•2• İlk bakış

64 6 5
                                    



Pekala, sınıfa girince yanına gidip mi sormalıydım yoksa mesaj mı atmalıydım? Son üç dakikadır bunu düşünüyorum. Bugün çarşamba beraber çalışmamız gereken günün geldiğini hatırlıyor mudur acaba. Hiç sanmıyorum. Hele ki onun gözü Elif'den başkasını görmezken. Ders ile Elif ne alaka Leylim iyice delirdin.

Sınıfta yanına gidersem çok istekli görünürüm. Okuldayken mesaj atarsam da garip olur. Şimdi mesaj atarsam yine garip olur. Uyanır uyanmaz ilk işim onu düşünmekmiş gibi. Öyle ama bunu bilmesine gerek yok.

Sanırım en iyisi okul çıkışı mesaj atıp kafede beklemek. Zaten neden beraber gidelim ki. Onun bir sevgilisi varken hem de. Yanlış anlaşılabilir ki bunu istemeyiz. Deli gibi isteriz Leylim.

***
~Okul çıkışı~

Okuldan kaçar gibi çıktıktan hemen sonra Gencay'a mesaj atıp kafeye geçmiştim. Mesaj ise ayrı bir rezillik.

'Kafede seni bekliyorum test kitaplarını ve kendini getirmeyi unutma.'

Kendini getirmeyi unutma... APTALSIN LEYLİM. Ben mesajın üzerine düşünmeye zaman bulamadan görmüş ve cevap vermişti. Ah lanet olsun gerçekten aptalım.

Masaya gelen garsona bir arkadaşı beklediğimi söyledim ve kitaplarımı çıkartıp nelere çalışabileceğimize bir göz attım. Yaklaşık beş dakika sonra masaya atılan bir çantayla irkilerek Gencay'ın geldiğini gördüm.

"Ah üzgünüm korkuttum ve geç kaldım"

"Sorun değil, ikisi için de. Ben konulara dalmıştım ve sadece sekiz dakika geç kaldın. Çok değil."

"Dakika sayma konusunda gerçekten fazla iyisin. Buna alışmam zaman alacak." Dedi ve hafifçe güldü. Sana alışacak Leylim.

"Küçüklükten kalan bir alışkanlık. Her neyse başlayalım mı?"

"Olur ne çalışmak istediğine baktın mı? Ve bugün kim anlatıyor?"

"Benim şu an çok sorum yok belki senin varsa ben anlatabilirim. Sonrasını da bir sen bir ben gibi yapabiliriz."

"Çok iyi olur aslında yarın teslim edilmesi gereken fizik testlerinden bir sayfa boşum var onlar konusunda yardım edersen çok sevinirim."

"Tabii olur. Zordu zaten biraz ama mantığını kavrayınca kolay."

"İçecek bir şeyler söyleyelim başlayalım o zaman."

Seni öpmek istiyorum. Ne alaka Leylim kendine gel.

"Ne içersin?"

"Latte güzel olur."
"Tamamdır. Bir latte bir limonata lütfen." Limonata seviyor, not edildi.

***

Benim anlattığım onun hızlıca kavrayıp soruları çözdüğü o çözerken benim çaktırmadan onu izleyip tekrar tekrar aşık olduğum iki saatin sonuna gelmiştik.

Eşyalarını topladı ve bana baktı "Gerçekten o kadar yardımcı oldun ki. Teşekkür ederim." Sen hep böyle gülümseyeceksen işimiz zor koçum. Bizdeki de kalp.

"Ben teşekkür ederim. Ben de tekrar etmiş oldum. Cuma görüşürüz o zaman."

"Ben okulda görüşürüz diyecektim ama cuma da olur tabii." Dedi kafası karışmış bir şekilde.

Ah hadi ama şimdi benim kafam daha çok karıştı benimle görüşmek istiyor mu istemiyor mu? İstiyorsa bile senin istediğin gibi istemiyor Leylim. Onun çok sevdiği bir sevgilisi var.

Kafeden beraber çıktık kapının önünde aynı anda birbirimize döndük. Birinin vedalaşma cümlesini kurması gerekiyor Leylim neyi bekliyorsun?

"Okulda görüşürüz Gencay." Hafifçe gülümsedi. Okulda.

"Okulda görüşürüz Leylim." 

Sonra ikimiz de aynı yone doğru yürümeye başladık. Evet dünyanın en rezil hissi. Ama aynı anda kahkaha atmaya başladık ki bu an benim için çok özeldi.

"Ben ileriden sağa döneceğim Elif o sokakta yaşıyor. Sen de oraya dönmeyeceksen gerçekten vedalaşalım lütfen. Gittikçe garipleşiyor."

Gülerek söylediği bu cümleler canımı yakmıştı. Elif. Elif. Elif. Neden onu bu kadar sevmek zorunda ki? Neden ben değilim de o? Benim yanımdan ayrılıp Elif'in yanına gidiyor. Hafifçe gülümsedim ama mutluluktan değildi "Ben okulun oraya gidiyorum. Hoşçakal Gencay"

Sanki bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı ama kurcalamadı. "Görüşürüz"

•••

Aslında hoşçakal yazmak konusunda çok kararsızıdım Gidiyorum sarılır mısın'dan bir alışkanlık. Ama sürekli görüşürüz demeleri sinir bozucu olmaya başlamıştı ve güle güle, bay bay vs çok ilkokul çocuğu gibi olurdu. Ben de hoşçakal yazdım. En fazla ne olabilir ki?
İyi kalın...

Adını sen koy Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin