#8#

42 3 0
                                    

Woo güldü. "Biraz abartılı biliyorum ama ailemden alışkanlık kaldı, tek girsem bile yıla yinede böyle girmek mutlu ediyor"

"Hayır hayır, aile evimde gibi hissettim, cidden çok güzel. Ben bir kaç yıldır kutlamıyordum, tek girdiğim için."

"Sence yıla nasıl girdiysen öyledir lafı doğru mu doyoung?"

"Bir kaç yıldır uyuyarak giriyordum, sanırım doğru"

Woo güldü. "Sen otur ben kurabiyeleri getiriyim". Doyoung salona geçti, hala gözü süslerdeydi. Kırmızı koltukları yumuşacıktı. Bacaklarını kendine çekip bağdaş kurdu. Salonu anlatacak olursa eğer; kocaman bir yılbaşı ağacı, üstünde onlarca süs, üstünde gerçekten yıldız denilebilecek bir yıldız. Noel'e uyan kırmızı koltuklar, noel baba çorapları, kocaman bir televizyon, kapının etrafını saran led ışıklar ve sanırım son olarak 'mutlu yıllar' yazılı kurdaleler.

Woo elinde yeşil ve kırmızı renkler içeren noel baba kurabiyeleriyle gelmişti. Doyoung'un önündeki sehpaya koydu. Eliyle gösterdi woo, "Umarım glüten alerjin falan yoktur" dedi woo. "Hayır hayır, bir şeye alerjim yok fakat aklımda bir soru var, bunları sen mi yaptın?"

"Evet ben yaptım, renkli kremayla noel babayı çizdim, yazılım okuyor olsamda çizimim mimarlığa da yeter yani" dedi kıkırdayarak. Doyoung kurabiyelerden birini ağzına attığında kafasını yukarı aşağı salladı. Bu beğendiği anlamına geliyordu. "Tatlı yeteneğin varmış demek ki." dedi doyoung.

"Tatlı yapmak en sevdiğim hobi, benimle kimse aç kalamaz sanırım, yemek yapmayı çok severim aslında"

•••

1-2 saat geçmişti. Woo uzun bir sohbetin ardından film açmıştı, hava çoktan kararmış, gece lambası ışığında film izliyorlardı. Woo televizyonun karşısındaki koltuğa geçti, yani doyoung'un yanına.

Film sanırım yılbaşı hakkındaydı, bu evde her şey noel içindi. Film noel'de talihsiz tüm olayları peş peşe yaşayan bir aile ile ilgiliydi.

İlk 30 dakikası bittiğinde doyoung yanındaki woo'ya baktı. Woo gözlerini kapatmıştı, sanırım uyuyakalmıştı. Doyoung jungwoo'nun omuzlarından tutup onu bağdaş kurduğu kucağına yatırdı. Öylece kucağında yatıyordu woo, saçlarını okşadı bir süre doyoung. Sonra kendi de uykuya dalmıştı zaten.

Jungwoo tam uykuda değildi aslında, gözlerini açtığında doyoung'un uyuyakaldığını anlamıştı. Anlık bir cesaretle doyoung'un yanağına minik bir öpücük kondurmuştu, büyük ihtimalle doyoung bunu hissetmeyecekti bile ama woo için büyük bir adımdı.

Jungwoo bir an doyoung'un oturur konumda rahat uyuyamayacağını anladı. Ayağa kalkıp doyoung'u kırmızı büyük koltuğa yatırdı, yanında kıvrıldı o da. Sanki gerçek gibi gelmiyordu jungwoo'ya. Ya çok gerçekçi bir rüyaydı ya da dibine kadar gerçekti. Ve neyseki bu dibine kadar gerçekti.

_______
merhaba maraba mrb
nabiyonuz, ben bisey yapmıyorum
bu boyle 45-50 bolumluk bisey degil zaten
kısa fic yazmak daha guzel geliyor bana, hem kendime gore konuscak olursam ben kısa şeyleri okumayı daha cok seviyorum ve cogu kisi fic okurken cok uzun istemiyordur eminim.

Biraz boş yapim dedim gorusuruk

vote falan atin iste untuyom demeyi 🙌🙌

 letter to ur future self - dowoo, johntenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin