11. Bölüm

988 43 24
                                    

Medya: Kanayan Yaram💔

Dilay' dan...

" Öl artık , öl. Kurtulurum senden."

Birkaç adım geriye gittim ve en son gördüğüm üstüme doğru hızlı gelen arabaydı.

Araba son hız karşıdan geliyordu. Yaklaştı yaklaştı. Neden üstüme sürüyordu?

Yaklaştıkça yaklaşıyordu. Gözlerimi kapattım. Bir kaç dakika sonra hiçbir şey hissetmeyince gözümü açtım.

Araba ile aramızda on santimetre felan vardı herhalde.

Kapı açıldı ve biri indi.

"A-Altuğ" Neden gelmişti? Ya da neden geldiği için mutluydum? Yanımda olduğu için iyi hissetmem normal miydi?

"Sizi almaya geldim."

Ona saşkınca baktım. Neler oluyordu böyle?

"Bizim Dilay ile konuşacaklarımız bitmedi evladım. Sen git. Biz onu bırakırız."

Anneme baktım. Hâlâ sinirli görünüyordu. Ne haddine? O arabada başkası olsaydı evlat katili olacağını hiç mi düşünmüyordu?

Altuğ yanıma geldi. Belimden nazikçe tutup arabaya yönlendirdi.

"Komutanıma söz verdim. Hem saat geç oldu. Sizde evinize gitseniz iyi olur."

Ön kapıyı açtı. Yüzüne baktım. Hiçbir duygu göremedim.

"Binin lütfen."

Dediğini yapıp bindim. Kapıyı kapatıp ön taraftan dolandı. Daha sonra sürücü koltuğuna oturdu.

Kolunu benim koltuğun baş tarafına koydu ve bana doğru eğildi.

*Ne yapıyor bu bee!*

Kalbimin gürültüsünden Pakize' yi bile duyamıyordum.

Yaklaştı yaklaştı ve...

"Yeter artık öpüşün hadi.*
*Pakize dizilerin en hayecanlı yerinde araya giren reklamlar gibisin.*

"Kemerinizi takmayı unutmayın bir daha"

Ne!

Önce benim kemerimi sonra kendi kemerini taktı. Az önce yaşanan olayları düşündüm. Birkaç saniye sonra yola koyulduk.

Yol sessizlik içinde geçti. Sonunda askeriyeye varmıştık.

Arabadan indim. Bahçe de yine masalarda oturuyorlardı. Oraya doğru gittim. Altuğ da yanımda geliyordu.

"Beni almaya geldiğiniz için sağolun."

Ona gerçekten minnettardım.

" Teşekkür etmenize gerek yok. Komutanımın emri."

Omzumu silktim. "Olsun"

Masalara varınca abim ayağa kalktı. Yanıma gelip bana sarıldı.

"Dilay' ım. Niye geç kaldın bu kadar."

"Bilmem."

Abim benden ayrılınca yanımıza gelen birini gördüm.

"Açelya!"

"Tospiğim!"

Kaşlarımı çattım. Herkesin içindeydik.

" Bak yine şunu diy-"

Hemen bana sarıldı. Ne kadar bu lakabı sevmesem de Açelya diyince mutlu oluyordum. Açelya' dan ayrılıp biraz onunla sohbet ettik. Daha sonra başımın ağrıdığını hissettim.

NÂRE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin