Rüyada keskin, parlak, altından yapılmış güzel bir kılıç görmek; evlat, hak, adalet, menfaat, mal ve mülk, düşman üzerine zafer ve iktidar anlamına gelir. Zenginlik ve güçle tabir edilen iyi bir rüyadır.
Herkes böyle bir rüyayla uyanmayı diler. O uy...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Arryn, kralın yanından çıkınca özür dilemek ve gönlünü almak için Ken'i arandı ama bulamadı. Muhafızlara sorduğunda, sahilde dediler. Üzerini değişmekle vakit kaybetmeden sahile indi. Ken, dertli bir halde tek başına yürüyordu. Yanına gidip "Selam." Dedi.
Ken cevap vermedi, dönüp bakmadı bile, yüzü fevkalade üzgün görünüyordu, onu ilk kez öylesine omuzları düşmüş ve kireç gibi beyazlamış bir ifadeyle görmekten Arryn'in içi ezildi, çok ileri gittiğini kabullendi.
"Özür dilerim Ken. Haddimi aştığım için beni bağışla. Seninle o şekilde konuşmamalıydım, çok üzgünüm."
Ken yüzünü kırıştırarak ufka baktı, başını iki yana salladı.
Arryn onun karşısına geçti, "Gerçekten çok üzgünüm. Beni affetmeni rica ediyorum. Çocukluk ettim Ken. Hatta salaklık ettim, çok üzgünüm..."
"Özür dileme Arryn, haksız sayılmazdın."
"Yok, ben asla öyle demek istemedim yani sonuçta nişanımız olmadıysa bunda benim de payım var. Kuzeylilere öfkeyle ben öyle konuştum. Sen beni yerime oturtmak isteyince haksız yere sana patlamış oldum."
"Ben, anlık patlamalarda sarf edilen sözlerin, önceden düşünülmüş özürlerden daha gerçek olduğuna inanırım."
"Öyle değil..."
"Tam olarak öyle aslında." Deyip kıza döndü Ken, Arryn yutkundu, bir süre bakışları birbirlerini ilk kez görüyormuş gibi tarttı. Ken devam etti,
"Ve ne var biliyor musun? Sabahki tavrının sebebi ben olmasam da... Seni kesin olarak anladım. Se benim taşıyabileceğim bir kadın değilsin. Sen bana göre mmm, nasıl desem? Çok uçlardasın Arryn. Harika bir insansın, kocaman bir kalbin var, birbirinden özel meziyetlerin var ve sinirlendiğin için destansı güzelliğinden hiç söz etmeyeceğim bile! Fakat sen bana uygun değilsin."
Arryn gözlerini yumdu. Ken, çoktan yapması gereken konuşmayı Arryn'in zaten bildiğini ve onayladığını anladı.
"Ben senin dolup taşan hayat ateşini körükleyecek güçlü bir adam değilim. İstesem de olamam. Yani biz olamayız Arryn. Bunları beni azarladığın için kızgınlıkla söylemiyorum. Birbirimize karşı daima dürüst olmaya söz vermiştik. İkimiz de oyalandık... İşte şimdi tüm cesaretimi toplayabildiğim an."
"Ah Ken... Ne diyebilirim ki?"
"Bir şey söyleme. Bir süre görüşmesek ikimiz için de iyi olacak. Yan yana gelmezsek aramızda olmasına zorladığımız şeyleri herkes unutur." Derken Ken alt dudağını ısırmış, güney kapısının merdivenlerinden hızlı adımlarla inerek kendilerine doğru yaklaşan Leo'ya bakıyordu, Arryn'in ise surlara arkası dönüktü.
Leo gelip derhal genç kızın tepesine dikildi.
"Ken 'den özür diledin mi kara cadı?" diye çıkıştı.
