Bölüm 12

18 5 9
                                        

Simra

Uzun zamandır kimseyi dinlememiş birisi olarak bunun ne kadar güzel bir his olduğunu unutmuştum. Birilerini dinelmek omzuna yük yüklese de insanları daha iyi anlamaya neden oluyordu. Mesela daha konuşmaya yeni başlasak da Feza'nın ilk gördüğüm anda neden yorgun adımlarla yürüdüğünü şu anda anlamıştım. Yaşadığı hisler onun omuzlarına ağır gelmişti. Karşımda sorgu dolu bakışlarla oturuyordu ve ben daha yeni söylediğim cümlenin yeni farkına varmıştım. Sorusuyla düşüncelerden sıyrıldım.

"Katil mi?"

"Yani tam olarak öyle değil. Kuzenimi öldürdüm."

"Ne?"

Açıklama yapmak için kurduğum cümlenin saçmalığını fark edip elimi alanıma vurdum. İlk izlenim insanlar için önemliydi ama ben eksilere düşmüştüm bile. Feza'nın yüzündeki kaygılı ve soru işaretiyle dolu yüzüne değil de ellerime bakıp derin nefesler alarak konuşmaya başladım.

"Kuzenim, ben ve Bulut kafa dağıtmak için tatile gidiyorduk ve bir kaza oldu."

"Kuzenin kazada öldü mü?

"Hayır. Bulut birkaç sıyrıkla, ben birkaç kırıkla atlattık. Onun ise yüzünde bir iz oluştu. İnsanların dikkat kesilmesine neden olan bir iz. Günden güne bakışlardan kaçmak için dışarı çıkmamaya başladı. Biz dahil herkesten uzaklaştı ve sonunda intihar etti."

"İntihar mı?"

"Evet."

"Ona intihar ettiği şeyi veren sen miydin?"

"Hayır tabii ki."

"O zaman bu durumda sen nasıl katil olursun?"

"Arabayı ben kullanıyordum."

"Bu seni katil yapmaz."

"Anlamıyorsun."

"Hayır anlıyorum ama sen kendini suçlamak için anlamadığımı düşünüyorsun. Ne yani ben Elis'in hastalığını daha önce anlamadığım için katil miyim?

"Hayır tabii ki."

"O zaman sen de o direksiyonda olduğun için katil olmuyorsun. Bazı şeylere gücümüz yetmeyebilir Simra, bazı şeyler bizim elimizde olmaz ve bazı şeylere insanların kendisi sebep olur. Elinden geleni yaptığına eminim, birçok şey için pişmanlık çektiğini de biliyorum."

"Nereden?"

"Çünkü aynı şeyleri ben de yaşadım. Belki eksik belki fazla ortak acılar anlaşılabilir."

"Ancak aynı acı sahipleri birbirini anlayabilir değil mi?

"Diğerleri de anlayabilir ama büyük bir özveri gerekir."

Gözlerimi Feza'dan çekip önümdeki bardağa odakladım. Bir müddet sonra Feza'nın masadaki telefonuna bildirim düştü. Okumak istemesem de çoktan gözüm takılmıştı. Benim girdiğim arada yazılarımı paylaştığım uygulamanın logosunu görmem dikkatimi çekmişti. 

"Yazıyor musun?"

Feza anlamayan gözlerle bana bakarken kendimi açıkladım.

"Bildirime gözüm takıldı kusura bakma. O uygulamada arada yazarım sen de yazıyor musun merak ettim?"

"Yani yok ama ortam bence çok iyi. İnsanlar birbirini gerçekten önemsiyor gibi. Şimdiye kadar kimseyle sorun da yaşamadım."

"Evet. Çok iyi insanlar tanıdım. Hatta biriyle o kadar yakınım ki benim birkaç şeyim hariç her şeyimi biliyor."

"Sen birilerine bir şeyler anlatıyor musun ya?"

"Evet.. Kullanıcı adı Adımgece. Gerçekten çok güzel yazıyor bence tanıyorsundur sende. Uygulamada çok ünlü kendisi.

Cümlemi bitirmemle Feza'nın yüzü kireç gibi olmuştu.

Zaten karşı karşıya geldiğimiz ilk andan beri üstünde bir gerginlik vardı. Bakışları beni çok önceden tanıyormuş gibiydi. Bu beni gerçekten gerse de oluşan güven duygusuna anlam veremedim.

 Ne olduğunu anlamadan konuyu başka yere çekip o konu hakkında konuşmaya yöneldi. Hızlı hareketlerle de Bulut ve Alaz'ı yanımıza çağırdı. Tahmini 15 dakika sonra da acil bir işi olduğunu söyleyip aramızdan ayrıldı. Davranışları ilgi odağıma girse de bunu başka zaman düşünmek için rafa kaldırdım. Hisssettiğim garip suçluluk duygusuyla garsonu çağırıp bir çay, bir tatlı daha söyledim. 

Bazen bazı şeyleri o anda düşünmemek iyiydi.


VisalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin