- 8 -

37 10 1
                                    

Emre gözlerini ayırmadan bana baktı, Marin'e döndüğümde meraklı bir şekilde cevabımı beklediğini gördüm. Yiğit ise uzaktan, elleri ceplerinde bizi izliyordu.

"Sen bir daha yanıma gelme diyince." Dedi ve yutkundu. Bende devam etmesini söyleyen bir bakış attım. "Seni görmek istedim." Dedi alçalan sesiyle. Birkaç saniye cevap vermeden Emre'ye baktım.

"Gelmemeliydin." Dedim ciddi bir şekilde, Emre hayal kırıklığı ile bana baktı. Marin uyarıcı bakışlar attı. Umursamadan devam ettim. "Vicdan azabı mı çekiyorsun yoksa?" Dedim dalga geçerek, Emre'nin eli boynuna gitti ve gözlerini Marin'e çevirdi. Bir şey demesini istiyordu.

"Yağız bence düzgün bir şekilde konuş, sinirine yenik düşme. Senle tanıştığımızda hatırlıyorsun, nasıl endişelendin..." Dedi gülümseyerek. Aksine tepkisiz bir şekilde Marin'e baktım. Emre'ye döndüğümde gülümseyerek bana bakıyordu. Onu es geçtim ve Yiğit'e döndüm.

"Yiğit sana o gün dediklerim için özür dilerim, seni zorlamamalıydım." Dediğimde Yiğit kısa süreliğine gülümsedi ve başını onaylar şekilde salladı. "Sana gelince." Dedim Emre'ye dönüp heyecanlı bir şekilde bana doğru bir adım attı. "Seni bir çırpıda silemeyeceğim tabii ki." Dediğimde gülümsedi ve hızlıca sarılmak için yaklaştı. Onu elimle durdurdum ve devam ettim. "Fakat artık sana eskisi kadar güvenmiyorum."

"Yağız!" Dedi Marin hem kızarak hem de sorgular şekilde. Emre sinirle yumruğunu sıktı.

"Peki. Yarın seni almaya geleceğim. Belki takılırız, Yiğit, sen ve ben..." Dedi heyecanlı bir şekilde, hâlâ bir çabası vardı. Başımı onaylar şekilde salladım. Başarıyla yumruğunu havaya salladı. Ardından Yiğit'i omzundan tuttu ve beraber çıktılar. Marin ile tek kalmıştık.

"İçeri almamaya çalıştım, zorladı. Üzgünüm." Dediğinde başımı onaylar şekilde salladım.

"Sorun değil. Marin, bu gün çıkma şansım var mı?" Dedim onu ikna etmeye çalışarak. Kaşlarını çattı.

"Yarın. Emre, Yiğit ve sen. Hepiniz beraber gitmece." Dedi aptala anlatıyormuş gibi. Başımı onaylar şekilde salladım. Yiğit ile beraber çıktılar. Marin ile tek ben kalmıştım.

"Böyle uyandırmak istemezdim ama..." Dedi gülümseyerek. Uyku sersemi gülümsedim. "Günaydın." Dediğinde gözlerimi ovuşturup doğruldum. Marin yanıma oturmuş, içi gülen gözlerle bana bakıyordu.

"Emre'nin geleceğini biliyor muydun?" Dediğimde kafasını cama çevirdi. Yan profilinden onu inceliyor, aynı zamanda cevap bekliyordum. Derin bir nefes verdi.

"Ben çağırdım." Dedi hızlıca, kaşlarımı çattım. Yüzünü benden saklamaya çalışıyordu. Özellikle yüzüne bakmaya çalışıyordum. "Cidden beni akşam çok kez aradı. Sarhoştu ve bana yalvardı. Onun yüzüne kapatamazdım Yağız!" Dedi sona doğru yükselen sesiyle. Dudaklarımı birbirine bastırdım ve arkama yaslandım. Kafamı cama çevirdim, göz ucuyla Marin'e baktım. Konuşmamı bekliyordu.

"Teşekkür ederim." Diyebildim sadece, gülümsemesi büyüdü ve oturduğu yerden kalktı. Kapıya yaklaştı, çıkmadan önce bir şey diyecekti ki durdu. Ardından çıktı ve kapıyı kapattı, ardından bende kıyafetlerimi aldım. Siyah bir sweatshirt giydim, üstüne siyah bir kaban giydim. Altıma ten rengi bir pantolon giydim.

 Altıma ten rengi bir pantolon giydim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yangın Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin