3. Bölüm

57 9 4
                                    

Hepimiz çadırdan çıkmıştık. Gördüğüm şey karşısında şoka uğradım. Bayılacak gibi hissediyordum. Bacaklarım titremeye başladı.
"Yardım edin. İmdat!" diye bağırıyordu bir kız. Maskeli bir adam kızın saçından tutmuş,yerde sürüklüyor kızın canını acıtıyordu.
"Arkadaşlar hızla buradan uzaklaşmamız gerekiyor. "dedi Dağhan.
"Dağhan  peşlerinden gidip kıza yardım etmelisin. Onu öldürecek." dedi İdil ağlarken .
"Hayır. Dağhan gitme. Gidersen sanada zarar verir. Ayrıca şuanda nerede tam olarak onu bile bilmiyoruz. Çoktan bizden  uzaklaşmıştır. Annemlerin kaldığı karavan biraz uzakta ama hızlı olursak beş veya on dakikaya varırız." dedim. Ancak Dağhan beni dinlemeyip hızlıca arkalarından koşdu.

(Dağhan'ın anlatımıyla)

Aryana'nın dediği mantıklı idi. Ancak kızın peşinden gidecektim. Hızlıca kızı sürüklediği tarafa doğru koştum. Son anda yakaladım onları. Ancak adam çok tehlikeliydi. Onlara doğru yaklaştım. Ancak adam bıçağını çıkarıp koluma bir yara açınca hızlı bir hamle yaparak geriye çekilmek zorunda kaldım. Adam kızı sürükleyerek ormanın içine doğru yöneldi. Onlardan geriye kalan kolumdaki yara ve kızın acı çığlıkları idi.

Onlar gözden kaybolunca bende geri kamp yerine gittim. İdil ,Aryana ve Burak eşyaları toplamış gitmek için hazırlanmıştı. İdil benim kolumdaki yarayı görür görmez yanıma doğru koştu.
"Dağhan iyi misin? Kolundaki yara derin gözüküyor."
"İyiyim. Sadece bir yara . Ama karavana doğru hızlı gitsek iyi olacak."dedim.

(Aryana'nın anlatımıyla)

Çadırları ve eşyaları toparlayıp Dağhan'ı beklemeye başladık. İdil ağlıyordu. Bu kız her şeye ağlıyor. Ama bu olayda ağlaması normal o maskeli adamın kızı nasıl sürüklediğini kim görse ağlar ve korkardı. Ben bu kızın nasıl bu kamp alanına girdiğini bile bilmiyorum. Babam özel olarak kapattırdı burayı. Dağhan kolunda derin gözüken bir yara ile yanımıza gelince İdil hemen Dağhan'ın yanına doğru koştu. İdil ile Dağhan bir şeyler konuşurken gözüme bir şey çarptı. Toprağın üzerinde büyük harflerle YABANİLER yazıyordu. İşte bu kızın kim tarafından kaçırıldığını açıklıyordu. Bunu Dağhan,Burak ve İdil'e söylesem mi diye düşünürken Dağhan seslendi.
"Hadi gidelim."dedi. Zaten burada daha fazla durmayacağız. Hızlı adımlarla karavana doğru ilerledik yaklaşık beş dakika sonra karavana ulaştık. Annemlerin uyanması için karavan'ın kapısına vurarak bağırmaya başladım.
"Anne uyanın. Baba." Karavan'ın kapısına çok şiddetli bir biçimde vurdum. Anneme karnımın çok ağrıdığını  söyledim. Annem ilk önce ilaç içme mi böylece karnımın ağrısının geçeceğini söyledi. Ama ben itiraz edince ikna oldu ve eve doğru ilerledik. Dağhan'ın kolu hala kanıyordu. Pansuman yapılmalıydı. Annem nasılsa Dağhan'ın kolunun kanadığını görmemişti .Annem Dağha'nın kolunu görseydi bize sorup dururdu nasıl olduğunu. Bu yüzden  kısık bir sesle Dağhan'ın kulağına eğilip.
"Dağhan kolun fazla kanıyor mu?"dedim.
"Evet kanıyor. Pansuman yapabilme şansın varmı?" Ah tabiki var canım. Sen yeter ki iste.
"Tamam bekle ben pansuman için gerekli malzemeleri çıkarayım." Pansuman için gerekli malzemeler çıkardım ve Dağhan'ın yanına oturdum.
"Kolunu açar mısın. Pansuman yapayım." Bunu söyledikten sonra Dağhan kolunu açtı. Pansuman yaparken ona ister istemez yakınlık gösteriyordum. Keskin parfüm kokusu beni ne kadar etkilese bile belli etmemeye çalışıyordum. Pansuman işini bitirdikten sonra bir yere kıvrılı verdim. Şoför hariç herkes uyumuştu . Yavaş yavaş benimde  gözlerim kapandı.

Gözlerimi açtığımda Sabah olduğunu fark ettim . Odamda gözlerimi açtım. Annem içeri girdi.
" Günaydın kızım Karnın nasıl oldu?"
"Sanada günaydın anne. Karnım mı? Ha evet karnım iyi oldu. Artık karnım ağrımıyor." Annem işlerini bitirdikten sonra kapıyı kapatıp çıktı. Bende Serra'yı aramaya karar verdim. İlk çalışta açtı.
"Alo Serra."
" Kızım ben Serra'nın annesi." Serra neden telefonunu açmadı ve neden Serra'nın annesi ağlıyor?
"Merhaba abla. Ben Serra'nın arkadaşı Aryana. Rica etsem Serra'nın nerede olduğunu öğrene bilir miyim?"
" Kızım Serra yok. Yani Serra kayboldu. Onu bula..." Telefon kapandı . Serra yokmu . Nasıl yok .Acaba başına bir şey mi geldi? Hızlıca üzerimi değiştirdim. Kahvaltı yaptım. Dışarıya çıkacaktım ki telefonum çaldı. Kimin aradığına baktığımda ise Burak'ın aradığını gördüm. Burak'ı ormanda bıraktığım dan beri hiç konuşmadık yani beni neden ormanda bıraktın diye sorabilir.
"Alo Burak bir şey mi oldu?"
"Evet Aryana bir şey oldu. İdil kötü bir şey yapmış. Ama ne yaptığını söylemiyor. Hızlıca boş arsanın yanına gel. Çabuk ol!!"
"Tamam hemen geliyorum."
Hızlıca evden çıkıp boş arsaya doğru gittim. Herkes oradaydı.
"Evet geldim. İdil ne yaptın çabuk söyle?"
"Ben polisi aradım. Dün ormanda kaçırılan  kızı söyledim. Zaten polislerde bugün bir kayıp başvurusu almış. O kızın olabileceğini söylediler."dedi İdil. Ancak bugün Serra ortalıkta yoktu. Acaba....Neyse kötü düşünmek yok.
"Sen ne yaptın İdil. Bizden görgü tanığı olarak ifade alacaklar. Hatta bizim  kızı kaçırdığımızı düşünecekler. Belki suç Aryana'nın babasının üstüne kalacak." dedi Dağhan sinirli bir şekilde.Ayrıca haklıydı her kelimesinde haklıydı.
"İdil ne yaptın sen. Bize sormadan nasıl yaptın böyle bir şeyi?" dedi Burak
"Ben düşünemedim. Böyle olacağını bilseydim aramazdım polisi." Tam arkamızdan gelen siren sesiyle hepimiz olduğumuz yerde dona  kaldık.
 

İzimizdelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin