#19#

24 2 0
                                    

"Yaklaşık 1 aydır birlikteyiz ama hala okulda el ele tuuşmaya utanıyorsunuz Bay Jungwoo" dedi doyoung imalı imalı. "Okuldayız doyoung!"

"Ee yani? Öğretmen Bayan Min tuvalette bir öğrencisini sıkıştırdığında kimse utanmamıştı ama, alındım bak şimdi"

"Doyoung ne alakası var konumuzla üstelik kadın okuldan atıldı. Rahat ol o zamanda herkes utanmıştı merak etme"

Koridorun sonunda tam Minnie ile çarpışacaklardı ki doyoung koluyla jungwoo'yu durdurdu. Minnie'nin yüzü ikisini birlikte görünce düşmüştü ama göstermemeye çalıştı. "Yine birlikte geziniyorsunuz ha?" dedi minnie, gönderme yaptığı belliydi ama yüzü hala güler gibiydi. "Bir sorun mu var?" dedi jungwoo, birazcıkta sinirlenmiş görünüyordu. Ucundan.

"Hayır, iyi eğlenceler. Hey jungwoo, john'ların evindeki planı unutma"

"O plan iptal, ten ile ilgilenmesi lazım. Bir süre john'ların evi planları iptal"

"Ne etti de buldu şu tay çocuğu, aptal john" dedi minnie. Ama ten'in, doyoung'un en yakın arkadaşı olduğunu bilmiyordu. "İşte sıçtık" dedi woo içinden.

"Öyle deme hakkını sana kim veriyor? John istediğine bakar istediğini de evine alır. Belki sana hiç araba çarpmamıştır ha? Doğru, biricik rüşvetçi baban izin vermez buna." dedi doyoung yan dudağıyla sinirden gülerek. Jungwoo eliyle doyoung'un sırtını sıvazladı. 'Konuşmayı bırak' tarzı bir ithamdı.

"Babam hakkında öyle konuşamazsın" diyerek cırladı kız. Herkes etraflarına toplanmıştı. "Ne yani, baban bu yıl okulda Okul Kasasına En Fazla Destekçi Çıkan Veli Ödülü'nü alamadı diye müdürle rüşvet tartışması mı yapıyor. Ah bilmiyorduk sanıyordun dimi? Babana söyle, bir daha sahte senet kağıtlarını yere düşürüp kaybetmesin" dedi elindeki sahte senetlerin ekran fotoğrafını gösterirken.

Kız sinirden ağlama derecesine gelmişti. "Gay Sürtük seni!" dedi minnie. Gözyaşlarını belli etmemeye çalışarak koşarak okuldan ayrıldı. Herkes eli ağzında şaşkınlıktan tek kelime edemiyordu. Jungwoo erkek arkadaşını sakinleştirmeye çalıştı. "Tamam doyoung, gitti. Boşa sinirlenme. Emin ol bir daha yüzüne bakamaz" dedi woo sanki yararı dokunacakmış gibi.

"Dağılın!" dedi doyoung aşırı sert bir ses tonu ve yüz ifadesiyle. Herkes kaçışmaya başlamıştı bile. "Başından beri o kızda bir şeyler var diyordum. Bak her şeyi ortaya dökme günü bugünmüş"

"Emin ol bunları ben bile bilmiyordum, hele 5 yıllık arkadaşım olmasına rağmen."

"Minnie'nin senden hoşlandığını sen hariç tüm okul da biliyordu. Tek kabul etmeyen sendin"

"5 yıllık arkadaşından beklemiyor insan"

Jungwoo'nun telefonu çaldı. Bu minnie'ydi. Yüzsüz gibi tartıştığı çocuğun erkek arkadaşını arıyordu. Jungwoo açmadı hatta direkt kapattı. Üstüne bir daha aramaması için engelledi ve telefonunu kapattı. "Minnie'nin benden hoşlandığını kabul etmiyordum çünkü zamanında john'dan da hoşlanıyordu, kalbi gereksiz fazla genişti ve herkesle yatıyordu zaten. Herkesi denemişti hatta okuldan neredeyse. Bir gün beni sarhoş etmeye bile çalışmıştı. Ama tabii o zaman anlamamıştım."

Koridordan gelen koşma seslerinin sahibi john'du. "Woo, neler oluyor?" dedi telaşla. Yanında ten'de vardı. "Doyoung, minnie'nin babasının sahte senetlerini ortaya çıkardı."

"Ne.." öylece kalakalmıştı john. "Babasının yaptığı her şey sahte miydi?"

Doyoung kafa salladı. "Evet öyleydi. O kızdan hoşnut olmama sebebim buydu ama en yakın arkadaşınız diye söylemek istememiştim ama bugün haddini aştı. Ten telefonunu çıkarttı ve okulun twitter dedikodu grubunu gösterdi. "Herkes patır patır bu olayı konuşuyor, fakat minnie hepsini okuyup cevap vermiyor."

"Babası okula geldiğinde kulak misafiri olmuştum, Minnie "Okul çıkışı telefonum bende kalsın" diye yalvarıyordu ama babası istemiyordu. Orda olduğumu da görmemişlerdi, sanırım telefon babasında." dedi john. "Demekki babası öğrendi. Dikkat edin her an adınıza işlem yapılabilir" diyerek kahkaha patlattı ten.

"Sen nasıl oldun" dedi doyoung canını acıtmamaya çalışarak sarılırken ten'e. "John sayesinde, turp gibi yaptı beni."

"Ne yollara başvurdu acaba john?" dedi jungwoo, john'a ters bir bakış atarak. Doyoung kahkahasını gizlemeye çalışarak jungwoo'nun omzuna şakasına vurdu. Ten sanırım anlamamıştı, boş boş john'a baktı. "Boşver ten, iki salak işte"

"Sizin nasıl gidiyor hayatınız?"

"Artık jungwoo ile aynı dairede oturuyoruz, kitap koleksiyonu yapamaya başladık son 1 ayda, böyle dediğime bakmayın çok ciddiye alıyoruz bunu. Geri kalan pek de değişiklik yok."

"Torun geliyor mu, torun?" dedi john.

Doyoung öyle bir kahkaha patlatmıştı ki tüm sokak inlemişti. "John deme böyle şeyler ulu orta yerde" dedi woo, kıpkırmızı olmuştu. "Utandı ablası utandı" dedi ten yanaklarını sıkıp.

bir sonraki bölüm final 💗🥹

 letter to ur future self - dowoo, johntenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin