Simra
Kulağıma gelen uğultular, kolumdaki sızı, gözlerimi açtığımda ise gördüğüm endişeli yüzler. İlk anda ne olduğunu kavrayamamış olan zihnim yavaşça aydınlanmaya başladı. Bayılmıştım ya da ona benzer bir şey olmuştu emin değildim.
Neden olmuştu? Bu soru durgun olan zihnimde fırtına etkisi yarattı.
Benim bildiğim bir gerçek oldukça yalın bir şekilde yüzüme vurulmuştu.
Zihnimde aydınlanma devam ederken bana seslenen endişeli ses tüm bakışların bir anda bana dönmesine sebep oldu.
Bulut endişeli ve bir o kadar üzgün bir şekilde bana sesleniyordu."Simra küçüğüm iyi misin? Simra cevap ver."
Cevap vermek istesem de boğazımdaki kuruluk ve zihnimdeki uyuşukluk bunu oldukça zorlaştırıyordu.
"Su."
Dudaklarımdan cılız ve sessiz bir şekilde çıkan ilk kelime bu oldu. Bulut bunu beklemiyor olacak ki yüzüne bir şaşkınlık ifadesi yer aldı. Eğer hâlim olsa bu ifadeye gülerdim. Yanımda bir kıpırdanma oldu ve annem hızlı bir şekilde bana suyu uzattı. İçtikten sonra kendimi daha iyi hissediyordum.
"İyiyim. Hepinizin ne işi var burada? Boşuna telaş yaptınız iyiyim ben iyi."
"Simra. Böyle anlarda ciddi olmayı öğrenmen gerekiyor."
"Anne gerçekten iyiyim."
"Simra kötüysen kötüyüm demeyi öğrenmen lazım artık."
"Kötü değilim ki ben. Serum iyi geldi. Yorgundum biliyorsun o nedenle olmuştur."
Cümlemi bitirmem ile hepsinin birbirine bakması bir oldu. Babam tam ağzını açıp bir şey söyleyecekken abim omu susturmak ister gibi konuştu.
"Evet evet yorgunluktan olduğunu söylediler. Düzgünce yemek de yemedin o nedenle olmuş."
Bulut cümlesini bitirir bitirmez ortamı bir gerginlik havası kapladı. Teyzem elleriyle oynuyor, babam Bulut'a kenetlenmiş bir şekilde bakıyor, Bulut ise tuttuğu elime bakıyordu. Annemse sadece bana bakıyordu. Hepsinin hal ve hareketleri oldukça şüphe çekiciydi.
"Anne. Ben iyiyim gerçekten. Bulut burada siz gidin. Anneannem ve dedem merak etmesin. Zaten yaşlılar biliyorsun."
"Hayır ben kalacağım diğerleri gitsin."
"Anne buna gerek yok. Sen gitmezsen iyi olduğuma inanmazlar ki. Teyze, baba hadi annemle gidin."
Benim çırpınışlarımı gören Bulut destek olmak istercesine beni onayladı.
"Evet gidin hadi. Alaz ile konuşacağım bende büyük ihtimalle serumdan sonra geliriz biz de. Boşuna beklemeyin."
"Ama-"
"Aması yok anne hadi."
Bulut herkesi sinek kovalar gibi odadan çıkarttığında kendisi de onlarla beraber çıktı. Çok geçmeden kapı açıldığında karşımda Bulut'u değil Alaz'ı buldum. Görmemle yüzüme bir gülümseme konması bir oldu.
"Alaz" diyip sarılmak için hareketlenmemle kolumda bir sızı hissetmem bir oldu. Acıyla kolumu tutarken Alaz hızlı adımlarla yanıma geldi.
"Dur be kızım sakin olsana. Biliyorum beni çok özledin ama yavaş yani."
Benimle dalga geçmesine göz devirsem de gözlerinin içine bakarak konuştum.
"Evet çok özledim."
Cümlemi bitirmemle gözlerimin dolması bir oldu. Normalde asla bu kadar duygusal birisi değildim ve birinin yanında ağlamak beni güçsüz hissettirirdi ama son zamanlarda sert duvarlarım bir bir yıkılıyor gibi hissediyordum. Nedeni neydi bilmiyorum ama bu oldukça garipti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Visal
Ficción GeneralEksik ve pişmanlık hissini en derinden yaşayan Feza, suçluluk duygusunu iliklerine kadar yaşayan Simra. İkisinin de ortak birçok özelliği varken ikisini buluşturan yer kasvet, soğuk ve hüznün en derinden hissedildiği yer olan mezarlık. Tüm maskeleri...