Yağız'ın Anlatımıyla... Final bölümünden 10 saat sonra...
"Yiğit, hayır!" Evet demek istiyordum, ancak yapamazdım. Benim de bir gururum vardı.
"Eğer gitmezsen, son şansını da kaybedeceksin!" Beril kolumu sertçe tuttuğunda bakışlarımı ona çevirdim. Ne yapacağımı bilemiyordum. Aklımı kullanmak istiyordum. Ancak zorlanıyordum. Emre köşeden bizi izliyor. Gözlerimin içine bakıyordu. Kuzey Emre'nin de yanındaydı.
"Yiğit yapamam! Saçmalama!" Elimi sertçe Beril'den ayırdım. Beril derin bir nefes verdi bakışlarını Yiğit'e çevirdi. Yiğit kolumdan kavradı ve beni bir odaya doğru çektirmeye başladı. Odaya girip kapıyı kapattığında bıkkınlıkla ona döndüm. "Yiğit, çocuk muyuz biz?"
"Ayrılmışlar." Birden dediği şeyi kavramaya çalışıyordum. Hayır. Umutlanmamalısın Yağız. Sakinliğimi koruyarak gözlerinin içine bakmaya devam ettim. Ne yapabilirdim ki? Koşarak ona sarılmam mı gerekecekti?
"Ne yapmamı bekliyorsun?" Diye bağırdım dayanamayarak, Yiğit sinirle tokat attığında şaşkınlıkla bakışlarımı ona çevirdim. Bu tepkiyi beklemiyordum. Parmağıyla kapıyı gösterdi.
"O aptal sinir birikimin yüzünden gereksiz bir şekilde onun üstüne gittiğini biliyorsun. Değil mi?" Hiçbir şey demeden ona bakıyordum. Haklılık payı vardı. Ancak sessizliğimi korudum. Onun siniri baş edilemezdi. Diyeceklerinden pişman olmayacağından emindim. "Senin saçmalıktan başka bir şey olmayan hastane travman yüzünden dediklerinin farkında bile değilsin!" Bilerek kırıcı olmaya çalışıyordu.
"Haddini aşma!" Üstüne doğru ilerleyip sert bir yumruk attığımda birkaç adım geriye adım attı. Elini patlayan dudağına götürdü. Kapıyı Emre açtığında ikimizde bakışlarımızı ona çevirdik. İkimizde bakışlarını gezdirdi ve derin bir nefes verdi.
"Birbirlerinizin canını acıtmayın." Diyerek bakışlarını bana çevirdiğinde kaşlarımı çattım. Bir laf söylemek için dudaklarımı araladığımda bakışlarını Yiğit'e çevirdi. "Her anlamda."
"Onun iyiliğini istediğimi biliyorsunuz." Diye bağırdığında sinirle yumruğumu sıktum. Çocuk muamelesi görüyordum ve bu beni oldukça rahatsız ediyordu. Hastaneden çıktığımda kimse iyi olup olmadığımı sormamıştı. Marin'in gitmesine nasıldım, sormamışlardı. Tek düşündüğü Marin'di. Onu da Alp Yılmaz veya Beril için koruyordu.
Peki ben?
Emre ve Yiğit'in yanından hızlıca geçip uzaklaşmaya başladım. Yiğit'in yüksek sinirini çekmek zorunda değildim. Beril çatmış kaşlarla bana bakarken yanından hızlıca uzaklaştım. Evden ayrılıp kapıyı hızlıca kapattım. Hızlıca ilerlemeye başladım. Biraz sessizliğe ve biraya ihtiyacım vardı. Arabama bindim ve kemerimi bağladım. Montumu sürücü koltuğuna bırakacağım sırada Kuzey arabaya yerleşti ve elimdeki ceketimi aldi ve kucağına bıraktı.
"Bira alabilecek güzel bir yer biliyorum." Kuzey telefonunu açıp bir mekanı aramaya başladığında derin bir nefes verdim ve arabayı çalıştırdım. Direksıyonu çevirip evden ayrılırken göz ucuyla ona bakıyordum. Gözleri telefondayken mırıldandı.
"Deniz kenarına mı gidiyoruz yoksa mekana mı?" Beni yine gülümsetmeyi başarmıştı. Sence anlamında olan bir bakış attığımda başıyla beni onayladı ve telefonunu kapatıp cebine attı. "Deniz kenarının yanında küçük tekeller olur. Oradan alırız."
"Arayan Yiğit mi?" Diye mırıldandım. Birkaç dakikadır telefonu çalıyordu. Küçük bir bakış attı, tekrar önüne çevirdi bakışlarını. Bu evet demek oluyordu.
Sessizce deniz kenarına doğtu sürmeye başladım. Bu sefer benim telefonum çalmaya başladığında hızlıca telefonumu elime aldım ve kapatıp Kuzey'e verdim. Bana anlamayarak baktığında aynı şekilde ona küçük bakışlar attım. Yoldan gözümü ayırmak istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yangın
Romantik🔥- TAMAMLANDI -🔥 Ünlü dedektif Yağız Durmuş, iş çıkışı arkadaşı ve aynı zamanda ortağı olan Emre Ayan'ın evinin yandığını görür, ünlü bir dedektif oldukları için düşmanı çoktur. Düşmanlarının yaptığını düşünen Yağız Durmuş, bu işin peşine düşecekt...