-𝘎İRİŞ-
19 Mayıs 2014
İstanbul’un kalbinde, Pendik'in sakin sokaklarında, Eylül Melis Demir’in hayatında unutulmaz bir gün başlamıştı. Annesiyle geçireceği özel anlar için sabırsızlanan Eylül, annesinin işlerinden arta kalan nadir zamanlardan birini değerlendirmek üzere, annesiyle film izlemek için oturma odasının rahat koltuklarına yerleşmişti. Üzerindeki yıldız desenli tulum, onun gözlerindeki heyecanı ve masumiyeti yansıtıyordu.
Annesi, şehrin en büyük alışveriş merkezinin yoğun iş temposundan sıyrılarak, kızına bu değerli zamanı ayırmış, onunla birlikte olmanın mutluluğunu yaşıyordu. Annesinin yanına odasına gitmişti. Annesi bakım yapıyordu.Eylül, annesinin makyaj masasına hayranlıkla bakarken, renklerin büyüsüne kapılmış, belki de bir gün kendisi de bu renkleri kullanabilecek yaşa geleceğini düşünüyordu. Annesi, onun bu ilgisini fark ederek gülümsemiş ve “Bir gün sen de benim gibi makyaj yapabileceksin.” demişti.
Film başlamış, ikisi de ekrandaki hikayeye dalmıştı. Ancak annesinin yüzündeki ifade birdenbire değişmiş, solgunlaşmıştı. Eylül, annesinin bu hali karşısında endişelenmiş, “Anne noldu sana?” diye sormuştu. Annesi, cevap veremeden yere düşmüş, nefes almakta zorlanıyordu.
Eylül, ne yapacağını bilemez halde etrafına bakındı. Babasını mı aramalıydı, ablasını mı aramalıydı? Ambulans çağırmak mı daha doğru olurdu? Bu sorularla beş dakika geçmiş, Eylül ise annesinin yanında donup kalmıştı. Kendi içindeki korku ve panikle hareketsiz kalmış, kötü senaryolar aklından çıkmıyordu.
Annesinin kasılmaları durmuş, gözleri kapalıydı. Eylül, annesinin elini tutarak, “Anne, lütfen kalk, şaka yapma.” diye yalvarmıştı.
Ancak annesinden hiçbir tepki gelmemişti. Eylül, annesinin sevdiği masallardan birini hatırlatarak, “Cinderella izleyelim mi bugün? Sen bayılırsın o masala, hadi kalk.” demişti. Ancak annesinin hareketsizliği devam ediyordu.
Eylül, annesinin yanında ağlamaya başlamış, gözlerinden süzülen yaşlarla panik atak geçirme noktasına gelmişti. Aniden, kendi vücudu da tepki vermeye başlamış, elleri ve ayakları kasılmış, gözleri kararmıştı. Kendini yerde bulduğunda, dünyası kararmıştı.
Babası, ablası ve abisi eve geldiklerinde, salonun ortasında yatan Eylül’ü ve annesini gördüler, şok içinde ne yapacaklarını bilememişlerdi. Babası, eşinin yanına koşmuş, onun soğuk elini tutmuş, ama artık çok geçti. Eylül’ün annesi, bu dünyadan ayrılmıştı.
Eylül, kendine geldiğinde, abisinin yüzüne su serptiğini hissetmiş, gözlerini açmıştı. Annesinin beyaz elbisesine bakarken, o güne kadar hep annesine yakıştığını düşündüğü beyazın, aslında kefen olduğunu anlamıştı. O gün, annesine son kez beyaz giydirmişlerdi ve o beyaz, hiçbir zaman annesine yakışmamıştı.
_________________________________
Merhabalarr, giriş bölümünü yayınlamış oldumm, kitap tuar mı bilmiyorum beğendiyseniz arkadaşlarınıza tavsiye eder misiniz?
Neyse eınav haftasındayım ben, 1. Bölüm biraz gecikebilir onın için 1 hafta içinde kitabın tutmasını istiyorum
Destek için yorumlayıp oylar mısınız?
Neyse görüşürüzz <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADER OYUNU
Actiondaha fazla dayanamayıp koşarak gittim O evden, birdaha gelmemek üzere. Ancak yanağım morarmıştı, ve ayaklarım mosmordu yara ilaçları alıp ablamın evine gidicektim. Yanımda sadece 20 tl vardı, napıcağımı bilmiyordum açıkçası. Annemin eski sahibi old...