanım ve emeklerimin puf olup uçmasını istemiyorum. Neverfap Wp gruplarındayım, hem sürecine devam edenleri hem de sürecini bozanları gözlemleme fırsatım oluyor. Süreci bozanların özsaygılarının nasıl düştüğünü, emeklerinin boşa gitmesine üzüldüklerini ve tekrar başlarken ne kadar zorlandıklarını gördükçe krizlerim hafifledi, iradem güçlendi. 

Neden sürecimi bozacaktım ki? 10 dakika zevk alacaktım da ne olacaktı, başım arşa değecek, dertlerim çözülecek, hayatta anlamlı bir şey mi yapmış olacaktım ? Hayır. Zevk mi alacaktım ? Hayır. Bu durum bana zevk bile yaşatmayacaktı, kendimi bir haz illüzyonunun içine atacak ve partnerli birlikteliğe programlanmış beynimi manipüle edip piksellerle tatmin olacaktım, zavallı beynim de aradaki farkı anlamayacak, tekrar ve tekrar isteyecekti. Aman tanrım, kulağa gerçekten zavallıca geliyor.  Süreci bozacaktım da ne olacaktı ? Günlerce bunun pişmanlığını yaşayacaktım, kendime verdiğim sözü bozduğum için özsaygım zedelenecekti ve mağlup olacaktım. Kendime dur diyemediğimden gururum kırılacaktı, sinirlenecektim. 

Ki kendimi gözlemlediğimde sürece devam ederken bilgisayar oyununa ve şekere düşkünlük göstermeye başladığımı fark ettim. Bunları kesince bu sefer krizlerim artıyordu. Bu durum bana meselenin dopaminsel olduğunu, şehvetle bir alakası olmadığını gösterdi. Beynim sadece kısa sürede, çabalamadan haz almak istiyor ve nerden aldığını da önemsemiyor. Arkadaşlarımla vakit geçirip sosyal hazlarla dopamin açığını kapatabilirim, çılgınlar gibi habire yiyerek kapatabilirim, bilgisayar oynayarak ya da bir işe başlayıp bitirerek 'başlayıp bitirme' motivasyonumla haz alabilirim. Beynim için hepsi aynı.

Kendimi bir haz canavarı gibi hissediyorum.

Yazı yazarken kendime sordum. Bu dopamin açlığımı şekerden, bilgisayar oyunundan, telefonda manga okumaktan, sosyal medyada gezinmekten ya da pmo dan almasam açığı nerden kapatabilirdim ? Beynim bana dopamin isteğimi giderecek neler sunardı ? Hangi kapılar açılırdı önümde. Mesele tam olarak bu. Daha mı çok gezerdim, daha mı çok okurdum, açığı kapatmak için daha mı çok sosyalleşirdim ? Yeni yeni şeyler dener kendime bir hobi mi devşirmeye çalışırdım ? Tutku duyacağım alanlar keşfetmeye mi çalışırdım ? Tam olarak ne yapardım ?

Tüm bu kolay ve çabasız haz vericilerle kendi kendimi kısıtlamasam, dopamin sistemimi hacklemesem ne olurdu ? Hayatımın hangi evresinde ne yapıyor olurdum ? Bilmiyorum ama öğrenmek istiyorum. Kendi kendimi yeniden inşa edebilecek miyim bilmiyorum ama bir kaç aydır değiştim ve olumlu anlamda değişmeye devam edeceğimi biliyorum.

Esenlikler dilerim her birinize.

Manstürbasyonu Bırakma ÜzerineHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin