- 4 -

45 11 1
                                    

Kaskımı aldım ve evden çıktım, Emre sinirle arkamdan geliyordu. Motorsiklete binerken beni sertçe omzumdan tuttu. Kafamı ona çevirirmem ile beni öldürecekmiş gibi olan bakışlarını gördüm.

"Ben içeride sana ne dedim, he?" Dedi sinirle, içeride kulağıma fısıldadığı cümleyi hatırladım. Hiçbir şey demeden tekrardan Emre'ye döndüm. "Senin yüzünden onu tekrardan kaybetmeyeceğim, tamam mı?" Dedi ve sinirle içeri geri girdi. Motosiklete geri binip kaskımı düzelttim. Arkadan son kere eve baktım, tam çıkacakken Emre'ye bir şey olma ihtimalini düşünüp geri döndüm. Emre, Yiğit'e sert bir sesle bir şeyler anlatıyordu. Yiğit duygusuzca onu dinliyordu. Hatta susmasını bekliyor gibiydi. Emre Yiğit'in kolunu tuttu, tam çekecekken geriye doğru bir adım attı ve silahını çıkardı. Emir korkmamış bir şekilde geriye doğru bir adım attı.

"Sana yardım edebilirim." Dedi Emre gülümseyerek, Alp Yılmaz ortalıkta yoktu, bu onun her zaman yaptığı bir hareketti. Silahı belimden çıkardım ve Yiğit'in elindeki silahı sıktım, silah elinden düştü ve kullanılamaz hâle geldi. Emre ve Yiğit aynı anda bana döndü.

"Düzgün iletişim kurun." Dedim ve yanlarına yaklaştım. Yiğit iğrenir şekilde bakmasını umursamadan ikisine baktım. Emre kollarını göğsünde birleştirmişti, silahı belime takarken hem Yiğit'e hem Emre'ye bakıyordum. "Anlatın bakalım." Dedim söylenir bir şekilde, Yiğit ile bakışlarımız birleştiğinde devam ettim. "Sorunumuz nedir?" Dediğimde Yiğit ve Emre birbirlerine baktılar. Emre derin bir nefes verdi ve konuşmaya başladı.

-🔥-

13 saat sonra

"Lütfen beni içeri alın!" Dedim Marin'in kapısını zorlarken, hemşire almamak için çabalarken ben zıttına, daha da zorluyordum.

"Alamayız beyefendi, lütfen gidin." Dediğinde kendimi tutamayarak bağırdım. Kadın bağırma ama korkmuş olmalık gibi kaç adım geri attı.

"Neden? Bir şey mi oldu, başına bir şey mi geldi?" Dedim art arda. Hemşire kendini tutamadı, sinirle üstüne yürüdü ve bağırdı.

"Çünkü odada yok! Hiçbir yerde yok kameralarda da gözükmüyor! İçeride kimse yok!" Dediğinde gücümü kaybetmiş gibi hissettim.

"Ne demek yok?" Dediğimde başka bir hemşire geldi ve tutup dışarı götürdü. Telefonumu açtım ve Marin'i aradım, yaklaşık 50 aramadan sonra bir kelimelik mesaj geldi.

"İyiyim."

Bana yazdığı mesaj buydu. Sadece bir kelimeyle sakinleştirecek mesajdı. Ardından hızlıca mesaj atmaya başladım.

"Neler oluyor?"
"Neredesin?"
"Bir sorun mu var?"
"Konum at geleceğim." Attığım ard arda mesaja sadece görüldü attı ve sohbetten çıktı. Mırıldanır bir şekilde küfür ettim. Hızlıca hastaneden çıktım, motorsiklete bindim. Kaskımı bagaj kısmına attım ve çalıştırdım, hızım artarken umursamazca yollarda geziniyordum. Gelen mesaja motorsikleti birden durdurdum ve telefonu açtım, Marin'den geldiğini bildiğim için hızlıca sohbete girdim.

"Kask takmadan bu kadar hızlı gitmenin sebebini öğrenebilir miyim?"

Yazdığı yazdığım mesaj ile yutkunluğum ve parmaklarımı klavyede gezdirdim.

"Endişe."

Cevap yazdım ve telefonu kapattım. Motorsikleti köşeye park ettim ve telefonu geri açtım 2 mesaj vardı.

"Yine de kasksız sürmene engel değil.:)"
"Hem benimle motosiklet sürmeden ölmeni istemiyorum.:D"

Mesajı okurken istemsizce gülümsedim hızlıca cevap yazdım.

Yangın Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin