18. Bölüm

653 20 24
                                    

Dilay'dan...

Evleniyordum.
Gerçekten evleniyordum.
Evlenmek istediğim adam ile evleniyordum.
Ailem, arkadaşlarım, sevdiğim herkes yanımdaydı. Bunlar bir rüya değildi.

Aynada kendime son kez bakıp gelin odasından çıktım.

1 hafta önce...

"Dilay ne demek kına istemiyorum!" Bana sinirle bakan Afra'ya döndüm. Gerçekten üstüme atlayacak bir pantere benziyordu.

"Kına istemiyorum işte. Neyini anlamıyorsunuz? Evlenen ben değil miyim? Benim sözümün geçmesi lazım."

Kendimi sinirle koltuğa attım. Hemen önümde diz çöktü.

"Bebeğim düğünlerden önce kına yapılır." Yüzünü tuttum. "Bebeğim ben önce öz ailemin yanına gideceğim Altuğ ile birlikte yemek yiyeceğiz. Daha sonra buradaki ailem ile güzel bir yemek yeriz. Sonra erkek tarafı Ankara'ya gelecek. Söz olacak. Sonra zaten düğünde hep birlikte olacağız. Yeterli. Başka bir şey duymak istemiyorum."

"Aaa kızdırma Afra sevgilimi!" Altuğ'un sesi ile kapıya döndüm. "Altuğ, gelmişsin." Ellerindeki poşetleri mutfak masasına bıraktı. "Geldim, geldim."

"Bizde geldik." Kaya'ya döndüm. Arkasından Göktuğ abi geliyordu. "Hoşgeldiniz." dedim bende.

"Abla!" Çiçek bana seslenince ona döndüm.

"Çiçek?"

Birkaç saniye durdu. "Boşver." Ellerini tuttum. "Söyle." Kafasını inatla iki yana salladı. "Önemli değil."

"Dilay buraya bakabilir misin?" Altuğ içerden seslenince yerimden kalktım. "Ben hemen geliyorum. Sizde kendinize dolaptan içecek felan alın."

Odamın kapısını açıp içeri geçtim. "Noldu?" Altuğ yatağın üstüne uzanmış öylece yatıyordu.

"Altuğ?"

"Gelinlik ne zaman seçeceksin?" Gülümsedim ve yanındaki boş yere oturdum. "Biliyorsun bu akşam yola çıkacağız. Yarın bizimkilere yemek yiyeceğiz. Gece yine buraya döneceğiz. Sonraki gün timdekiler ve onların aileleri ile yemek yiyeceğiz. Sonra söz var. Daha sonra düğün yeri, düğün alışverişi felan. Sonra da..."

"Evleneceğiz." Kocaman gülümsedim. "Evet, evleneceğiz." Belimden tutup kucağına düşmemi sağladı. Dirseklerimde doğrulup ona döndüm. Yüzümü her ayrıntısını ezberlemek istermişçesine bakıyordu.

"Komutanım!"

İçerden Kaya'nın sesi gelince yerimden kalktım. O da benimle birlikte kalktı. Odadan çıkınca hepsini kapıda buldum.

"Gidiyor musunuz?" Hepsi bir ağızdan evet dedi. Altuğ'da hareketlenince ona döndüm. "Küçük bir çanta hazırlayacağım. Kıyafetler için felan."

Kafamı salladım. Hepsi gittikten sonra Çiçek ile baş başa kalmıştık. Koltuğa oturdum. Çiçek'te başını yine dizime koyup uzandı.

"Abla?"

"Efendim?" Gözlerimi kapatıp başımı koltuğa yasladım.

"Altuğ'un ailesini ne zaman ziyaret edeceksiniz?" Ahh, o konu! Bende ziyaret etmek istemiyordum açıkçası. Kadının o davranışlarından sonra. Gerçi benim ailemde benzer davranışlar sergilemişti...

"Altuğ... Onlar ile iletişimini kesmiş. Bende sordum birkaç kere, üstüne de gitmek istemiyorum. Böyle mutlu olacaksa ben her zaman arkasındayım."

"Ee peki söz de kim isteyecek?"

"Bir albayı varmış sanırım, o." Kafasını salladı. Ellerimi saçlarına koyup onlarla oynadım.

NÂRE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin