Everything is allright

237 28 5
                                    

Göz kapaklarımın arasından sızan güneş beni ışığıyla gittikçe daha da rahatsız etmeye başlamıştı.

Yüzümü buruşturdum ve göz kapaklarım titreyerek açıldı.

Uyku mahmurluğu ile etrafıma bakıp yatağın sol tarafını yokladım.

Tahmin ettiğim gibi buz gibiydi.

Sasuke yine erken kalkmıştı.

Hiç vakit kaybetmeden kalkıp kendimi banyoya atıp yüzümü yıkadım ve aşağıya indim.

Sasuke'yi yine arka bahçeye bakan koltuklardan birinde düşünürken bulacağımı biliyordum ki yanılmamıştım.

Yavaş adımlarla yanına gittim ve kucağına oturup ona sarıldım.

Beni kırmayarak sarılmama karşılık verdi ve beni belimden destekleyerek kucağına iyice yerleşmemi sağladı.

Son iki aydır aynı senaryoyu baştan oynuyor gibiydik.

İtachi'nin ölümü ve Sasuke'nin geçmişinde yatan gerçekler ikimizi de oldukça sarsmıştı.

O gün olanları hastanede Naruto'dan dinlemiştim ve dinlemekle bile çok kötü olmuştum ki ben böyle olduysam Sasuke'yi tahmin bile edemiyordum.

Ellerimi yavaşça yüzünde gezdirdim ve koyulaşmaya başlayan göz halkalarına bakıp iç geçirdim.

Ne yapmam gerektiğini, ne söylemem gerektiğini bilememek can sıkıcıydı.

Ancak zamanın her şeyin ilacı olduğuna hep inanmıştım.

Pürüzsüz yüzüne bakarken Sasuke gözlerini açtı ve bana baktı.

Bakışları derindi ve içlerindeki karanlık çok iyi gizlenmişti.

"Şimdi ne olacak, Sasuke?"

Yutkunduğunu hissettim ve ellerimi yavaşça yüzünden çektim.

Belimdeki eli sıkılaştı.

"Bende bilmiyorum, Sakura...Haftalardır gözüme doğru düzgün uyku bile girmiyor ve bomboş hissediyorum."

Biliyordum...

Her şeyin farkındaydım.

Ellerimi geniş göğsünde birleştirdim.

"Belki de artık bizim bir adım atmamızın zamanı gelmiştir, Sasuke...Her şeyi kabullenip yüzleşmenin zamanı belki de gelmiştir."

Gözlerimi ondan ayırmadan söylediğim cümle karşısında gerildiğini hissedebiliyordum.

"Ya daha kötü şeyler öğrenirsem?"

Başımı olumsuzca salladım.

"Yolun sonunda ne olduğunu bilmiyorum ama ben yanında olacağım, kötü şeyler de öğrensek, iyi şeyler de öğrensek hepsinin üstesinden beraber gelmeyi başaracağız."

******************

Gaara'nın uyuyan huzurlu yüzüne bakıp kızıl, ipeksi saçlarını okşadım.

Durumu gittikçe daha iyiye gidiyor gibiydi, artık daha fazla yemek yiyor, koridordaki günlük yürüyüşüne fazladan vakit ayırıyordu.

Ancak düzelmesinin tek imkanı bulunabilecek bir böbreğin nakliydi.

Bunun farkında olup bir şey yapamamak beni kahrediyordu.

Yataktan yavaşça kalktım ve kardeşimin kirlilerini koyduğum çantayı alıp dışarı çıktım.

Dışarıya çıkmadan önce Gaara'nın kişisel hemşiresini bulmak için danışmaya yöneldim.

Tahmin ettiğim gibi oradaydı.

Beni görünce gülümsedi ama ben karşılık vermedim.

"Gidiyor musunuz, Temari-san?"

Başımı salladım.

"Evet, akşama doğru tekrardan gelmeye çalışacağım."

Başını salladı ve bana iyi günler diledi.

Yorgunlukla hastaneden çıktım ve arabama bindim.

Gaara'nın çamaşırlarını makineye atıp o sırada biraz dinlenebilmek için zamanım vardı.

Kırmızı ışıkta durmuş beklerken telefonum çaldı.

Kayıtlı numara değildi ama eskiden delicesine ezbere bildiğim bu numarayı görmek bana sadece acı veriyordu.

Meşgule attım ve ışık yandığı anda hızlanıp eve sürdüm.

O gün zaten yeterince şey yaşanmıştı.

Obito, Sakurayla beni kaçırmış aklınca intikam almayı amaçlamıştı.

Gerçekten hırslarına yenik düşecek kadar aptal biriydi.

Artık o kötü günle ilgili her şeyi unutmaya karar vermiştim, zaten hayatım yeterince sisliydi bir de bununla uğraşamazdım.

******************

Şirketteki işim bitmişti ve çıkmak için Naruto'yu bekliyordum.

Ellerimi nedensizce gergin bir şekilde birleştirdim ve başımı duvara yaslayıp gözlerimi kapattım.

İki ay öncesine kadar olan her şey hayal gibi geliyordu.

Sakura'nın kaçırılması, Akatsuki'nin gerçek yüzü, İtachi'nin ölümü, Sasuke'nin geçmişi...

Hayat ne kadar da tuhaf ve acayipti.

Hep yeni yeni sürprizler karşımıza çıkarıyordu...

Üstelik bunun yanında Sakura için endişelenmekten kendimi alamıyordum.

2 yıl önce babası tarafından hastanelik olması şimdi de Obito tarafından kaçırılması...

Kızın başına gelmeyen bir şey kalmamıştı ancak yaşadıklarına rağmen ısrarla ayakta durmuş ve göğüs germişti.

Ona imrenmemek elde değildi.

Naruto geniş koridorun girişinde belirdiğinde kafamdaki düşünceleri savuşturdum ve ona gülümsedim.

Naruto'nun haftalardır üzgün görmeye alışık olduğum yüzü yorgun bir gülümsemeyle aydınlanmaya çalıştı.

Hala bana karşı nazik olmak istediğinin, moralimi bozmak istemediğinin farkındaydım, kendini zorladığını da biliyordum.

Onu ne kadar bunları yapmaması için ikna etmeye çalışsam da başarılı olamadığım için akışına bırakmıştım.

Yanımda olduğu gibi davranmasını istiyordum ama şu durumda onu zorlamak saçmalık olurdu.

Yanıma geldiğinde kollarımı ince beline dolayıp ona sarıldım.

Sasuke'nin durumuna çok üzülüyordu, biliyordum...

Sonuçta en yakın arkadaşı yıllardır bir yalanın üstünde yaşamış, en yakınlarına nefret besleyerek çalışma hayatını sürdürmüştü.

Durum şu anda ne kadar kötü   görünse de bir çıkış yolu vardı.

Çünkü her zaman umut vardı...





Sasusaku ile kalın...

Sasusaku ile kalın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Trouvaille🥀(Sasusaku Fanfiction) [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin