73. TACIN SAHİBİ, Üç Varis

343 74 49
                                    

Ken

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ken

Olan bitenler beni vertigoya tutulmuşçasına sersemletmişti. Nasıl etmesin, sözlüm sayılan kız ağabeyimle evlenmiş, amcalarımdan biri yıllarca ağabeyimi zehirlemiş, bebeklerini öldürmüş ve hanemize ihanet etmiş, kuzenim bildiğim adam meğer üvey ağabeyimmiş, ablam Doğu lordunun oğluyla kaçmış, Batı Lordu şer ordusunu ve uyanmak isteyen drokları uyandırmış, Savaş Makamı kurulmuş.

Bense bazı fısıltılar duymaya başladım. Gözcü olduğumun anlaşılması için geç değil miydi, yakında on dokuzuma girecektim. Fakat bir çağın sonuna geldiğimiz bu tarih dönemecinde babam, olmakta olan ve olacak olan hiçbir şeye şaşırmamamı, daha fazlasının geleceğini söylüyordu. Üstelik bunları söylerken hiç de aklını kaçırmışa benzemiyor veya aklı yerinde olduğu halde hiç de ürkmüş görünmüyordu.

İnsan uyum sağlama yeteneğiyle muazzam bir türdür, hatta girdiği zeminin rengine bürünen bukalemunlar insana karşı halt etmiş sayılır. Koşullar değişir ve zaman döner, hesap dönerken insan değişimin kendisi oluverir. Gözcülük maceram bu ön kabul ile başladı. İlk günlerde mide bulantısı ve baş dönmesinden hasta olduğumu sandım. Babamın yeteneğinin sandığım gibi olmadığını görmek ona bir kat daha hayranlık duymamı sağladı, bu şekilde nasıl yaşıyordu?

Gözcü denince insanların ruhunu ve kalbini gören, niyetini okuyan bir görü büyücüsünden bahsedilir sanıyordum oysa ben sesler duymaya başlamıştım. Islığa benzer fısıltılar kafamın arkasında bir yerde bana niyetleri okuyordu. Bu kelimelerle ifade edemeyeceğim türden metafizik bir deneyimdi. Tılsımı herhangi bir şeye benzetmeme imkan yoktu, işleyişi hiçbir şeye benzemiyordu. Sanki işitme duyusu ile görme duyusu birleşip gözbebeklerimin içinde benim için altıncı ve yeni bir duyu açmışlardı ve oradan mahrem bilgiler akıyordu. Önce benliğimdeki karmaşanın bedenimde yarattığı hasta eden bulantı hissi ile başetmem gerekti. Sonrasında ise Gözcü tılsımının akıttığı verileri okumayı öğrenmek için babamdan dersler aldım. İki gün boyunca bana tılsımı kullanmayı öğretti, anlattı, açıkladı, hazmettirdi.

Sonunda ifade edebileceğim en açık şekliyle insanların duygularının ve sözlerinin gerçekliğini okuyabiliyordum, başımın arkasında çağlayan o tiz ıslık saf gerçeği getiriyordu. Gerçek ise nahoştu. İnsanların gözlerine midem bulanmadan ilk baktığımda, bakabildiğimde elbette hakkımdaki hislerini öğrenmek istedim. Çoğu, bunca yıl beni pasif görmenin pişmanlığını taşıyor ve şimdi benimle gözgöze gelmekten korkuyordu.

Beni en şaşırtan ise Leo oldu. Gözlerini benden kaçırmadı, ona bakışlarımla sorduğum gerçeği bana sesli olarak söylediğinde sarsıldım. Arryn'i benden delice kıskandığını ve eğer onunla ben evlenseydim benim kanımı akıtmamak için kendisiyle çok kavga edeceğini söyledi.

"Artık nasılsa görüyorsun aslanım. Gerçeği benden duy, senden uzun zaman sakladığım ve sakındığım şey şu ki, onu senden alırdım! Ne pahasına olursa olsun, kardeşimin karısını elinden alan bir piç kurusu olarak anılsam veya senin kanını dökmem gerekse bile... Arryn'i bana bırakmasaydın, sonu hiç istemediğim kadar kötü olurdu."

KILIÇ MAKAMI - TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin