Genç kız eve adımını atıp yavaş adımlarla odasına döndüğünde hissettiği suçluluk duygusu kendini iyiden iyiye hissettirmişti. Nedenini bilmediği davranışlar onu her zaman buna sürüklemişti. Üstünü değiştirdi, saçını sımsıkı bağladı ve telefonunu eline aldı. Gördüğü birkaç önemsiz bildirimi es geçti ve bloga girdi. Birine yaşadığı şeyi anlatmalı ve tarafsız bir şekilde düşünmeliydi.
Adımgece hesabına tıkladı ve yazdığı mesajı yolladı.
"Selam, naber?"
Birkaç dakika geçmişti ki mesajı gördü ama ne tepki verdi ne de cevap yazdı.
"Gece orada mısın?"
Adını bilmediği için ona taktığı isimle ona çok nadir seslenirdi. Gerginken, sinirliyken ve endişeliyken...
"Buradayım. Bir sorun mu var?"
"Hayır konuşmak istedim."
"Ne hakkında?"
"Gece sanırım iyi değilsin. Neden bu kadar sorguluyorsun ki? Biz hep bir şeyleri konuşuruz."
"Pardon. Aklım dağınık da, anlat dinliyorum Simra."
"Ne oldu? Yardımcı olabileceğim bir şeyse söylemen yeterli."
"Hayır özel biraz anlat sen."
"Pekala. Bugün sen hariç biriyle daha konuşmam gerekti. Sana bile söyleyemediğim şeyleri söyledim o anın garipliğiyle. Konuşma sonlandıktan bir müddet sonra karşımdaki kişinin benden kaçtığını hissettim. Apar topar yanımdan ayrıldı."
"Nasıl yani?"
"Kötü bir şeye yol açtım ve bunu ona en yalın haliyle anlattım. Sanırım anlatarak en büyük hatayı yaptım."
"Senden kaçtığını sanmıyorum Simra. Kaçmak istese konuşmadan hemen sonra olmaz mıydı? Bir müddet beklemiş."
"İşi çıktığını söyledi ama ben ihtimal veremiyorum."
"İnsanlara güvenmeye çalışmalısın artık Simra. Bu güvensizlik neden bazen gerçekten anlayamıyorum."
"Güvenmediğimden değildi ki güvenmemiş olsam bile bu uçuk karşılanamaz Gece. İlk gördüğüm biriyle bazı şeyleri konuşmak benim isteğim değildi. Bunların üstüne yalan söyleyerek yanımdan ayrılan birine de güvenmemi beklemen saçma."
"Yalan söylediğini nereden biliyorsun?"
"Birinin acil bir işi bir anda oluşur. Yanımdan ayrılmadan önce ne arama geldi ne de mesaj. Vahiy inmedi herhalde bu çocuğa."
"Tamam sakin ol."
"Zaten sakinim sadece pişmanım. Anlatmamam gereken şeyleri anlattım sonuç her haliyle hüsran.
"Belki de yalan söylemesinin gerçekten iyi bir nedeni vardır."
"Sen şu anda neden onu savunuyorsun ki Gece?"
"Kimseyi savunduğum yok. Tarafsız bakıyorum sadece."
"Karşı tarafı tanımıyorsun bile."
"Olayları tanıdıklığa göre değerlendirmiyorum hiçbir zaman. Ki seni de tanımıyorum."
"Ne?"
"Ne ne?"
"Beni tanımıyor musun?"
"Evet. Burada bana anlattığın kadar değil elbet hayatın, hep daha fazlası vardır."
"Bunun için beni suçluyor musun?"
"Yani alt tarafı bir uygulama aracılığıyla iletişim kuruyoruz.
"Evet haklısın."
"Evet öyleyim."
"Ama ne var biliyor musun Gece? Benim yüzüm, yaşadığım şehir ve hissettiğim acılarımı sen biliyorsun. Yaşımı, ailemi, ağladığım şeyleri ve en önemlisi seni bu kadar bile tanımadan geçirdiğimiz bir yıl içinde sana verdiğim değeri de. Yüzünü görmeden, şehrini bilmeden sadece hislerini bildim ve insanlar senin yüzünü görmek için deli divane olurken hiçbir zaman konusunu açmadım. Şimdi sen yüzünü ve klasik olacak birçok sorunun cevabını saklarken mi söylüyorsun bunu? Evet yaşadığım şeylerin fazlası var tıpkı senin gibi ama bunun için beni suçlayacak son kişi bile değilsin çünkü eşit değiliz."
Genç kız sinirden titreyen elini görmezden gelip telefonu koltuğa fırlattı ve bir hışımla dışarı çıktı. Hissettiği kızgınlık kimeydi asla anlamıyordu. Birine uzun zaman sonra karşılıksız değer vermişti. Onun için yaşadığı şehir, yüzü ve diğer hiçbir şey önemli olmamıştı. Önemli olan hislerdi ve buna inanırdı. Kim olduğunu nerede olduğunu umursamadan onu dinlemiş, onunla üzülmüştü.
Karşılığı gerçekten bu mu olmalıydı? Olayı çok mu büyütüyordu? Kime göre çok? Kırıldıysam yeterince büyüktür diye geçirdi içinden.
Evden ona seslenen Bulut'u duydu.
"Simra bu telefon dat dat ötüyor sinirleniyorum sustur şunu."
"Şifresini biliyorsun sessize al."
"Onu da ben yapayım. Her şeyi ben yapayım bu evde."
Bulut'un söylenmelerine kulak vermeden sakinleşmeye çalıştı genç kız.
Hiçbir zaman büyük hayaller kurmamıştı ama bazı şeyleri asla böyle hayal etmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Visal
General FictionEksik ve pişmanlık hissini en derinden yaşayan Feza, suçluluk duygusunu iliklerine kadar yaşayan Simra. İkisinin de ortak birçok özelliği varken ikisini buluşturan yer kasvet, soğuk ve hüznün en derinden hissedildiği yer olan mezarlık. Tüm maskeleri...