25.BÖLÜM
“Annem, artık cezamın bitmesi gerek bence, iki haftalık ceza mı olur ya? Ağır suç işledim sanki!” Klasik pazartesi kahvaltısı sırasında bir haftadır sürdürdüğüm yalvarışları devam ettiriyordum. Cenk salağı yüzünden yediğimiz dayağın cezasını çekmem yetmiyormuş gibi bir de iki haftalık sürgün yemiştim resmen. Bal gözlümle bile doğru düzgün buluşamazken diğerlerinde hiçbir hapis durumu yoktu.
“Yaptığın yeterince ağır bir suç Anıl, tanımadığın etmediğin insanlara ne bulaşıyorsunuz? Dua et ev saatlerine karıştım sadece babana kalsaydı bir daha göremezdin çocukların yüzünü.” Annem benim yalvarışlarımı yine görmezden gelerek savunmaya geçtiğinde günlerdir duyduğum lafları artık ezberlemiş durumdaydım. Her gün de ezberi tamdı canım annemin, sıfır doğaçlama. Gerçi çocuklarla görüşmemem işime gelirdi, hayatımdaki salak sayısı azalırdı.
“Yok artık ya! Çocuk muyum ben anne, çocuklarla görüşmeme karışmak ne? Hem haftaya sınavlar başlayacak ve bizimkiler ile çalışmam gerek.” Bıkkınlıkla çıkan sesimi kontrol edemezken onların da bu tekrarlayan diyaloglardan bıktığını biliyordum.
Babam gülerek “Neden, tek çalışınca sınavlara girilemiyor mu?” dedi. Sabahın körü olmasına rağmen canım ailem mizah anlayışlarından bir şey kaybetmediğini gösterdiğinde ayıp olmasın diye güldüm. Asla babamdan korktuğum ve eğer gülmezsem cezamın daha kötüsüne maruz kalacağımdan değildi. Sadece ayıp olmasın diye.
“Yine çok komiksin babacım. O kadar güldüm ki yediğim menemenler midemde duramayacak sandım bir an. Sınava gelecek olursam tek başıma çalışma yetimi henüz edinemediğim için arkadaşlarımdan özel ders alıyorum. Sen demeden söyleyeyim, hepimiz bir araya geldiğimizde anca bir beyin ediyoruz bu yüzden onlara ihtiyacım var.” Tabi bu arkadaş grubuna Defne dahil değildi çünkü o hepimizi sırtlayarak tek beyin görevi görüyordu. Sevgilim diye demiyorum çok zeki bir afetti.
Babamdan aldığım tek yanıt iç çekiş olsa da gülümsedim. Bana, aldıkları en büyük yanlış karar gözüyle baktığına inancım her sene biraz daha artıyordu ve onlara sadece ‘Benim yerime genlerinizi sorgulayın’ demek istesem de götümü kurtarmaya çalıştığım bir ceza varken sadece gülümsedim.
Babam, sabah keyfini ütülediğim için tekrardan iç çekti ve elindeki peyniri ağzına atmadan önce “Bir kerelik olduğu için cezanı bitiriyorum ama bu tekrarlarsa bu kadarla kalmaz haberin olsun Anıl. Serserilik yapmak yerine derslerine odaklan.” Dedi. Aldığım izinle derin bir nefes almıştım. Çok şükür Rabbim sonunda sevdiğimi daha fazla görebilecektim.
“Teşekkürler canım ailem, merak etmeyin ben kim serserilik kim! Hiç işim olmaz ben derslerimde, akademik başarısına odaklı bir insanım. Şimdi canım okulumun en sevdiğim derslerine geç kalmamak için kalkmam gerek. Akşam görüşürüz inşallah.” Ağzıma tıktığım son salatalık dilimiyle hızlıca sofradan kalkmış ve ayakkabılarımı giymek için dış kapıya çıkmıştım.
Annemin söylenmeleri evi doldururken kapıyı kapatmadan önce duyduğum ses babama aitti “Ben çocuk isterken bunu kast etmemiştim.”.
Canım babam ya beni ne kadar da seviyor. Ağlayacağım.
Apartmandan çıktığımda her zamanki durağa doğru yürüyor bir yandan da bal gözlüme güzel haberi veriyordum. O benim aksime cezayı hak ettiğimi söyleyip ailemi savunuyordu, galiba tek sevgiliye doyamama durumunu ben çekiyordum.
Savunmasının diğer bir sebebi kavgaya karışmama gerçekten sinirlenmesi olurken Cenk gerçekten güzel bir azar işitmişti yengesi tarafından. Bana verdiği sözü tutarak bir hafta boyunca yaralarımla ilgilenmişti ve bu ‘İyi ki kavgaya karıştım.” dedirtmişti. Hatta bazen daha fazla yara alsaydım daha güzel olacağını düşünsem de her pansuman yaptığında onun da canının yandığını görmek bu düşüncemin çabucak yok olmasını sağladı.
![](https://img.wattpad.com/cover/320808557-288-k934014.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçimdeki Sen
RomanceYapabilecek miyim bilmiyordum ama sevdiğim kızın kalbine dolmak istiyordum. Onun güzel gözlerinde kendimi görmek, güzel kokusunu ardından değil saçlarından solumak istiyordum. 'Yapacağım' dedim içimden bu sefer sadece aklımda olmayacak kollarımın ar...