- 12 -

31 7 0
                                    

"Ne demek istiyorsun?" Dediğimde Marin olduğunu iddia ettiği kadın korkarak bana baktı. Görüşüm bulanıktaştığında sinirle küçük bir küfür mırıldandım. İçeceklerimize bir şey katılmış olmalıydı. Adele Berger topuklu ayakkabılarıyla bana doğru yaklaştı. Ardından elini yanağıma götürdü ve gözlerimi inceledi. Eli yanağımdan yavaşça kaydı ve beni bıraktı. Gülümsemeye çalışarak konuştu.

"Birazdan bayılır. Gitmemiz gerek." Dediğinde korkan kişi olma sırası bendeydi. Korkarak adamın üstünden kalktım. Dengede duramayarak arkaya düştüm. Yanındakilere baktığımda baygınlardı. Gözüm kararmaya başladığında Adele Berger yanıma eğilip dizinin üstüne oturdu. Önümde düşen saçlarımı geriye attı ve saçımı okşadı. "Üzgünüm." Dedi ve yanımdan kalkıp uzaklaştı. Gözlerim karardığında kendimi boşluğa bıraktım...

-🔥-

Gözlerimi yavaş yavaş açtım. Yerdeydim, başım çok ağrıyordu. Her yerim sızlıyordu. Kafamı yavaş yavaş yana çevirdiğimde Yiğit Beril'in yanında, onu uyandırmaya çalışıyordu. Emre ile Kuzey hâlâ uyuyordu. Yavaş yavaş ayağa kalktığımda Yiğit kafasını bana çevirdi.

"Sonunda uyandın! Ne oldu oğlum bize?" Dediğinde kafamın sızlamasını hissettim. Bileğimdeki saate baktığımda saat sabahın 5'iydi. Bıkkınlıkla nefesimi verdim. Kafamı tekrardan Yiğit'e çevirdim ve bunun olacağını önceden biliyormuşcasına konuştum.

"Yiğit, içeceklerimizde bir şey olmalı." Dediğimde şaşkınlıkla bana bakıyordu. Ardından masaya baktı ve sinirle yumruğunu sıktı.

"Biz bunu nasıl yeriz ya? Nasıl ya nasıl?" Dedi, kendine kızıyor ve bağırıyordu. Ardından korkuyla gözleri büyüdü. Kafasını ağır ağır bana çevirdi ve korkarak sordu. "Yağız, bunlar uyanmıyor. İçtiğimiz onları..." Dedi ve devamını getirmesini dinlemeden olduğum yerden kalktım. Ani kalkışım başımı döndürsede masaya tutunarak yürümeye çalıştım. Emre'nin yanına çömeldim ve sertçe Emre'yi sarstım. Yavaş yavaş kendine geldiğini fark ettiğimde mutlulukla gülümsedim. Kuzey'i uyandırmak için döndüğümde çoktan uyandığını fark etmiştim.

"Kuzey, bebeğim... Sana çok içmeyelim demiştim. Bak! Zar zor dikiliyorum." Dediğinde sertçe kafasının arkasına vurdum. Vurmam ile şaşkınlıkla gözlerini açtı. Etrafa baktığımda kısmış gözlerle Kuzey ve bana baktı. "Bize ne oldu?" Dediğinde Kuzey de aynı merakla bize bakıyordu. Yiğit'e döndüğümde hâlâ Beril ile ilgileniyordu. Onun söylemeyeceğini fark ettiğimde derin bir nefes verdim.

"İçeceğimize ilaç kattılar. Uyutulduk." Dediğimde Emre çatmış kaşlarla etrafına baktı. Kendine yavaş yavaş geliyordu. Ardından başını salladı ve ayağa kalkmak için sandalyeye tutundu. Ayağa kalkar kalkmaz elini Kuzey'e uzattı ve onu kaldırdı.

"Hastaneye kontrole gitmeliyiz." Dediğinde başımı onaylar şekilde salladım. Kafamı Yiğit'e çevirdiğimde yarı uyanık olan Beril'e sarıldığını fark ettim. Korkmuş olmalıydı. Onları buruk bir gülümseme ile izledim. Acaba Marin ne yapıyordu?

-🔥-

Marin Sözcü'nün Anlatımı...

Acıyla inlemem Alp Yılmaz'ın umurunda bile değildi. Bedenime giren kurşunlar sayılamayacak kadar çoktu. Çığlık atmamak için dişimi dudağıma geçirdim. Elimi kanayan karnıma götürdüm. Kanı görmem ile yutkundum ve arkama yaslandım. Alp Yılmaz, dövmeyi kesmişti. Derin derin nefesler alıyordum. Kalbim çıkacakmışcasına atıyordu. Yanağıma hissettiğim sert tokatla yana doğru savruldum. Kalkacak gücüm yoktu. Alp Yılmaz yavaş adımlarla yanıma yaklaştı. Kanayan karnıma sert bir tekme geçirdiğinde, kendimi tutamayarak yüksek sesle küçük bir çığlık attım. Yanağımdan yaşlar dökülüyordu. Gözlerimi Andrea'ya çevirdiğimde sert bakışlarla bizi izliyordu. Yanıma yaklaştı ve elini yanağıma götürdü. Kafamı hafifçe kaldırdı ve kulağıma yaklaştı.

Yangın Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin