6 Bölüm

20.6K 696 122
                                    

Gözyaşlarımı silip yavaşça koltuğa oturdum.Ayaklarımı kırıp kalçamın altına toplamıştım.Kollarım göğsümde birleşik bir şekilde kafam geriye doğru yaslanmıştı.

On beş dakika önce uyanmış bir an nerede olduğumu idrak edememiştim.Bana sıkıca arkadan sarılmış kolların arasında olmayı ilk başta yadırgamıştım.Aniden içime akıttığım yaşlar boşalmaya başlamıştı.

Sessizce onun kollarının arasında ağlayıp uyandırmamak için zorlukla da olsa yataktan çıkmış banyoya giderek yüzümü yıkamıştım.Bir süre aynadaki yansımamla bakıştıktan sonra ölü gibi çıkmıştım oradan.

Şimdi de koltuğa kıvrılmıştım.

"Kızım?" Songül hanımın sesi beni kendime getirdiği zaman yanağıma akan yaşı hızlıca silip sırtımı dikleştirdim.Ayaklarımı yeri sarkıtıp tişörtten dolayı gözüken sütyenimin askısını düzeltip ayağa kalktım.

"Ne yapıyorsun burada?"

"Şey..alışkanlık.Erken uyanmaya alışkınım."

Bakışlarını benden çekip kanepeye kaydığında kaşlarını çatmıştı.

"Miraç nerede?"

Şimdi boku yemiştim işte.

Cevap veremeyip ona baktığımda gözleri ağlamaktan şişmiş gözlerimde oyalandı.

"Hadi,gel.Kahvaltı hazırlayayım sana."

"Hiç gerek yo-"

"Hadi hadi.Hem dertleşeriz biraz."

Salondan çıktığında birkaç saniye olduğum yerde kalsam da peşinden gittim.

Buzdolabını açarak içinden yağ,beyaz peynir,zeytin ve yarım kavanoz olan bal çıkarmıştı.

"Geç otur.Kendim yapacağım."

Söylediğine karşı çıkmayıp yavaşça iki sandalyeli masaya oturdum.Küçük mutfaktı.Ekmeyi de hızlıca kesip masaya yerleştirdi.

Çayı da demlemeye bıraktıktan sonra karşıma oturmuştu.

"Yaptığın seçimden mutlu musun?"

Aniden sorduğu soruyla yutkunup gözlerimi kaçırmıştım kadından.

"Evet..Ama korkuyorum."

"Neden?"

"Abim tehlikeli birisi,Songül hanım.Miraça zarar vermesinden korkuyorum."

"Öncelikle Songül hanım değil anne," sevecen bir şekilde gülümseyip masanın üzerindeki elimi tuttu. "Senin burada olduğunu bilmiyor.O yüzden korkma sakın."

"Okula gideceğim ama."

"O zaman reşit olacaksın,güzel kızım.Sana bir şey yapamaz.O kadar da büyük başlı değildir."

Gergin bir şekilde kıpırdanıp kafamı salladım sadece.Birkaç saniye yüzüme bakıp ayağa kalktı.

"Ben gideyim deliyi uyandırayım."

"Neden ki?Daha çok erken."

Mutfaktan çıkmadan önce,"Okula gidiyor." Demişti.

Gergince ellerimi ovdum.Ben evde otururken okula gidecek miydi gerçekten?Hem eve bile alışmamıştım ki.Bari bugün gitmeseydi.

Boş boş oturmak yerine ayağa kalkıp tezgahın üzerine bıraktığı kulplu bardaklara çayı doldurduktan sonra masaya yerleştirip tekrardan yerime oturdum.

Omzumdan kayan tişörtü düzelttim.

"Ne var yani sevgilimin yanında uyuduysam?"

"Sus!Alırım seni ayağımın altına," Songül hanımın sesi geldiğinde yanlışta olsa onları dinlemeye koyuldum. "Sevgilin diye kızın yanında mı uyumalısın?Bir daha Işılı rahatsız ettiğini görürsem terliği yersin."

"Hadi ama!Anne o sizin zamanınızdaydı.Şimdikiler evlemeden şey yapıyorl- Ah!Tamam tamam sustum."

Buraya geldiklerini anladığım zaman hızlıca kendimi toparladım.

Yanağıma buse kondurulmasıyla hafifçe gülümsemiştim.

"Günaydın güzelim."

"Günaydın."

Geçip karşıma oturdu.Saçları dağınık bir şekilde alnına dökülmüştü.Üzerinde siyah tişört ve aynı renk olan eşofmanı vardı.Yüzündeki morluk hâlâ yerli yerinde dururken dudağındaki yara kopmuştu.

Öpüştüğümüzde hiç hissetmemiştim.

"İyi uyudun mu?"

"Hım hım."

Elimi atıp bardağı kavradım ve birkaç yudum içtim.

"Neden yanımdan kaçtın?"

"Kaçmadım.Rahat uyuman için çıkmıştım yataktan."

Yeşillerini kısıp bana bakmayı sürdürdü.Gözlerimin şişliğini farkettiğini biliyordum.Bakışlarımı kaçırdım.

"Bana hiç öyle gelmedi ama."

Omuz silktim.

Yavaşça kahvaltımızı yapmaya başladığımızda o kendisi yemek yerine bana yediriyordu.

"Miraç doydum."

Ağzımdaki ekmeyin üzerine sürdüğü yağ ve balı yutarken elinde çatala saplanmış peynirden kaçtım.

"Daha hiçbir şey yemedin bile Işıl."

"Doydum,kendin ye."

Elimi atıp çayımdan son kez birkaç yudum alıp ellerimi kucağıma yerleştirdim.Birkaç saniye yüzüme bakıp pes ederek peyniri ağzına attı.

"Bugün okula gidecek misin?"

Tereyağını ekmeye sürdüğü zaman başını sallamıştı.Her zaman düşünceli olan adam neden şimdi düşüncesiz davranıyordu ki?

"Gitmezsem daha çok göze batarım.Sonuçta her gün seni görmek için okula gidiyordum.Şimdi sen ortada yokken benim de gitmemem sıkıntı olur."

"Anladım." Kısık sesle fısıldadım.Ona içimden düşüncesiz dediğim için kendimden utanmıştım.

Çenem bir el tarafından avuçladıkta gözlerim yeşil gözleriyle buluşmuştu.

"Asma suratı,gülüm.İki ders oturup gözüktükten sonra geleceğim." eğilip yanağıma öpücük kondurdu.

Sonra konuşmadık.Ablası geldiği için onları rahatsız etmemek adına odaya çekilmiştim.Miraç ne kadar itiraz etse de gerildiğim için kalamamıştım orada.

Okul çantamın içinden dün geceden beri kapattığım telefonumu elime alıp açmış ve hâlâ toplamadığım yatağa oturmuştum.

Telefonum çaldığı vakit cevapsız aramalar ekrana art arda geliyordu.Dudağımı sertçe ısırıp şifreyi girdim.

72 cevapsız arama Abim.

18 cevapsız arama Gülcan.

Aniden zil sesi kulaklarıma dolduğu eş zamanla elimdeki telefonum korkudan elimden yere düşmüştü.Bakışlarım telefonumun üzerinde durduğu zaman rengimin beyazladığını hissetmiştim.

Abim arıyor...

Hızlıca yere eğilip telefonu sessize aldım.Çağrının bitmesini bekledikten sonra telefonumu yeniden kapatıp yorganın altına girdim.

Korkuyordum...Hem de deli gibi korkuyordum.

SON

Boş bir bölüm

CafunéHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin