4. Bölüm

38 7 4
                                    

Polisler bizim için gelmişti ve şuan yanımıza geliyorlardı.
"Gençler İdil Duman, Dağhan Demir,Burak Çelik ve Aryana Kandemir siz misiniz?" Polisin yönelttiği soruyla hepimiz paniğe kapıldık.
"Evet biziz. Bir şey mi oldu Memur bey?" Dağhan hepinizden önce cevap verdi.
"Aslında gençler sizi ilgilendiren bir durum yok. Ancak ormanda kaybolan kız ile ilgili bir kaç soru sormamız gerekiyor."
"Tamam. Burada sorun sorularınızı. Olmaz mı?"dedi Burak. Ben o sırada hızlıca babamı arayıp durumu anlattım. Babam hiç bir yere gitmemi söyledi bende öyle yaptım.
"Karakola gitsek iyi olur."dedi polis. Tam arabaya binip gidecekken bir polisin telefonu çaldı. Telefonla konuştuktan sonra bize
"Gençler ifade vermenize gerek kalmadı. Kızı bulmuşlar. Hadi gidelim Mehmet."
" Emredersiniz "dedi şoför koltuğunda oturan polis. Sonrada yanımızdan gittiler. Bu işte babamın parmağı vardı. Çünkü babamın eli ,kolu uzundur. Birde karakolda tanıdığı var .

" Arkadaşlar özür dilerim. Sonuçta kurtulduk." dedi İdil rahatlamış bir ifadeyle.
"Ben gidiyorum. Daha önemli işlerim var. " dedi Dağhan. Tabi İdil koşarak Dağhan'ın yanına gitti. Onlar yürüyerek gözden kaybolunca bende evime doğru yürümeye karar verdim. Ancak Burak kolumdan tutup konuşmaya başladı.
" Aryana bana bir açıklama yapman gerekiyor."
" Tam olarak ne hakkında Burak." desem bile ne hakkında olduğunu gayet iyi biliyordum.
" Beni ormanda bırakıp gittiğin için Aryana."
" Bileklikliğimi ararken kayboldum. Bu kadar." Vay ne güzel bir açıklama.
" Yani sadece kayboldun öylemi?"
"Evet öyle. Neyse Burak ben eve gidiyorum. " dedikten sonra hızlıca eve gittim. Ancak annem evde yoktu. Anahtarla kapıyı açıp içeri girdim.

Serra'yı aradım.
" Alo Serra sen misin?"
" Kızım ben Serra'nın annesi." Demek ki Serra hala kayıp. Nereye gider bu kız ya.
" Merhaba abla. Ben Aryana bir kere daha konuştuk sizinle. Acaba Serra'ya verebilir misiniz?"
" Kızım,Serra hastanede. Arkadaşında fazla alkol aldığı için hastanede midesini yıkıyorlar." Şükürler olsun. Bulunmuş.
" Tamam abla . Geçmiş olsun."
"Sağol kızım." Telefonu kapatıp kendimi yatağa attım. Çok geçmeden kapı çaldı. Sanırım annem gelmişti. Kapıyı açınca Dağhan'ı ve İdil'i kapının önünde buldum.
" Ne oldu Dağhan ne istiyorsunuz?"
" Sanada merhaba esmer güzeli. Annelerimiz evde yok ve bizde de yedek anahtar yok. Yani annelerimiz gelene kadar sende kalalım mı?" Ah Dağhan'ım keşke sen tek gelseydin. Nerde o günler.
" Tamam gelin." İkisi içeri girince İdil bana bakarak
" Hangi odada oturalım Aryana?" Dağhan benim odamda sende çöplükte otur diyesim vardı ama
" Salonda oturun."dedim ve kendi odama geçtim. Onlar içeride konuşurken ben odamdaydım.

Yaklaşık 10 dakika sonra kapı yeniden çaldı. Bu sefer annem galiba. Kapıyı açınca Serra'yı karşımda buldum.
"Serra geçmiş olsun olanları duydum. Sen nasıl bu kadar fazla içki içtin ki?"
" Aryana bide sen başlama. Kanka zaten yorgunum." dedi ve içeri geçti. Benim odama geçtik. Ben başımıza gelen her şeyi anlattım.
" Lan var ya ben orada olsaydım kesin korkudan bayılırdım."
"Aslında bende öyle hissettim. Bir şey diyeceğim hani ben sana bir ara demiştim ya İdil ile arkadaş ol. Oldun mu kanka?"
" Evet oldum. Hatta şuan baya iyi aramız." O sırada İdil kapıyı tıklatarak
" Aryana tuvalet ne tarafta acaba?" dedi ve tam içeri girecekken Serra sessiz bir şekilde
" Aryana sakın içeri girmesin. Çünkü ben ona bir ara ses kaydı attım. Sesimi tanır ise plan mahvolur."
" Of Serra." Hızlıca kapıyı açıp İdil'e yolu gösterdim ve Serra'nın yanına gittim.

"Serra bence sen eve git. Yoksa İdil seni görecek."
" Tamam. Nereden çıkayım?"
"Arka kapıdan tabiki de." Serra arka kapıya ilerlerken ben mutfaktan Serra'ya bakıyordum. Serra kapıdan tam çıkacakken İdil tuvaletten çıktı.Beni görmedi çünkü ben o sırada İdil'in arkasındayım. İdil Serra'yı tam görecekti elime aldığım cam şişeyle kafasına vurdum. Elimin ayarı yoktu ki İdil kafasına vurduğum zaman yere yığıldı. Serra çoktan kaçmıştı bile.
" İdil iyi misin?" dedi Dağhan bize yaklaşarak. Beni burada görmemesi lazım. Düşün Aryana düşün. Ha buldum bende onun yanına uzanıp bayılma taklidi yapıcam. Of çok saçma. Ne yapacağım.

"İdil İdil."aaaa Dağhan geliyor. Hızlıca yere uzandım.
" Kızlar ne oldu size? Aryana ,İdil uyanın lan. Tövbe tövbe ikisi aynı anda bayılmış. Hayattaki şansım." diyince Dağhan kendimi gülmemek için zor tutuyordum. En iyisi yavaş yavaş uyanmak.
" Ah ne oldu bana kafam acıyor."dedim yapmacık bir sesle.
" Aryana iyi misin? Hangi şerefsiz yaptı size bunu? Ah onu bir elime geçirsem varya neler yaparım? Si..."
"Dağhan biraz yavaş mı gitsen. Adama her şeyi saydın( yani bana çünkü ben İdil'in kafasına vurdum Dağhancım.)
Bu arada küfür yok."
" Aryana ikinizi birlikte salonun ortasında baygın görünce öyle bir anlığıma geldi. Hadi İdil'i hastaneye götürelim." Dağhan İdil'i kucağına alıp hastaneye götürdü.

Neyse ki ciddi bir şeyi yokmuş. Demek ki elimin ayarı varmış. Hastanede İdil'in kafasına pansuman yaptıktan sonra hastaneden çıktık. İdil konuşmaya başladı
"Kafama kim vurdu ise elide çok ağırmış. Benim gibi güzel bir kıza bu yapılır mı? İnşallah eli kırılır."
"İdil beddua etme. Yazık adama (yani bana)."dedim bunu söyledikten sonra Dağhan kahkaha atarak
"Esmer güzeli sen az önce İdil ve senin kafana vuran adamı mı korudun? Bana mı öyle geldi." Sanki komik bir şey vardı da böyle gülüyordu.
"Yani korumadım ama öyle beddua edilmez ki  yazık adama."Bunu söyledikten sonra Dağhan ve İdil daha fazla gülmeye başlayınca sinirli bir şekilde
"Dağhan ben eve gidiyorum. Bu arada geçmiş olsun İdil." dedim ve eve doğru yürümeye başladım. Arkamdan Dağhan
" Git bakalım esmer güzeli."dedi . Ay bu çocuk beni sinir ediyordu. Eve vardığımda kapıyı açık unuttuğumu fark ettim . Odama girdiğim zaman büyük bir şok yaşadım. Eve hırsız girmiş ve bütün odamı dağıtmış ve fotoğrafları yırtmıştı.
" Hayır ya Dağhan'ın fotoğraflarında ne istedin." Biraz daha odanın içine girince annemin resimlerini de yırtmışdı. Ancak dikkatimi bir şey çekmişti bunca fotoğrafı yırtmışdı sadece babamla olan fotoğraflarımı yırtmamıştı. Neden kim gelip böyle bir şey yapar? Hiç bir şey dahi çalma mış. Normalde polisi aramam gerek ama daha fazla polis olayına karışmak istemiyorum. Nasıl olsa bir şey çalmamışdı.

Hızlıca odamı toparladım ve biraz dinlenmeye karar verdim. Annem bugün eve gelmeyip babam ile gezmeye gitmişlerdi. Kendime güzel bir şarkı açtım ve kendimi uykuya teslim ettim.
Yaklaşık 1 saat sonra hava kararmıştı. Kapının ağlayan bir kız tarafından hızlıca çalınması ile Dağhan ve benim olduğum bu güzel uykudan uyandım. Kapıyı açtığımda İdil kapının önünde bana kocaman ve ağlayan gözleri ile bakıyordu. Hiç şaşırmadım rüyada bile beni Dağhan ile yalnız bırakmıyor. Bu arada Elleri arkada duruyordu neden?
"A Aryana ben ben. Dağhan Dağhan'a bir şey oldu. Ölüyor. Bak bak ellerim kan oldu ama ben bir şey yapmadım. Ben ben..." Ne Dağhan ne olur İdil'in dediği gibi ölmesin.
" İdil beni Dağhan'ın yanına götür. Çabuk." İdil hızla bizim evimizin biraz ilerisinde duran arabanın yanında durduk.
" Dağhan arabanın içinde." Dağhan ellerim titriyordu Dağhan kanlar içinde yatıyordu.
" Dağhan lütfen ölme. Dağhan uyan." Ellerimle elini tuttum.
" Dağhan kalk hadi bak esmer güzelin geldi."
"İdil ambulansı aramalıyız." O sırada İdil benden uzaklaşarak
" Çok özür dilerim Aryana. Yapmam gerekiyordu . Lütfen ona iyi bak. Ölmesine izin verme." dedikten sonra İdil koşarak uzaklaştı.
"İdil İdil gel buraya. Nereye gidiyorsun. Hiçbir şey anlamıyorum. İdilll."
Ambulansın ve polis sesi ile arkamı döndüm. Dağhan'ı sedyeye yatırdılar bende onlarla gidecekken polis yanıma gelerek kelepçeyi bileğime takana kadar hiçbir şeyi anlamamıştım. Taki kelepçe bileğime takılana kadar. Son kez Dağhan'a baktım.
"Lütfen ölmesine izin vermeyin." diye bağırdım Dağhan'ı ambulansa bindirenlere.

Bu bölümü inşallah beğenirsiniz. Çok sevdiğim bir bölüm. Sizleri seviyorum.♥️

İzimizdelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin