- 11 -

31 8 0
                                    

Yiğit ne diyeceğini bilemeyerek bana bakıyordu. Beril'e baktığımda güçlü durmaya çalışarak, derin bir nefes verdi. Nefesi titremişti. Gözü dolmuştu ama hiç belli etmemişti. Güçlü bir kızdı.

"Ben daha fazla İzmir'de kalmak istemiyorum. Geri dönelim." Dedim kafamı Yiğit'e çevirerek. Beni onayladı ve sırtımı sıvazlayıp Beril'e baktı.

"Çantanı hazırla birkaç saate gidiyoruz." Dedi ve beraber içeri girdik.

-🔥-

Emre ve Kuzey öğrendiğinde şaşkınlıkla bana bakmışlardı. Benim de isteğimi reddetmeyip eve dönmeyi kabul etmişlerdi. Hepimiz ilk bulduğumuz otobüse bindik. Yiğit Beril ile, Kuzey ile Emre beraber oturdular. Ben tek başıma oturmayı tercih etmiştim. Yolculuk devam ederken kulaklığı takıp kitabımı çıkarım. Sevdiğim şarkı gelene kadar geçiyordum. Aniden gelen bir ses ile duraksadım.

"Karanlık bir yerde bul beni..."
"Kaybettiğin gün gibi bekliyorum."
"Üstümde bi' başkasının ceketi, yine de tanırsın biliyorum."

Konserdeki şarkı olduğu fark edince yutkundum. Şarkı devam ederken kitap okuyamayacağımı anladım ve kafamı cama cevirdim. Dışarıyı izlerken şarkı tekrardan çalıp duruyordu. Gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başladı. Kendimi uykuya teslim ettim...

-🔥-

Gürültüyle yavaş yavaş uyandım. Varmış olmalıydık. Arada uyanmamış olmanın şaşkınlığıyla çantamı ve bavulumu alıp çıktım. Yiğitlerle vedalaşıp uzaklaştım. Motorsikletime bindim ve kaskı takıp hızlıca eve doğru ilerlemeye başladım. Her yaptığım dönüşte kulağıma Marin'in sesi geliyordu.

"Çok hızlı gidiyoruz!"

"Korkuyorum, lütfen yavaşla."

Kulağıma dolan seslerle nefesimi tuttum ve hıza daha çok bastım. Hızlıca eve geldiğimde motorsikleti park ettim ve çantam ile bavulumu aldım. Eve girdim ve çantam ile valizimi bir köşeye bıraktım. Çantamdan diz üstü bilgisayarımı çıkardım ve hızlıca yatağa oturdum. Dizüstü bilgisayarımdan gelen mesajlara bakmaya çalıştım. Bütün cinayet tekliflerini inceledim. Kapının zil sesiyle bilgisayarı yanıma bırakıp ayağa kalktım. Kapıyı açtığımda Yiğit elinde bir poşetle bana bakıyordu. Elindeki poşeti kaldırdı ve gülümsemeye çalışarak konuştu.

"Aç mısın?" Dediğinde gülümseyerek içeri davet ettim. Elinde olan poşeti masaya bıraktı. Yanına oturdum ve yemeğimi yemeye başladık. Yiğit bir şey demek için ağzını aralıyor, sonra vaz geçip yemeğine devam ediyordu. Bu davranışı 4 kez tekrarlayınca derin bir nefes verdim ve elimdeki çatalı masaya bırakıp Yiğit'e döndüm.

"Dinliyorum Yiğit." Dediğimde elindeki çatalı tabağa bıraktı ve elini ensesine götürdü.

"Yağız, ben senin yerine ekiple beraber Marin'i ararız. Sakin olur musun?" Dediğinde kaskatı kesildim. Ardından bunu duymamış gibi hızlıca son lokmalarımı yedim, plastik çatal ile tabağımı hızlıca çöpe attım. Bilgisayarımı geri almak için döndüğümde Yiğit'in elindeydi. "Hayır." Dedi net bir şekilde. Duymamış gibi elinden almaya çalışınca bir adım geri attı. Hızlıca ona doğru bir adım attığımda eliyle beni geriye itti. Ben sinirden gözü dönmüş bir şekilde Yiğit'e bakıyordum. Yiğit benim aksime çok sakindi. "Yağız, vermeyeceğim. Sakin ol." Dediğinde sinirimi tutamayıp üstüne yürürken bağırdım.

Yangın Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin