- 6 -

42 8 0
                                    

Telefonu hızlıca şarja taktım ve heyecanla açılmasını bekledim. Açıldığında mesaj kısmına hızlıca girdim, mesaj kısmına girdiğimde mesaj yoktu, onun yerine başka bir şey yazıyordu.

"Bu mesaj silindi."

İstemsizce kaşlarımı çattım. Hızlıca cevap yazdım. Tam gönderecekken saatin gecenin 3'ü olduğunu hatırladım. Derin bir nefes verdim ve telefonu kapatıp koltuğa geri uzandım. Tavana döndüm. Başkasına göndermek istemiş olabilirdi. Yana doğru döndüm ve yastığıma sokulup gözlerimi kapattım. Uykuya daldım...

-🔥-

Sabah güneşi yüzüme vururken gözlerimi yavaşça araladım. Emre gömleğinin düğmelerini ilikliyordu. Yiğit ortalıkta yoktu. Büyük ihtimalle duş alıyordu. Yattığım yerden doğruldum. Emre bana döndü ve gülümsedi. Son düğmelerini ilikliyordu.

"Günaydın, uyanmayacaksın sanmıştım." Dedi dalga geçerek. Gözlerimi ovaladım ve gülümsedim.

"Sana da günaydın. Nereye gidiyoruz?" Dedim doğrulurken, valizimden hızlıca beyaz gömleğimi ve açık mavi kazağımı bana doğru attı. Altına lacivert pantolonumu da attı.

 Altına lacivert pantolonumu da attı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yağız Durmuş'un Giydiği Kıyafet

Üstüme atılan kıyafetlerle yavaş yavaş kendime gelirken kısık gözlerle Emre'ye bakıyordum. Yiğit duştan çıkıp yanımıza geldi. Hızlıca valizinden kıyafetlerini aldı. Göz devirdim.

"Burası erkek yurduna dönmüş." Dediğimde Emre küçük bir kahkaha attı. Hızlıca ayağa kalktım, Emre'nin bana attığı kıyafetleri hızlıca giydim. Yatağın yanındaki boy aynasından kendime baktım. Saçlarım karışıktı. Hızlıca saçlarımı düzelttim ve parfümümü sıktım. Bileğime saatimi taktım, Yiğit yakasını düzeltti ve telefonu çıkarıp birisi ile yazışmaya başladı. Ardından tekrardan cebine attı.

"Gençler hadi, gidiyoruz." Dedi ve kapıya yöneldi. Telefonu cebime attım ve arkalarından ilerledim. Yiğit önümüzden, Emre ile ben beraber yürüyorduk. Emre'nin kulağına yaklaştım.

"Nereye gidiyoruz?" Diye fısıldadım. Emre bana döndü ve soruma cevap verdi.

"Kahvaltıya, Sofya ve ailesi ile. Sonra onlarla beraber ofise gideceğiz." Dediğinde kaşlarımı çattım. Hızlıca Yiğit'e yaklaştım ve koluna vurdum. Anlamayarak bana döndü.

"Hani bu kızı bir kerelik çekecektim! Kahvaltı ne?" Dedim kendimi tutamadan. Caddelerde yürüyorduk ve kimse Türkçe bilmediği için rahatlıkla konuşuyorduk. Yiğit omzunun üstünden bana baktı.

"Halledeceğim. Sakin ol." Dedi ve ilerlemeye devam etti. Oflayarak arkasından ilerledim. Kahvaltı alanına geldiğimizi fark ettim. Sofya hemen ayağa kalktı. Yeşil boğazlı kazağının yerine kırmızı V yaka kazak gitmişti, siyah pantolonunun üstüne kahverengi kemer takmıştı. Bakır renki kalpli kolyesini düzeltti.

Yangın Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin