10.bölüm

2.6K 100 33
                                    

Aras..

O yerden nasıl hastaneye geldik hiç bir fikrim yoktu. Şuan yanımda hastane yatağında yüzü gözü morarmış olan kıza bakıyordum. Bu nasıl olabilirdi?

Neden bana haber vermemişti? Esas burda ne işi vardı?

Dudakları patlamış gözünün altında morluklar ve yanağındaki izler.. Şuan öldüğüm o gözlerini açmalı bana bir açıklama yapması lazımdı.

Saat 3 e geliyordu. Eylül'ün üstünü iyice örtüp yavaş adımlarla odadan çıktım. Başımı kaldırmamla beklemediğim bir yüzle karşılaştım.

"Koruyamadın değil mi?" Dedi yüzündeki muzip ifadeyle.

"Pek bir etrafında görüyorum seni? Hayırdır, seni seviceğine falan mı inanıyorsun? Bu mu yani?"

"Kes sesini."

"Peki. Ama şunu şöyle bil. O yaptıklarından sonra birinin seni seviceğine inanıyormusun?"

"Kes sesini dedim sana!"

"Annen bile inanmamıştı sana  hatırlıyormusun? O biricik annen. Bu kız inanırmı sana?"

Ellerim yumruk olurken sakin olmaya çalışıyordum. Beni sinirlendirmeye çalışıyordu. Istediğini vermemeliydim. Sakin ol, sakin..

"Ben bir şey yapmadım." Dedim sakince.

"Bu bir şeyi değiştirirmi? Senin yapıp yapmaman umrumda değil. Her kes bir şeye inanıyor. Ve bu kızda emin ol herkes gibi olucak. Kendini bu kadar yükseltme. Sen bir hiçsin."

Donuk bakışlarla yüzüne bakmaya devam ettim. Bu sözleri çok duymuştum. Şuan tek düşüncem Eylül'ün iyi olmasıydı.

"Ha bu arada. O kızın geçmişini bile bilmeyip böyle koruyup kollaman gözlerimi yaşartdı."

Kaşlarım derinden çatılırken onun gidişini izledim. Ne geçmişi ola bilirdiki?

Eylül..

Gözlerimi zorlukla açmamla ilk önce tavanla bakıştım. Evet tav-

Bir dakika?!

Nerdeyim lan ben?

En son dövülüyordum ben?

"Günaydın."

Yanımdan bir ses duymamla bakışlarım oraya kaydı. Dağılmış saçları, şişmiş gözler ve dudaklar. Üstünde asker uniformasının tişörtü ile koltukta yaylanmış bir vaziyyetde bana bakıyordu.

"Sen?" Dedim tam emin olamayarak.

"Neden geldin?" Dedi buz gibi bir sesle. Bakışları yoğundu fakat sesi, tam bir buz.

"Ben.."

"Delirdin mi sen?! Ya bir şey olsaydı sana?! Zaten olmuş ya. Kendine bir bak. Ne hale geldin!"

"Ben sadece.."

"Sen sadece ne Eylül?! Dağda bayırda ya kurşun yeseydin?! Ya ölseydin Eylül?! Hiç mi düşünmuyorsun kendini!"

"Sana süpriz yapıcakt-"

"Sikerim süprizini böyle süprizmi olur?! Çoçuk gibi davranmayı kes artık!"

Gözlerimin dolmasıyla derin bir nefes aldım. Şuan ağlarsam olmazdı. Resmen azar işitiyordum.

"Tayin istemişti önceden. Senle tanışmamızdan önce. Ve Mardin çıktı. Bu kadar hengameye gerek yok. Olucağı varmış ki oldu. Gelmişken senide göreyim dedim, bu kadar bağırmaya gerek yoktu."

Asker | Texting |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin