Minnie, jungwoo'yu dürttü. "Yeni gelecek çocuğu duydun mu?"
"Yeni kayıt mı var?" dedi jungwoo şaşkın bir şekilde. "Mağarada yaşıyorsun sanırım, okulun dedikodu grubu kaynıyor resmen"
"O grubu sessize aldığımı bilmiyor musun? Sende almalısın bence"
"Orası öyle ama yinede merak etmiyor değilim dedikoduları, nasılsa okulumda neler döndüğünü bilmek isteyenlerdenim."
"Böyle olduğun için her olayda adın var zaten minnie" diyerek konuyu kapattı, dedikodular jungwoo'ya göre değildi aslında, ne popülerliği ne kaosu ne de kendi hakkında uydurulan dedikoduları severdi.
Yazılımcıların bunlarla uğraşacak zamanları yoktu.
Minnie ağzını eliyle kapatıp telefonuna kilitlendi. "Yine ne oldu" dedi jungwoo içindeki meraklıyı susturarak. "Yeni gelen çocuk mimarcılığa geçecekmiş, MİMARLIĞA GEÇECEKMİŞ"
"Buna neden bu kadar bağırdın?"
"MİMARLIK DİYORUM, YAN SINIFIMIZ DİYORUM JUNGWOO KENDİNE GEL"
"daha çocuğun tipini bilmiyosun nasıl bu kadar sevinebilirsin"
"Bilmiyorum mu? Çocuğun fotoğrafını görmedim deme bana"
"..."
"Of jungwoo, bi kerede şaşırt." dedi telefonundan fotoğrafı bulmaya çalışırken.
"Bak işte bu çocukmuş" dedi minnie,
"oha, cidden oha" dedi ağzı açık kalmış şekilde
"Diyorum anlamıyosun işte jungwoocupum"
"Bu çocuk bu okula geliyor olamaz"
"Kıskanma hemen senden yakışıklı biri geldi diye"
"Ne olursa olsun kimse beni tahtımdan kaldıramayacak, her zaman en öndeki lider benim minniecigim" dedi gözlerini kısıp saçlarını düzeltirken.
"Ben eve gidicem, derse girmeyeceğim"
"Devamsızlık hakkın biticek yakında, derslere gelmemezlik yapmayı bırak"
"Bitmeeez, sen merak etme, hadi ben kaçtım!" dedi minnie. "İyi ki bir erkek arkadaşın oldu minnie, hiç bi derste yoksun"
"Seninde erkek arkadaşın olsa bizde muradımıza ericez ama şans sana gülmüyor canım arkadaşım jungwoo" dedi ve gitti minnie.
Yaklaşık 10-15 dakika sonra jungwoo tam kitabını çıkartıp derse başlayacaktı ki kızların sevinç çığlıklarıyla kafasını çevirdi. Sanırım denilen çocuk gelmişti. Kafasını kaldırabildiği kadar kaldırmıştı ama kızların üstüne çullanmasından görünmüyordu bile. Derse geri dönmeye çalıştı ama sesten yapamıyordu bile.
Son anda çocuğu, merdivenlerden çıkmasıyla onu görmesi bir olmuştu, bir kaç saliselik bakıştıktan sonra jungwoo hala atlatamamıştı. Cidden dedikleri kadar vardı, her ne kadar kızların çığlık atacağı kadar olmasa da. Çantasını topladı ve tuvalete girmek için merdivenleri çıktı.
Tuvalete girdi ve işini halledip aynaya bakmaya başladı. Tam çıkacakken diğer kabinin içinden o çocuk çıkmıştı. Jungwoo hemen kaçmak için çıkıyordu ki çocuk durdurdu.
"Hey!"
Jungwoo 'işte şimdi sıçtık' dercesine çocuğa döndü. "Merhaba"
"Şey, ben yeniyimde"
"Merak etme, bütün okul seni ve senin yeni olduğunu biliyor, işin bittiyse çıkıyorum" dedi jungwoo kapı kolunu çevirip. Çocuk bi anda jungwoo'nun elini tuttu. "Bir şey rica edecektim"
Jungwoo'nun karnındaki kelebekler uçuşmaya başladığında kalp hızını dengede tutmaya çalıştı.
"İsteğin nedir?"
"Fakülteyi gezdirmeni isteyecektim fakat ilgilenmen gereken bir kız arkadaşın veya arkadaşların yoksa tabii"
"Tamam, takip et" dedi çocuğun hala bırakmadığı elini kendine çekerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
letter to ur future self - dowoo, johnten
Teen Fictionyazilim okuyan cocuk ile mimarciligin birlesimi aslinda pek de cok uzaklarda degilmis sanirim, herkesin dedikodusu olan mimarci, yazilimcinin apartmanına taşınınca asıl isler basladi. cok utanc veya cok cesaret, acil acilabilirsen. doyoung x jungw...